Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Miçotakis Kıbrıs'ta yine meydan okudu!

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın 5 yıllık görev süresinin bitmesine aylar kala hala daha Rum-Yunan ikilisinin hedef ve niyetini anlamamış olması büyük bir talihsizliktir. 9 Ağustos'da Rum lider Anastasiadis ile gayrıresmi bir görüşme yapacak olan Akıncı, sözkonusu görüşmede faşist Eokacı Anastasiadis'in Kıbrıs sorununun çözümü için ne düşündüğünü ve hangi yolu izlemek istediğini anlamaya çalışacağını açıklamıştır.

Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs'ta ne yapmak istediğini yakın tarihimizi inceleyen herkes anında anlamakta güçlük çekmeyecektir. Bunların amacının adanın tamamını Yunan yapmak olduğunu bilmeyen kalmaz iken, Akıncı'nın hala daha bunu anlamaya çalışması büyük bir garipliktir!.. Rum tarafı Kıbrıs Türkleri'nin 1960 Anlaşmaları ile elde ettikleri haklarının üzerine oturmuş, gaspetmiştir. Adanın iki eşit ortağından biri olduğumuz, en az Rumlar kadar eşit haklara sahip olduğumuz, egemenlikte hak ve söz sahibi olduğumuz anlaşmalarla teminat altına alınmışken Rum tarafı bu gerçekleri saklamakta ve Kıbrıs Türkleri ile hiçbirşeyi paylaşmaya yanaşmamaktadır.

Akıncı, bırakınız Rum-Yunan ikilisinin yıllardır ortaya koyduğu uzlaşmaz tutumu, sadece bir-kaç gün önce adaya gelen Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in söylediklerini dikkate alsa Rum-Yunan ikilisinin şifrelerini çözecek ve izlediği yolun yanlışlığını anlayacaktır.

Başbakan seçildikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini Kıbrıs'a gerçekleştiren Miçotakis Anastasiadis ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler. Bu iki maskaranın ortaya koyduğu görüşler anlaşma isteyen, hakkına razı, adalete saygılı, bölgedeki barış ve huzuru korumayı öngören unsurlar taşımazken oldukça düşmanlık doluydu. Miçotakis adeta meydan okumayı tercih etti.

Anastasiadis Akıncı ile 9 Ağustos'ta yapacağı görüşmeye değinirken "Kıbrıslılar olarak, öncelikle Kıbrıslı vatandaşların tamamının çıkarına hizmet edecek bir çözüm bulmaya çalışacağımız beklentisiyle, kararlılıkla ve olumlu siyasi irade ile görüşeceğim" ifadesini kullandı.

Müzakerelerin başlaması konusunda Yunanistan'la, Türkiye'nin, sözde "Kıbrıs MEB'i içerisindeki faaliyetlerine ve Kapalı Maraş ile ilgili planlara son verilmesi gerektiği" ortak tezine sahip olduklarını anlatan Anastasiadis "Aynı şekilde Kapalı Maraş ile ilgili projeler de, güven yaratmak yerine maalesef öteki tarafın gerçek niyeti konusunda kuşku ve inançsızlık yaratıyor" iddiasında bulundu.

Anastasiadis sırf müzakereler başlasın diye Türkiye'nin bölgedeki faaliyetlerini durduracağını zannetmektedir ki bu büyük bir yanılgı ve kendisi için de çelişkidir. Anastasiadis yaptığı birçok açıklamada doğalgaz konusunun Kıbrıs sorunu ile ilgili bütünlüklü müzakerelerin konusu olmadığını söylemiştir. "Kıbrıs sorunu başka doğalgaz meselesi başkadır ve Kıbrıs sorununa çözüm bulunduktan sonra bu konu gündeme gelebilecektir" diye sayısız açıklaması vardır.

Dolayısı ile şimdi müzakerelerin başlaması için doğalgaz sondajlarının durdurulması gerektiğini söylemesi, şart koşması yersizdir. Müzakereler sonunda anlaşma olursa zaten doğalgaz sorunu da, olası bir paylaşımın parçası olacaktır. Egemenlik konusunda, siyasi ortaklık konusunda, karar almada tarafların pozisyonu konusunda üzerinde varılacak mutabakat doğalgaz meselesini de otomatikman çözecektir. Tabi bu konu Kıbrıs Türkleri ile Rumları arasındaki bir meseledir. Türkiye'nin kıta sahanlığından dolayı hakları ayrı bir konudur ve bu da ayrıca çözümlenecektir. Anastasiadis boş konuşmaktadır…

Anastasiadis 'tüm Kıbrıslıların' çıkarına bir çözüm bulma peşinde olduklarını söylemektedir ki herzaman yaptığı üzere Rum çoğunluğun sözde Türk azınlığa tahakküm edeceği bir çözümü işaret etmektedir.

Miçotakis ise açıklamasında 'Yunanistan'ın dış politikasının en üst stratejik talebinin sözde Türk işgaline son verilmesi' olduğunu vurgulayarak, sözde modası geçmiş garantiler kaldırılmadan Kıbrıs sorununun çözümünün manası olmadığını belirtmiştir. Miçotakis'in söylemlerinin kendisinden önceki Başbakan Çipras'tan farkı yoktur.. Bunların tamamı rüya görmektedir. Türkiye'nin garantörlük hakkından hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini kafalarına sokmalarında fayda vardır.

Miçotakis, Türkiye'yi sözde 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarını ihlal etmekle' suçlaması ve "Herhangi bir Türk tahriği cevabını alacak" ifadesini kullanması ucuz kabadayılıktır, tahriktir ve tehdittir…

Akıncı bu ikilinin söylediklerini dinledikten sonra, acaba bunlarla federasyon kurmanın imkansız olduğunu idrak etmiş midir? Kıbrıs Türkünü federasyon macerasına sürüklediği için vicdanı rahatsız olmuş mudur? İmkansız bir hedefe kilitlendiğini anlamış mıdır? Bu iki maskaranın ortaya koydukları şartlarla 5'li Konferans'ın veya müzakerelerin başlamasının mümkün olmayacağını anlamış mıdır? Anlamışsa da federasyondan vazgeçmeyeceği açıktır. Siyasi harakiride kararlıdır. El Fatiha!!!

Yazarın Diğer Yazıları