MHP'nin içindeki FETÖ'cüler!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Brüksel ziyareti öncesinde yapmış olduğu açıklama siyasi kulislerde epey ses getirdi. Devlet Bahçeli'nin grup toplantısındaki Kadir Topbaş üzerinden yaptığı eleştiriye yanıt veren Erdoğan, "AK Parti'yi kimse bu konuda suçlayamaz, kimsenin hakkı da haddi de değildir. Herkes kendi içine baksın, kendi içindekilerini temizlesin" sözleriyle çok sert bir tepki gösterdi.
Erdoğan'ın bu tepkisinin anlık bir sinirle söylenmediği ortada. Çünkü Bahçeli bir süredir "Darbenin siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı" şeklinde çıkışlar yapıyordu.
Anlaşılan o ki referandum sonuçları Erdoğan'ın, Bahçeli'ye bakış açısını baştan sona değiştirmiş. Artık ona teşekkür etmiyor, yapılan övgülere cevap vermiyor. Son dediği sözlerle de MHP'nin içini işaret ederek, açıkça "birlikte değiliz" mesajı veriyor.
Şimdi cevaplanması gereken asıl soru: MHP'nin içinde FETÖ'cüler var mı?
Partinin içinde doğrudan FETÖ ile organik ilişkide olanlar var mıdır, bilemiyoruz bunları ortaya çıkarmak devletin sorumluluğunda. Ancak, FETÖ'nün yayın organlarına devlet el koyarken, mevcut parti yöneticilerinin nasıl sert tepkiler verdiğini unutabilmek mümkün değil. Aynı günlerde üniversitelerdeki terör olaylarına ise sessiz kalıyorlardı.
O günleri çok iyi hatırlıyorum. PKK, kampüslerde milliyetçi öğrencilere saldırırken MHP'den 1-2 milletvekili hariç konuya tepki gösteren olmamıştı. Ancak FETÖ'ye yönelik operasyonlarda çok sert tepkiler veriliyordu, bizzat parti genel merkezi tarafından.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri öncesinde FETÖ'nün yayın organları olan gazete ve televizyonlara çarşaf çarşaf demeçler veren, Gülen'e övgüler düzen birtakım isimler bugün hâlâ parti içinde aktif görevdeler!
Hepsinden de ilginci bu isimler Ülkücü tabanda "değişim" talebi ortaya çıkınca, hemen hemen her muhalif ismi FETÖ'cü olarak göstermeye çalıştılar.
Ülkücü camianın önde gelen isimlerine kurulan ve aynı gün çöken FETÖ kumpasını destekleyenlerin geçmişte kimlerle kol kola yürüdükleri hafızamızdaki canlılığını koruyor.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu çıkışını iyi okumamız gerekiyor. Partinin içinde FETÖ'nün etkin olduğu dönemde kimler Gülen ve grubuyla ilişki içindedir bunların doğru değerlendirilmesi gerekiyor.
Erdoğan'ın MHP'nin içini işaret eden açıklamalarından sonra Bahçeli de aynı sertlikte bir karşılık verdi. Bahçeli de "Sayın Erdoğan'ın, 24 Mayıs 2017'de Brüksel'e seyahati öncesinde üzücü ve üslup açısından sorunlu açıklamaları cevapsız kalmayacaktır. Sayın Erdoğan'ın, siyasi ayakla ilgili temizlik yapılmadığını iddia edenin, iddiasını ispatlaması gerektiğine vurgu yapması temelsizdir. Devleti yöneten bellidir. FETÖ'yle irtibat ve iltisakı olanların isim listesi hükümetin elindedir. İspat değil, icraatın konuşulması lazımdır" şeklindeki mesajlarıyla Erdoğan'a yüklendi.
Bahçeli'nin bu mesajlarından sonra sosyal medyada küçük çaplı bir araştırma yaptım. MHP'deki değişim sürecinin ortaya çıkmasıyla bir numaralı Bahçeli sempatizanı haline dönüşen AKP'nin troll hesapları seri halde tweetler atıyorlardı. Bu tweetlerde "Bahçeli kendine gel, Reis'e laf söyletmeyiz, referandumda bize ne kattın ki konuşuyorsun" gibi mesajlar vardı.
AKP'li troll hesapların parti tarafından etkin bir şekilde kullanıldığı daha önce de gündeme getirilmişti. Dolayısıyla Erdoğan'ın mesajlarından sonra eş zamanlı bir şekilde sosyal medyadan da Bahçeli'nin hedef gösterilmesi son derece manidar.
Anlaşılan o ki 2019'daki başkanlık seçimlerine Ülkücü tabanın desteğini alma düşüncesiyle giden Erdoğan, Bahçeli ile arasındaki ilişkiye mesafe koyacak. Bu durumda, aradaki tartışmanın yakın bir dönemde daha sert bir üsluba dönüşmesi ihtimal dahilinde.
2019'a gidilen süreçte, siyasette çok enteresan ayrılıklar ve birliktelikler görmeye şimdiden hazırlıklı olmalıyız.