MHP’nin yetersiz "Yeni Anayasa" stratejisi!
Yeni Anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti “Milli Devlet” olmaktan çıkacak, üst kimlik “Türklük”, yerini “Vatandaşlığa” bırakacak. Kurucu irade Türk unsuru, yan ve alt kimliklerle eşit hale getirilecek. Bunun sonunda onlarca alt ve yan kimlik kendi dili ile eğitim-öğretim isteyecek, kendi güvenliğinden sorumlu olmak, başka ülkelerle merkezî hükümetin olurunu alma gereği duymadan ikili ve çok yönlü anlaşmalara gidebilecek. Kendi bütçesini yapacak, şartlar oluştuğunda kendi bayrağını asacak. Velhasıl Irak’ın kuzeyinde Barzani’nin yaptığını Türkiye’de AKP eli ile dayatılan yeni anayasada alt ve yan kimlikler yapacak. Yani Ortada Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey kalmayacak, bu topraklar otuz civarında federasyondan oluşan bir federasyonlar kümesi haline dönüşecek.
Dikkat ederseniz, “AKP eli ile dayatılan” dedik. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin federasyonlara dönüştürülerek bu topraklar ve tarih sahnesinden silinmesini PKK istiyor. PKK’yı isteyenler ise PKK’yı kuran ve bugüne kadar yaşatanlardır. Biz kısaca onlara “Haçlı-Siyon ittifakı” diyelim. Lozan’ın intikamı alınıyor, Sevr’e dönülüyor. Bu konuda açık itiraflar, kütüphaneler dolusu belgeler ortada iken, gidişe dur demesi geren Atatürk’ün partisi CHP, AKP ve BDP ile aynı çizgide buluşmuş görünüyor. MHP ise “sürecin içerisinde” süreci durduracağım diye çırpınıp duruyor.
Açık söyleyelim, sürecin içerisindeki bu süreci durdurma çabaları buradan bakınca “süreci meşrulaştırma” hissi veriyor.
Biliyorum, böyle deyince haddinden fazla kızanlar, samimiyetimize inananlar arasında ise, alabildiğine üzülenler oluyor.
Varsın öyle olsun...
Kızdırma ve üzme ve tabii kızma ve üzülme bugünlerin halleri değilse hangi günlerin halleri olacak? Siz gerek komisyonlarda ve gerek grup toplantılarında Türkiye’nin federasyonlaşma sürecine sadece bağırıp çağırarak, yani sürecin içinde kalarak engelleme yapabileceğinize inanıyor musunuz? AKP’nin neredeyse tek başına yeni anayasa yapma gücü varken ve bu güce CHP ve BDP’yi de eklemişken, MHP’nin Meclis çatısı altında yapabileceği hiç ama hiçbir şey yoktur. Nitekim AKP’nin yapmayı kafasına koyduğu hiçbir icraatı MHP önleyememiştir. Bu gidişle PKK yani Haçlı-Siyon ittifakının talepleri doğrultusunda yeni anayasa Meclis’ten geçecek, Türkiye federasyonlara bölünecektir.
Bu satırların yazarı MHP’nin Meclis’ten ve Anayasa Komisyonlarından çekilmesini istemiyor. MHP ve tabii Türkiye Cumhuriyeti bu gidişle her halükârda yenilecek, AKP, BDP, CHP ittifakının dediği olacak.
İş bu noktaya geldikten sonra bu süreci geri çevirecek adımları sırasıyla atmayı plânlamak ise beyhude bir iştir. Kanun çıkmış, yürürlüğe girmiş, ne yapacaksın, ülkücü gençleri peşine takıp devlete karşı savaş mı açacaksın? Meclisi mi basacaksın?
Sahiden bu konuda bir plan, bir strateji var mı, söylense de bilsek.
Velhasıl sıkıntı büyük..
Peki sıkıntı ne..
Sıkıntı, MHP’nin komisyonlarda ve kürsülerde bağırıp çağırdıktan sonra odasına kapanmasında, bir şey üretememesinde. Sıkıntı, Atatürk’ün “Hattı müdafaa yoktur , sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her yanı vatandaş kanı ile sulanmadıkça terk edilemez” stratejisinin “vatan” kısmını, Meclis parantezine hapsetmekte...
Oysa...
İş işten geçmeden yapılacak çok iş var. Yapılacak en önemli işlerden biri vatanın her karışında “sathı müdafaaya geçmek” tir.
Bu nasıl olur?
Bu, meselâ AKP’nin yapacağı yeni anayasa ile Türkiye’nin paramparça olacağını sağlam delillerle dağ taş vatandaşa anlatmakla olur. Bu topraklarda her ilde, her ilçede, her köyde “sözü dinlenen” insanlar ve gruplar vardır. MHP bir yandan Meclis çatısı altında sürece itiraz ederken diğer yandan Anadolu’ya heyetler göndererek sözü dinlenen kişiler ve gruplarla günler geceler geçirip gerçeği milletle paylaşma süreci başlatabilir. Bu bir nevi Atatürk’ün Samsun’a çıkması, Erzurum, Sivas ve Amasya süreçlerini başlatması gibidir.
O kişiler, o gruplar bugün AKP’li de olabilir.
Bu toprağın insanı dün padişahçı iken hakikati idrak ettiğinde nasıl Kuvayı Milliyeci olarak devlet ve milletine sahip çıkma kabiliyeti göstermişse, bugün de aynı kabiliyeti gösterecektir.
“O, Atatürk’tü biz Atatürk değiliz” yani “Yapamayız” diyorsanız o zaman kendinizi gözden geçirin deriz...