MHP’nin Turhan Topçuoğlu’su!

Taraf’ın manşetten verdiği, “MHP’de ikinci Durak şoku” haberini biz de merak ve dikkatle okuduk ve şöyle dedik:
“Nevruz kutlamalarını ‘İşgalci TC Kürdistan’dan defol’ pankartları altında yapanlardan ve ‘Diyarbakır gönlümüzün başkenti!’ diyen milletvekilleri ile bu kişilerin doymak bilmez iştihalarına yönelik AKP ‘açılım’ından medet umanların arayıp da bulamadıkları bir haber olmuş!”
Niçin mi?
İzah edelim.
Haberde, 29 Mart seçimlerinde neredeyse yüzde 50’ye yakın bir oy alarak üçüncü defa Kastamonu Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Turhan Topçuoğlu için, birinci sayfada, “Tek bir satıştan beş milyon TL haksız kazanç sağladığı iddia ediliyor” anonsu varken, 11’inci sayfada, yani haberin aslında ise, 25 dönümlük kamu arazisinin özel şahıslara satışından sağlanan gelirden Topçuoğlu’na atfedilen “haksız kazanç” iddiası, ne hikmetse “belediye bu satıştan beş milyon TL zarara uğradı”ya dönüşüvermişti.
“Çıkar”la “zarar” arasındaki farkı vicdan sahiplerine bırakıyoruz.
Demek ki iddianın aslında bile bir “çıkar” söz konusu değil, olsa olsa bir “zarar” iddiası var, onu zaman gösterecek. Kaldı ki bahsedilen arazinin tamamı beş milyon etmez, zararı nasıl beş milyon olabilir ki. Neyse, haberdeki bir başka iddia ise belediyenin “kitap alımı yapmış olması”. Allah aşkına, kitap almayan belediye var mı? “Kültüre hizmet” suç mu oldu? Siz, “Kitap alırken yüz lira verdiler, ellisini geri alıp cebe attılar” diyebiliyor musunuz? Yok, çamur at izi kalsın. Belki sizi de, yoksa sen de mi belediyeye kitap sattın diye şeytan dürtüyor olabilir, bu satırların yazarının belediye ile bir kuruşluk bir ticareti olsaydı bu yazıları yazamazdı, Elhamdülillah, Belediye’ye ne kitap ne başka bir şey satmadık, adamımızı da işe aldırmadık, derdimiz adalettir, başka bir şey değil. Haksızları nasıl eleştiriyorsak haksızlığa uğradığına inandıklarımız için de bir iki şey söylememiz yadırganmamalı.
Ayrıca...
Telefon açıp, “Sayın Başkan, nedir bu işler?” diye de sorduk, sağ olsun, cümlesini izah etti. Detaya girerek kafanızı şişirmek istemiyorum. Mesele 29 Mart seçimlerinden önceye dayanıyor, yani olup bitene Kastamonulular yabancı değil, iddiaları AKP’lilerden dinlemişler, savunmayı Topçuoğlu’ndan dinlemişler, kime inandıklarını da sandıkta göstermişler. AKP’nin seçimde Topçuoğlu’nu transfer etmek için epey yüzsuyu döktüğü de yine Kastamonuluların bildiği bir hakikat.
Velhasıl insanlar bir şeyler söylüyor ve insanların bir kısmı da bu söylenenlere inanıyor.
Bizim başımıza neler geldi, neler geliyor. Ankara’ya geldiğimizde arkamızdan,“Pavyon çalıştırmak için gitti” dedikodusu üretilmiş, yahu ömrümde pavyondan burnumun ucunu sokmuş olsam gücüme gitmez, pavyonda kalışımızın her dakikasına Sabancı’nın gökdelenleri gibi ikişer tane verseler, dikili ağacımız olmamasına rağmen girersek Allah bu yazıyı bitirmeyi nasip etmesin. Hiç mi girmeyiz, gireriz, ta ki bir pavyon için bomba ihbarı alırız, “Ey içerdekiler, çıkın!” demek için niye girmeyelim? Yine, çalıştığımız kurumun parasını yediğimiz iddiasıyla da ciddi ciddi soru açılmıştı, çünkü şikâyet vardı, Allah haksız bir şekilde devletin kuruşunu nasip etmesin, bırakınız haksız kazancı, biz maaşımızın bir kısmını bile kuruma harcardık, hasta olduk, rapor aldık, verilen rapor parasını bile, “Çalışmadık ki, hakkımız olsun” diye bir hayra ödedik.
Topçuoğlu hakkındaki iddialara bakışımız da böyledir vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları