Millete geçmiş olsun!
Parası olmadığı için tedavi olamayan vatandaş, kendisini temsil
etmesi için seçtiği milletvekillerinin trilyonluk sağlık faturalarını ödüyor
Size kötü bir haberim var...
Milletvekillerimiz hasta.
***
2007 yılında, sadece 1 yıl içinde...
“18 bin 784 kez” doktora gitmişler!
***
Evet... 18 bin 784 kez.
***
Elimde, TBMM Baştabiplik Polikliniği’nin “hasta sayısı” nı döküm döküm gösteren istatistik raporu var.
Göz doktoruna 412 kez...
Dişçiye 643 kez...
Kulak burun boğaza 784 kez...
Dahiliyeciye 1.013 kez...
Dermatoloğa 1.470 kez...
Pratisyene 11.256 kez gitmişler.
351 kez röntgen çektirip...
2.393 kez tahlil yaptırmışlar.
***
İşin hazin tarafı...
Eşleri ve çocukları da hasta.
***
Milletvekillerimizin eşleri ve çocukları, “19 bin 716 kez” doktora gitmişler!
***
Daha hazin tarafı...
Meclis’in personeli ve emekli milletvekillerimiz de hasta...
Onlar da, sadece 1 yıl içinde, “94 bin 441 kez” doktora gitmişler!
***
Fatura?
56 trilyon 535 milyar liracık.
***
Üstelik, iyileşemiyorlar...
Çünkü, 2006 faturası ne?
52 trilyon 611 milyar liracık.
***
Siz seçtiğiniz ve parasını da siz ödediğiniz için, belki bilmek istersiniz diye düşündüm... Cümleten geçmiş
olsun.
Vatan sağolsun!
Yılmaz Özdil / Hürriyet
+++++
10 bakan ve 100 MİLLETvekili
çocuğunu SSK’lI yaptI
Sİgortalı Ak Bebeler
Hükümet yeni emeklilik yasasına tepki için sokağa dökülen çalışanlara çok kızdı. Ama SSK’ya ilk koşan çocuğunu yasadan kurtarmak isteyen bakan ve vekiller oldu
Yasayı hararetle savunan 10’dan fazla bakan ile aralarında AKP’lilerin de olduğu 100’den fazla milletvekili 30 Nisan’dan önce çocuklarını SSK’ya kaydettirdi. Aralarında reklam ajanslarında oyuncu gösterilen 3-5 yaşlarındaki çocuklar da var.
SGK, inceleme başlatırsa hem Cumhurbaşkanı, hem bakanlara ’Çocuğunuz gerçekten çalıştı mı?’ diye soracak. 0-2 yaşında 405, 3-5 yaşında 1.003, 6-8 yaşında 1.005, 9-11 yaşında 1.600 yeni SSK’lı var...
Ali Tezel / Akşam
+++++
AKP’li vekiller Cuma’ya mecburen mi gidiyor?
TBMM Dışişleri Komisyonu’nda, CHP’lileri “Diyanet
İşleri’nin Cuma Hutbelerinden habersizler” diye
iğnelemeye çalışan AKP’li Taylan ava giderken avlandı.
CHP’li Canan Arıtman, doğuştan özürlülüğün en temel sebepleri olan akraba evliliklerinin önlenmesi konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vatandaşı bilinçlendirmeye yönelik çalışma yapmadığını söyleyince, ilahiyat profesörü ve AKP Tekirdağ Milletvekili Necip Taylan söz aldı:
“Diyanet İşleri Başkanlığı yılda birkaç kez akraba evlilikleri konusunda vatandaşı uyarmak amacıyla hutbe yayınlıyor... Biz mecburen Cuma’ya gidiyoruz. O nedenle bu hutbelere birkaç kez tanık oldum...”
AKP’li Komisyon Başkanı Murat Mercan “Kimse Cuma namazına mecburen gitmez” diye düzeltmeye çalıştı... Ama lâf ağızdan çıkmıştı bir kez...
Arıtman da Mercan’a itiraz etti:
“Arkadaşımız samimi bir itirafta bulunuyor, buna niye müdahale ediyorsunuz?”
Bazı CHP’li vekillerinin de, “Bu cuma kaç AKP’li arkadaşınızla birlikte ’zorla’namaza gideceksiniz” diye söylendikleri duyuldu!
Ben ne ilahiyat profesörü Necip Taylan’ın, ne de herhangi bir insanın dindarlığını sorgulama hakkına sahip değilim... Çünkü bana göre din Allah’la kul arasındadır!
Bu yüzden Taylan’ın sözlerinin “itiraf” değil, “dil sürçmesi” olduğunu düşünüyorum!
Acemi siyasetçi Taylan’ın düştüğü duruma ise sadece üzülüyorum...
Çünkü o bu sözleri aklısıra “CHP’lilerle dalga geçmek, onların dinle, camiyle ilişkileri olmadığını vurgulamak için” söyledi...
Ama bunu yaparken fena halde çuvalladı
Bu “dil kazası”, başkalarının dinini sorgulama ve din üzerinden siyaset yapma hakkını kendisinde gören herkese ders olsun!
Allah adamı işte böyle şaşırtır!
Mustafa Mutlu / Vatan
+++++
Şarap milliyetçiliği!
Can Paker’in evinde verilen yemekte koyu bir içki sohbeti yapılmış. Vatan’da Reha Muhtar’ın köşesinden aktardıkları, ülke ekonomisinin kapılarını, küresel sermayeye kayıtsız şartsız açtığını düşündüğümüz Tayyip Erdoğan ile ilgili bir gerçeği de su yüzüne çıkardı.
