MHP'yi çok zor günler bekliyor
Referandum geldi geçti ama siyasi yaşam devam ediyor.
AKP şimdi seçim yasası ve siyasi partiler yasasını masaya yatıracak.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde hem Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hem de yürütmeye hâkim olmak istiyor.
Bunun için gerekli her yasa değişikliğini yapacak.
Yapacak ama önce can sonra canan diyerek MHP'den önce kendi geleceği için gerekeni yapacak.
Nedir kendi geleceği diye sorarsanız söyleyeyim.
Çok net şekilde biliniyor ki AKP iki partili Meclis istiyor.
Yani MHP'nin de HDP'nin de Meclis'e girmesine sıcak bakmıyor.
Anayasa değişikliğini referanduma götürmek için 367 oya yani MHP desteğine ihtiyacı olan AKP seçim ve siyasi partiler yasalarının değişikliği için salt çoğunluk yettiğinden artık MHP'nin desteğine matematiksel olarak ihtiyaç duymayacak.
Peki, iki parti arasındaki bu can ciğer kuzu sarması durumu bozulacak mı?
Bilemem ama MHP'yi de Devlet Bahçeli'yi de zor günler beklediği ortada.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin idari yapısını oluşturmak için belki onlarca belki yüzlerce yasanın 3 Kasım 2019'a kadar değiştirilmesi şart.
Türkiye'nin kurumsal yapısı yani hukuki, idari, mali ve siyasi yapısı yenilenecek.
AKP kendi politikalarına göre bu yapıyı yenilerken MHP ne yapacak?
Seyirci mi kalacak, muhalefet mi yapacak destekleyecek mi?
Anayasal değişikliğe onay verdiğine göre MHP desteklemesi gerekir.
İşte bu destek zor günleri getirir düşüncesindeyim.
Çünkü MHP seçmeninin yüzde 80'ninin hayır oyu verdiği referandumdan sonra AKP'ye verilecek destek kalan yüzde 20'nin de büyük ölçüde kaybına neden olacak.
Diyelim ki kayıp olmayacak peki o zaman Devlet Bahçeli 3 Kasım 2019'da Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?
Referandum sonuçları dikkate alındığında MHP'nin devleti yönetecek Cumhurbaşkanını seçtirme şansı hele hele rakibi AKP dikkate alındığında yok denecek kadar azdır.
Devlet Bey kurultay tartışmalarında delege desteğini kaybetmişti.. Referandum sonucunda da MHP seçmeninin yüzde 80'nini kaybetti.
Yapılacak kurultay MHP'nin geleceği için siyasette olmak ya olmamak gibi bir kırılma noktası niteliğindedir.