MHP'de siyaset
Meşhur kıssalarındandır "Hırsızın hiç mi suçu yok" hadisesi. Siyasette yaşanan bazı olaylar bu sözü akla getiriyor. Yarım asra yaklaşan tarihi ile Türk siyasetine damga vurmuş partide beklenmedik kopuşların oluşunu sorguluyoruz. Ama "neden bunu yaptı?" sorusunun cevapları net değil. MHP'de siyaset yapmak çok zor iştir. Rahmetli Mehmet Gül'e yapılanları hatırlıyorum... İstanbul İl Başkanlığı sırasında partisini temsil için televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında en güzel konuşmaları yapan Mehmet Gül'e partisinin genel merkez yöneticileri kıskanıp "Medya maymunu" dememiş miydi? Mehmet Gül kadar MHP'yi iyi temsil eden kaç vekil ve yönetici vardı?
MHP'de sivrilen, kamuoyu tarafından takdir görenlere karşı bir alerji var. Günün birinde alternatif olabilir, Genel Başkanlığa aday olabilir endişesi takıntıya sebep oluyor. Adına parti disiplini denen bir ucube ile iç içe yaşamak zorunda kalıyor milletvekili ve yöneticiler. TBMM'de gündem dışı konuşma yapacaklar, yazılı metnini Grup Başkan Vekillerine onaylatmak zorunda. Bir vekil ya da yönetici televizyon programına katılmak için izin alacak. Gazeteye röportaj vermekte izne tabi. Yurt içi ve dışı konferans veya panellere gitmekte izinle. Aksi halde "istifa et, ya da 62. partiyi kur" baskısı... Dolayısı ile MHP'den kopuşları değerlendirirken bu gerçekleri de göz önüne almak lazım.
Tuğrul Türkeş'in durumunu savunacak değilim. Azerbaycan'daki Türk Kurultayına izin almadan gittiği için neler çektiğini biliyorum. Cumhurbaşkanlığı adaylığında Ekmelettin İhsanoğlu ile sonuç alınamayacağını açıkca ifade ettiği için azarlanışına da tanık olanlar var. 7 Haziran seçimlerinden sonra muhtemel koalisyon görüşmelerinde adı geçenlere karşı başlatılan cadı avını duymayan kalmadı. Siyaset çözüm bulma sanatıdır. "Ona hayır, buna hayır, şuna hayır" Peki "neye evet?" sorusunun cevabı ne? Kısacası Tuğrul Türkeş milletvekilliği yaptığı dönemlerde iz bırakacak icraatı olmamıştır. Son olarak Bahçeli ile sertçe tartıştığı biliniyor. Seçimlerde aday gösterilmeyeceğini sağır sultanda duydu. Bir nevi gitmesi için kapı gösterildi. En başında belirttiğim gibi tasvip etmek mümkün değil. Lakin Tuğrul Bey'i eleştirmeye, bel altı vuruşlarla örselemeye kalkışmak siyasi nezakete aykırı iftira atmakta öyle. Hele hele Gazinocular Kralının oğlunun hiç haddi ve hakkı değil. Görünen AKP'nin milliyetçi oylara göz diktiği... Tuğrul Türkeş'ten sonra BBP eski Başkanı Yalçın Topçu'yu da bakan yaptılar. Kurumsal olarak SP ve BBP ittifakı yerine birkaç isim alıp oylarını artırma derdindeler. Bu hesap tutar mı? Göreceğiz…
Not: Değerli ağabeyim, Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Servet Kabaklı'yı kaybettik. Oysa iyiye gidiyordu. Telefonda konuşmuştuk. İçim yandı. Yine sevgili dostum Ncip Dinçer'in ablası vefat etti. Allah rahmet eylesin. Rab'bim cennetine kavuştursun…