Milli kimliğimize sahip çıkmalıyız
Belçika Devlet Televizyonunda bir bilgi yarışmasına katılan, Flaman Parlamentosu Başkanı Jan Peter Peumans’a bu yarışmada bir soru soruluyor... Ve üç seçenek veriliyor. Soru şudur:
“Fransız düşünürü Voltaire, “Dünya yüzündeki en iğrenç halk” olarak hangi milleti tanımlamıştır?
Flaman Meclis Başkanının cevabı “Türkler” oluyor. Kendisiyle birlikte yarışan diğer yarışmacı: ‘Türkler cevabını verdiniz ama Voltair’in söylediği doğru cevap Yahudiler idi. Bunu gerçekten biliyor muydunuz?’ diye soruyor...
Flaman Meclis Başkanı: “Gerçekten biliyordum ama Yahudiler hakkında bir söz söyleyecek cesaretim yok. Çok hassas insanlar” diye cevap veriyor.
Diğer yarışmacı bu defa, ’’Türkler hakkında söylemek sizin için herhalde sorun olmuyor” diye ilave ediyor.
Türklere hakaret eden sıradan bir insan değil... Flaman Meclis Başkanı.
Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı, bu olaya, televizyona ve Flaman Meclis Başkanı’na tepki göstermiştir... Ancak bu tepki yeterli değil.
‘Bu olay için önemli değil... Bizim kendimize güvenimiz var...’ diyenler olabilir... Ne var ki böyle bir hakaretten dolayı Türkiye’nin dış itibari düşer. Zayıflık imajı oluşur. Bu nedenle mesele özgüven meselesi değildir. Aslında Flaman televizyonu böyle bir hakarete altyapı hazırlamıştır. Çünkü koyduğu üç seçenekten birini Türkler şeklinde seçmiştir.
Flaman Meclis Başkanı da, Yahudilerden çekindiği için Türkler dediğini belirtmiştir. Yani Türkleri önemsiz görmüştür.
Bu olay, Büyükelçinin tepkisi ile sınırlı kalmamalıdır. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı da tepki göstermelidir.
Başbakanlık, Flaman Meclis Başkanı’nı medya önünde kınamalı ve halkın tepkisini göstermesi için Başbakanlık Basın Merkezi, onun e-mail adresini ve fakslarını vermelidir.
Türkiye gücünü göstererek Flaman Meclis Başkanı’nı istifa ettirmelidir.
Siyasi İktidar bunu yapar mı?
AKP Grup Başkan Vekili Ayşegül Bahçekapılı bir gazeteye verdiği röportajda “Türk” kelimesinin Anayasa’dan çıkarılması gerektiğini söylemişti.
Başbakan, Milli kimlikle etnik kimliği bilerek veya bilmeyerek karıştırıyor... “Hep birlikte farklı etnik kimliklere sahibiz, ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bizi bağlayan bir bağdır” diyor.
Başbakanın kimlik değerlendirilmesi çok tartışıldı... En doğru teşhisi CHP’nin önceki Genel Başkanı Deniz Baykal koymuştu. Baykal grup toplantısında, Başbakan Erdoğan’ın, milli kimlikle etnik kimliği karıştırdığını, Türkiye’deki herkesin Türk milletinin parçası olduğunu ve milli kimliğin de “Türk milleti” olduğunu söylemişti.
Eğer Başbakanın gözüyle bakarsak, Türkiye’de yaşayan, Çerkez, Laz Kürtlerin, Flaman Meclis Başkanı’na tepki göstermesini bekleyemeyiz.
Ancak hepimiz, Başbakanın söylediğinin aksine, Türk milletinin bir parçası olduğumuz bilincindeyiz. Ve hepimizin tepki göstermesi gerekir.
Dışişleri Bakanı da, özellikle Orta Doğu ve Afrika eksenli götürülen Türk Dış politikasını “Yeni Osmanlıcılık” olarak niteliyor. Politikalarının ne kadar doğru olduğu tartışılabilir. Ancak adına “Etkin Türk dış politikası da” diyebilirdik.
Sonuç olarak; içeride Türklüğümüze sahip çıkmazsak, dışarıdaki Türk düşmanları ile savaşamayız.