Millî Egemenlik Yolculuğu - 2 - Meclis açıldığında 200 bin kişilik istila ordusu vardı

Meclis açıldığında, Türkiye''de 200 bin kişilik istila ordusu bulunuyordu. 38 bin İngiliz, 59 bin Fransız, 18 bin İtalyan, 90 bin Yunan askeri; güneyde 10 bin silahlı Ermeni, kuzeyde 25 bin Pontusçu Rum vardı. Bu sayılara, doğudaki Ermeni ordusu, Batı Anadolu''daki Rum, Ermeni çeteleri ile işgalcilerle birlikte hareket eden Kuvay-ı İnzibatiye, Anzavur Kuvveti ve isyancılar dâhil değildir.(9) İngiliz, Fransız ve İtalyanlar İstanbul''u; Fransızlar Adana''yı; Güneydoğu''da İngilizler Urfa, Maraş ve Gaziantep''i; Güneyde İtalyanlar Antalya ve Konya''yı; Karadeniz''de İngilizler Samsun ve Merzifon''u; Yunan Küçük Asya ordusu da Batı Anadolu''yu işgal etmişlerdi. İşte, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Millî Mücadeleyi yürütmek ve İstiklal Savaşı''nı yönetmek için TBMM''yi bu koşullarda açmışlardı.

İstanbul Hükümeti''nin Harp Divanı, Mustafa Kemal''i ve kadrosunu idama mahkûm eder. Padişah Vahdettin, idam kararlarını bekletmeden onaylar. Sadrazam (Başbakan) Damat Ferit, milletin şeref ve namusunu korumak ve işgalcileri durdurmak için kanını döken Millî Kuvvetlere ve askerlere karşı dinsel savaş açar. 10 Nisan 1920''de, dönemin Şeyhülislamı Dürrizade Abdullah''ın verdiği fetvalar, İngiliz ve Yunan uçaklarıyla Anadolu''ya atılır; iş birlikçi gazetelerde yayımlanır; Rumlar, Ermeniler, Hürriyet ve İtilaf Partisi tarafından dağıtılır. Fetvaların özeti şöyledir: "Padişahın izni olmadan işgalcilere karşı duranları, asker ve para toplayanları tek tek veya topluca öldürmek, din gereği ve görevidir! Milliyetçi öldürenler gazi sayılır, bu yolda ölenler şehit!"(10)

Damat Ferit Hükümeti''nin Adalet Bakanı Ali Rüştü Efendi, "Yunan ordusunun başarısı için dua edilmesini" ister. Balıkesir, Bursa ve Uşak''ın Yunanlılarca işgal edilmesi üzerine de, "Yunan ordusunun ilerlemesi hükümetimizin programına uygundur" diyecek ve Yunanlıların işgal etmediği illeri, "kurtarılmamış iller" olarak tanımlayacaktır.(11) Bu fetvalar ve bildiriler etkisini hemen gösterir. Nisan-Haziran 1920 arasında, Bolu, Düzce, Hendek, Adapazarı isyanları, Anzavur ayaklanması, Konya, Yozgat, Millî Aşireti isyanları Millî Mücadele''ye karşı başlatılır.

16 Mart 1920''de İstanbul resmen işgal edilir. Padişah Vahdettin, o gün kendisini ziyaret eden bir meclis kuruluna, Boğaz''da demirleyen İngiliz donanmasını göstererek, "Bir millet var koyun sürüsü, ona bir çoban lazım, o da benim" der.(12)

İşte bu koşullarda açılan TBMM, dünyadaki en meşru, en haklı, en kutsal savaşlardan biri olan İstiklal Savaşı''nı yönetecekti.

Atatürk ve çocuk

Atatürk''e göre, "vatanı korumak çocukları korumakla başlar." Zaferden hemen sonra 17 Ekim 1922''de, Bursa''da çocuklara şöyle seslenir: "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler kavuşturacaksınız. Kendinizin ne denli önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Kızlarım, çocuklarım, sizlerden çok şey bekliyoruz." Durdu, sordu: "Çok çalışacaksınız değil mi?" Çocuklar, hep bir ağızdan: "Söz!" diye bağırırlar. "Arkadaşlarımla birlikte ne yaptıysak sizler için yaptık. Sizin mutluluğunuz, onurunuz için yaptık. Başınız dik gezin, kimsenin kulu kölesi olmayın diye yaptık. Bir daha bu acı günleri yaşamayın diye yaptık. Ödülümüz sizin temiz, güzel sevginizdir." Mustafa Kemal Paşa''nın bu konuşmasından sonra, yanında duran Fevzi Paşa''nın (Çakmak) gözlerinden yaşlar dökülür…

Vatandan başka sevgili tanımayan o kuşağın ve kanlarıyla bu vatanı yeşerten kahramanların gözyaşlarıydı süzülen…

Vatandan, milletten başka sevgili bilmeyen o kuşak kutsal görevini, Mustafa Kemal Paşa''nın liderliğinde yapmıştı… Ve o Meclis, İstiklal Savaşı boyunca en buhranlı zamanlarda açık kalmıştı…

Tarih ulusların tarlasıdır. Ne ekerseniz onu biçersiniz… Atatürk ve Gazi Meclis, tarihte yerlerini altın sayfalarda daha da devleşerek almaya devam edecekler…

Ve tarih nankör değildir, bir hizmeti asla unutmaz… Büyük İskender''in, Sezar''ın, Napolyon''un selamladığı Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk''ü tarih asla unutmaz…

...........

KAYNAKÇA:

(9) İbrahim Artuç, Kurtuluş Savaşı''nın Zorlu Yılları, 1988, s.35; Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, 1995, s.3.

(10) Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, 1973, s. 80-83.

(11) Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, 2005, s. 22.

(12) Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, s. 349,350.

Yazarın Diğer Yazıları