Yurt dışı gezilerinden dönüşte sorulan “uçakta niye Fransız şarabı yoktu” sorusun
dan yakınan Başbakan, “bu topraklar tarihten bu yana şarapçılığın merkezi... Tutturmuşlar bir Fransız şarabıdır gidiyor...” demiş.
Biz yok pahasına yabancı sermayeye peşkeş çekilen kamu kurumları, bankalar ve medyaya boşa yanıyormuşuz. Meğer Başbakan gecikmiş milli ekonomi hamlesini şaraptan başlatmış!
+++++
Nereden
nereye
geldik?
Başbakan Erdoğan her fırsatta müthiş bir iktidar dönemi geçirdiklerini söyleyerek sürekli geçmişi kötülüyor.
Tayyip Bey geçmişi kötülerken önceki hükümetlerle de yetinmeyip ısrarla, “79 yıl vurgusu” yaparak Cumhuriyet ile de hesaplaşmaya çalışıyor.
Kimilerine göre AKP iktidarı döneminde ekonomi “fevkalade” iyi yönetildi. Belli ki bunu söyleyenler çok iyi paralar kazandılar. Ancak AKP’nin seçim kazanarak iktidara geldiği 2002 ile bugün arasında bazı kıyaslamalar yaptığımızda, durumun hiç de Tayyip Bey’in söylediği gibi olmadığı ortaya çıkıyor.
Öyle uzun boylu bir araştırmaya da gerek yok. Bazı verileri buraya alıyorum. Kıyaslayın, kararı siz verin:
BENZİN:
Bugün: 3.44 YTL
2002’de: 1.69 YTL
Artış oranı: % 103
TÜPGAZ:
Bugün: 43 YTL
2002’de: 19 YTL
Artış oranı: % 126
EKMEK:
Bugün: 0.40 YTL
2002’de: 0.15 YTL
Artış oranı: % 166
İŞSİZ SAYISI:
Bugün: Resmi: 2 milyon 487 bin. (Gerçek: 10 milyon.)
2002’de: Resmi: 2 milyon 412 bin (Gerçek: 6 milyon 200 bin)
KARŞILIKSIZ ÇEK:
Bugün: 1 milyon 535 adet
2002’de: 748 bin adet
PROTESTOLU SENET:
Bugün: 2 milyon 803
milyon adet 2002’de: 498 bin 748 adet
DIŞ BORÇ:
Bugün: 280 milyar dolar
2002’de: 130 milyar dolar
İÇ BORÇ:
Bugün: 182.4 milyar dolar
2002’de: 90 milyar dolar
DIŞ TİCARET AÇIĞI:
Bugün: 51.3 milyar dolar
2002’de: 15.5 milyar dolar
SICAK PARA:
Bugün: 53 milyar dolar
2002’de: 8.1 milyar dolar
Şİmdi bir anket:
a) Yan gelip yatmışlar!
b) Analarını alıp gitmişler!
c) Satmışlar!
d) Açmışlar!
e) Hiçbiri!..
Can Ataklı / Vatan
+++++
Vatan
Güngör Mengi
Gül’ün imaj törpüsü
Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Devleti, milleti temsil eder. Ülkenin imajından şikâyet edecek duruma gelmiş bir cumhurbaşkanının yapacağı tek şey; milletten özür dileyip emaneti iade etmektir.
Financial Times gazetesine verdiği demeçte siyasi krizin imajımızı zedelediğini öne sürüyor. Gül’e göre AKP’ye açılan kapatma davası ile başlayan kriz, Türkiye’nin son yıllarda kazandığı olumlu imaja zarar vermiştir. Kapatma davasından kaynaklanan krizin ülke imajını zedelediğini söyleyerek mahkemeyi etkilemeye çalışan bir Cumhurbaşkanı’ndan daha can sıkıcı törpü bulunamaz ülke imajı için. Gül davayı hukukun üstünlüğünü kanıtlayan bir olay diye selâmlamalıdır.
Görevi budur, meselenin özü, doğrusu da budur. İmajımıza daha da fazla katkıda bulunmak istiyorsa, meselâ...
Bölgedeki Müslüman ülkelerin devlet başkanları ve eşleriyle birlikte çektirdikleri
-kimin Arap kimin Türk olduğu anlaşılamayan- fotoğraflara bakmalı;
Suudi Arabistan Kralı geldiğinde hediye mücevher verdi mi, verdiyse onu ne yaptı, söylemeli;
Küçük oğlunu sosyal sigorta kapsamına aldırmak için katlandığı ayıptan geri dönmeyi yenilgi saymamalıdır.
Şu birkaç adım bile ne güzel bir başlangıç olur?
+++++
Çankaya
Abdullah Gül cumhurbaşkanı koltuğuna oturalı 10 ay bile olmadı... Hakkında beliren şaibe ve soru işaretlerinin ise sayısı belli değil...
Bir cumhurbaşkanı milyonlarca gencin aleyhine olacak bir sosyal güvenlik yasasını imzalarken kendi çocuğunu koşa koşa erken kayıt yaptırarak kurtarmaya mı çalışır?
Son skandal ise 24 milyar liralık tatil faturası... Okluk’ta Cumhurbaşkanlığı’nın yazlık mekânı bulunmasına rağmen Antalya’da tatil yapılıyor... 24 milyar lira devlete ödetiliyor... CHP lideri Deniz Baykal konuyu dile getiriyor. Çankaya’dan ses seda yok. Cumhuriyet böyle mi temsil edilir?
Melih Aşık/ Milliyet