MHP’siz hükümet...
En zor şey bayram ertesi, üstelik hemen ertesi yazı yazmaktır. Siyaset yazsan “hemen başladı!” derler. Bayramı yazsan “bayram bitti, günaydın!” derler. Hele hele benim gibi haftada bir yazıyorsan işin daha bir zordur.
Şöyle hafta ortası olsa bir “koalisyon” yazısı yazarsın olur biter. Lâkin hafta başında ne yazacaksın birader, ne olduğunu ne bittiğini tahmin etmek mümkün mü?
Değil tabi. Değme siyasi analistler bile koalisyon sürecinde MHP’nin ne yapmak istediğini tahmin meselesinde “pes” etmişken bizim bir şeyler yazıp tutturabilmemiz çok zor.
* * *
MHP lideri Bahçeli’nin AKP’li bir koalisyona uzak durmasının anlaşılır gerekçeleri var. Ve lafı eğip bükmeden bunu da açıkça dile getiriyor.
Öncelikle fikrimi dile getireyim. Her türlü olumsuzluğa rağmen eğer bir koalisyon olacaksa bu MHP’li olmalıdır. MHP+CHP koalisyonu mümkün gözükmüyor.
“Sağ koalisyon” hususundaki düşüncemi tekrar ediyorum, amma “ortaya karışık“ olursa (ki bu MHP’siz bir hükümet demek) yapacak bir şey yok; vekalet verdiklerimizin takdiridir.
Şaka bir yana vatandaş, işadamı, memur, bürokrat bir hükümet bekliyor. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de sistem kilitlenmiş durumda. Kısa zamanda bir seçimi daha kaldıracak durum yok gibi.
Daha önce de yazmıştım “koalisyon görüşme sürecinin şeffaf ve çok iyi bir şekilde vatandaşa anlatılması lâzım, aksi takdirde hükümetsizliğin faturası bize çıkabilir” diye.
“Pi-ar” meselesine de parmak basmıştım, yine basıyorum.
Meseleye bu çerçeveden bakınca şu andaki görüntü çok da arzulanan seviyede değil.
Öncelikle belirtelim, MHP’nin koalisyonda yer almama ile ilgili “sağlam” gerekçeleri var. Bilindiği için tekrar etmeyeceğim.
Lâkin bu gerekçelerden ziyade MHP dışındaki koalisyon formüllerinin “tekrarlanması” ve hatta “ısrar” edilmesi kamuoyu tarafından yanlış anlaşılabilir.
MHP’nin hükümet içinde yer almama gerekçesi olarak daha önce deklare ettiği hususlardan ziyade “bölünme sürecinde uzlaşanlar bir araya gelip koalisyon kursun” demek “AKP-CHP koalisyonu daha geniş tabanlı olur” diye vurgu yapmak bazı problemleri de beraberinde getirebilir.
MHP ile masaya oturulmadan böyle bir hükümet kurulursa vatandaş MHP’nin ülkeyi böylesi “sakat” bir koalisyona mahkum ettiği sonucunu çıkartabilir.
Bu yüzden MHP bu sürecin merkezine kendi gerekçelerini koymalı. Hükümete girmeme gerekçesi malum meselede “zihniyet birliği” içinde olanların bir araya gelmesi gerekliliği gibi siyasette “alışık olmadığımız” bir gerekçe değil daha önce dile getirilen yolsuzluk, çözüm sürecinin geleceği ve Cumhurbaşkanının pozisyonu gibi hususlar olmalı.
Bu hususları AKP’ye kabul ettiremediği için koalisyon masasından kalkan bir partiye kimse “ülkeyi hükümetsiz bıraktınız” veya “ülkeyi bunlara mahkum ettiniz” diyemeyecektir.
Bu konular tabii ki dile getiriliyor, lakin yukarıda zikrettiğim söylemin gölgesinde kalıyor.
Son sözümüz “MHP, AKP’yi CHP’ye mecbur ediyor” algısını yaratmaya matuf çalışmalara karşı bir çalışma başlatılması hususunu hatırlatmak olsun.
* * *
Peki AKP-CHP hükümeti olursa bizi nasıl bir Türkiye bekliyor?
Ülkeyi bölünme sürecine getiren “çözüm süreci”nde yeni aşamaya geçeriz.
Seçim döneminde başlayıp bu günlerde ateşi sönen AKP-HDP kavgası sona erer, HDP hükümetin “de facto” ortağı olur.
Öncelikle “özerkliğin” önünü açacak projeleri tartışmaya başlarız, arkasından gelsin “federasyon”, gitsin “bağımsızlık” hülyaları...Bürokrasideki Ülkücülerin işleri daha da zorlaşır. Ülkücü kıyımı had safhaya varır. Zaten AKP’li yöneticiler altında inleyen Ülkücü memur/bürokratlar, son iktidarlarında “ne yapsaydım MHP’lileri mi işe alsaydım” diyen CHP zihniyeti ile de mücadele etmek zorunda kalacaktır.
Olan yine memlekete yine memleket sevdalılarına olacaktır.
Açıkça ve koyu harflerle yazmakta bir beis yok: Bu ülke MHP’siz bir hükümeti kaldıramaz. O yüzden memleketin “sağduyu” sahibi solcu ve sağcıları “MHP’li hükümet” arzu etmektedir.
Aksi takdirde çözümün erken seçimde aranması memleketin hayrına olacaktır.