Milletvekillerine kıyak özel hastaneleri kapat
Dünyanın en büyük rant alanı sağlık ve ilaç sektörü, aynı zamanda suiistimale en açık alan. İnsanın başından sağlık problemi geçmeyince hastane ve ilaç sektörüne karşı ilgi duymuyor. Gazeteci olarak genelde günlük siyasi gelişmeleri takip ettiğimiz için sağlık alanında sadece buz dağının görünen tarafını izleyebiliyoruz. Günü geçmiş ya da sahte ilaç pazarlamasının arkasında milyonlarca dolarlık pazar olduğunu adli haberlerde okuyup kısa sürede unuttuğumuzu kimse inkâr etmesin.
Rahmetli ağabeyimin yoğun bakımda kaldığı 2-3 ay boyunca ilaç ve özel hastane olayları ile tanıştığımda, 45 yaşında toprağa verdiğim ağabeyimin acısıyla pek çok şeyi atladığımı yeni fark ediyorum. Diyalog cemaatinin özel hastanesinde resmen ölü soyuculuğu yapan vicdansızlarla henüz hesaplaşmam bitmiş değil. Dini sömürünün yanında hastalık sırasında çaresizlikten faydalanıp ceplerini dolduranları artık Allah’a havale etmekle kalmayacağız.
Anayasa hükmüne rağmen “Sosyal Devlet” olma ilkesini tam anlamıyla yerine getiremeyen Türkiye’nin sağlık alanında dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiğinin hakkını da teslim edelim.
Bundan 15-20 yıl öncesine kadar parası olanın tedavisini yurt dışında yaptırdığı dönemler geride kaldı. Şimdi yurt dışında çifte vatandaşlık için doğum yapmak moda. Ama Türkiye’ye tedavi olmak için gelen yabancıların sayısı azımsanmayacak oranda artıyor. Çünkü hesaplı...
Önce anam, sonra can dost Hasan Demir’in by-pas ve stend operasyonlarını yakından takip edip, benim de kalbim tekleyince ilaçlı-ilaçsız stend ve fark parasıyla tanışmıştım. Ama güzeller güzeli kızımın billur beyninde kitle tespit edilince hastane sektörünü mercek altına aldım. Radyasyon riskine rağmen peynir-ekmek misali çekilen MR, tomografi ve röntgenden tutun da, diğer giderlerine kadar bir çok kalem ile ilgili bilgi sahibi oldum. Bu arada TBMM’de hazırlanmakta olduğunu öğrendiğim yeni sağlık yasalarına taktım kafayı. Kendi maaşları konusunda ömür boyu kıyak emeklilik konusunda son derece hassas olan bazı milletvekilleri, yine nalıncı keseri gibi kendilerine yontma alışkanlıklarını sürdürmede kararlı görünüyorlar.
Genelkurmay Başkanı, Müsteşar, Genel Müdürden tutun da en yüksek dereceli memurdan normal vatandaşa kadar, sağlık harcamalarını yüzde yirmi fark ile kısıtlayanlar, milletvekilleri için sınır tanımıyor. Erkeklere doğum-kontrol, kadınlara prostat işlemleri yapıldığı yazılan şişirilmiş faturalarda trilyonlarca serbest ödeme var. Ama vatandaşa yok. Anayasadaki eşitlik ilkesi nerede kaldı?
Bana göre iş burada bitmiyor. İktidara geldikleri günden bu yana kendi yandaşlarına özel hastane kurdurup, aldıranlar bu yüzde yirmi kısıtlaması ile üç-beş idealist doktorun bir araya gelip kurdukları özel hastaneleri yok etmeyi planlıyor.
Devlet hastanelerindeki uzun kuyruklar ve mesai bilinmezliği yüzünden ciddi miktardaki ödemelerle özel hastanelere yönelen vatandaşın hastalığı sırasında rahat etmesi, söz konusu yasa çıkarsa yine eskisine dönecek gibi görünüyor.
Son bir ayda kızım Aybikehan yüzünden neredeyse akraba olmaya başladığım hastane yöneticileri, bu yüzde yirminin kasıtlı çıkarılacağını belirterek bakın neler söylü-
yorlar.
“Devlete bağlı hastanelerin personel maaşını devlet ödüyor, kira ve vergi gibi ödemeleri yok. Dolayısı ile maliyetleri bizimkinin yarısı bile değil. ’Gerekirse hepsini devletleştiririm’ diyen sağlık Bakanına devlet bütçesini rahatlatacak bir öneri getirdik. Devlet hastanelerini bizim işletmemize verin, şimdiki giderlerinizi yarıya düşürelim dedik. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden örnekler verdik. Özel Sağlık Sigortası ülkemizde gerçek anlamıyla yerleşmediği için, mevcut durumda devlete ve hastaya düşen sorumlulukları ortaya koyduk. Hizmet kalitesi ile ilgili verileri en iyi kendisi biliyor. Ama yaklaşan yerel seçimleri hesaplayarak yine popülizm yapıyorlar. Bu gidişle yurdun dört bir yanında 2 bin 372 sağlık kuruluşunun çoğunluğu kapanacak. Devlet ve üniversite hastanelerinde, yasak olan ’bıçak parası’ uygulamaları artacak ve sektörde dolaşan paranın kayıt dışına çıkmasına sebep olunacak. Kuyruklar arttığı gibi hizmet kalitesi düşeceği için parası olan, arkasında büyük holding ve siyasi destek bulan özel hastaneler, pazarlanacak. Yıllardır biriktirdiklerini idealist arkadaşlarıyla özel hastane kurmaya harcayan doktorlarımız, ya özel muayenehane oluşturacak ya da hastane döner sermayesine geçecek.”
Türkiye’de en fazla suiistimal edilen sağlık sektöründe bazı doktorlar hastayı müşteri olarak görüyor olsa da, büyük çoğunluğu ettikleri yemin gereği hayat vermeye devam ediyor.