Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

MHP’nin önü nasıl kesilir?

Orta Doğu için “Büyük Orta Doğu” , Gürcistan ve Ukrayna için “Soros” , Lübnan için “Lale”, Sudan için “referandumla bölünme” , Tunus için ise “Yasemin” devrimini planlayan ya da kışkırtanların Türkiye için projelerinin olmadığını sanmak hem akla hem de gerçeklere aykırıdır.
Kaldı ki küresel güç için, Türkiye’yi global sistemin ayrılmaz parçası haline getirmek ana hedeftir. Türkiye’nin hem mevcut yapısı, hem de tarihi birikimi, buna izin verecek durumda değildir. Türkiye’nin tarihi varlığı, coğrafi birliği, milli bütünlüğü ve silahlı kuvvetlerinin gücü buna izin vermemektedir. Bu nedenle, küresel güç ülkenin birliği ve milletin bütünlüğünü esas alan milliyetçi statükonun yıkılmasını zorunlu görüyordu. Bu noktada Türkiye için öngörülen strateji milli ve üniter devlet yapısının değiştirilmesi üzerine kuruludur.
Bu nedenle milli devletin, üniter yapının ve cumhuriyetin “statüko” olarak ilan edilmesi gerekiyordu. Öyle de yapıldı. Ardından, küresel sistemin planlayıp dayattığı; “Kilise” , “Ekümenik Patriklik”, “Yetimhane”, “Ruhban okulu”, “Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi”, “Kürt/Demokratik ve Kuzey Irak” açılımları geldi.
Küreselcilerin “statüko” olarak ilan edip, yıkmaya çalıştığı değerleri varlık sorunu olarak gören CHP ve MHP’den de bu “açılımlara” destek vermeleri istendi. Baykal’ın CHP’si buna şiddetle karşı koydu. Bunun üzerine Deniz Baykal, Türk siyasi tarihinde bir ilk olarak kayda düşen, aşağılık bir entrika ile CHP’nin başından uzaklaştırıldı. Böylece CHP, küresel güçlerin kurguladığı yeni sisteme uyumlu bir parti haline getirilmiş oldu.
Süreç içerisinde AKP giderek CHP’lileşme; CHP ise tam tersi AKP’lileşme emareleri göstermeye başladı. Önümüzdeki günlerde AKP ile CHP birbirleriyle “gerçek açılımcı biziz” diye yarışacaklardır.
Küresel sistem ve onun planlarının yerli uygulayıcısı AKP iktidarının önünde tek engel var, o da MHP’dir. MHP, çok açık bir biçimde “oynanan oyunu gördüm” dedi.
AKP ve küresel güç odakları, MHP dönüştürülmeden Türkiye’nin dönüştürülmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin milli/üniter devlet yapısının ve cumhuriyetin dönüştürülmesi için öncelikle MHP’nin dönüştürülmesi gerektiğinin de farkındalar. AKP’yi MHP’ye karşı harekete işte bu düşünce geçirdi.
Bu nedenle MHP’ye yönelik ciddi bir strateji geliştirildi. MHP, “Türk mahallesi” nin, bölücüler de “Kürt mahallesi” nin marjinalleri olarak takdim edilmeliydi. Öyle de yapıldı. Türkiye, Başbakan Erdoğan’ın bir ülkücü için göz yaşı döktüğüne bu nedenle şahit oldu. Ardından milliyetçi/ülkücü damara müdahale edildi. Resmi-sivil, bağımlı-bağımsız, eski-yeni ülkücü kavramları bu nedenle icat edildi. Eski ülkücü olduğunu söyleyen bazı şahıslara, ülkücülük ve milliyetçilik düşmanı televizyon kanalları sonuna kadar açıldı. Hatta MHP genel başkan adayı olmuş bazı zatlarla bizzat Başbakan Erdoğan görüştü. MHP’nin yürüttüğü politikaları eleştirmek üzere bazı yazarlar, “veryansın” türünden yazıları kaleme aldı.
Türkiye’de MHP’nin, daha doğrusu milliyetçilerin siyasi etkinliklerini kırmak üzere yeni girişimler başlatıldı. Bu süreçte MHP’ye yakın düşünceleri savunanlar siyaset sahnesine sürüldü. Milliyetçi ülkücü bilinen bazı şahısları MHP’ye karşı konumlandırmak üzere AKP ve küresel odaklar büyük bir operasyon başlattı. Milliyetçi söylemleri bulunan bir zatın Demokrat Parti’nin genel başkanlığına getirilmesi sürecini bu operasyonun bir parçası olarak görmek de mümkündür.
Bütün sorun MHP’nin önünü kesmektir. Milliyetçi seçmenin kafasını karıştırmaktır. MHP’ye yönelik seçmenin hiç olmazsa bir kısmını MHP’nin dışındaki partilere yöneltmektir. AKP yöneticileri, MHP’nin gücünün ve etkinliğinin parlamentoya yansımaması için elinden geleni yapmaktadır. Bugün Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü her şeyden önce MHP’nin gücüyle doğru orantılı hale gelmiştir. AKP iktidarı, yabancı ortaklarıyla Türkiye’nin üzerinde kadavra gibi tasarrufta bulunabilmesi için MHP, marjinalleştirilmeye çalışılmaktadır. Farkında olmak gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları