MHP'de neler oluyor?
MHP gibi bir partide 255 delegeden noter tasdikli imza alabilmek öyle kolay bir iş değil. Bu “zor”un nasıl “kolay”olduğunu imzaları toplama başarısı gösteren Koray Aydın’ın basın toplantısında dile getirdiği şu sözlerde saklı:
“-İktidar rotasına girecek bir MHP’ye ihtiyaç var.”
Evet, işin özü bu. Her partili gibi MHP’liler de iktidar olmak istiyor fakat ufukta bu ihtimal gözükmüyor. Belki bu satırların yazarına öyle geliyordur, en iyisi, herkes vicdanının sesine kulak vererek cevaplandırsın: “Yarın seçim olsa MHP, baştan sona sakat icraatların partisi AKP’den çok oy alabilir mi? Bırakınız AKP’yi, asla yeni bir şey söylemeyen ve AKP’lileşme yolunda adımlar atmaya başlayan ve milletin değerleriyle barıştığı konusunda halkı ikna etmekte zorlanan CHP’yi geçip, ana muhalefet partisi koltuğuna oturabilir mi?”
Vicdanlarınız ne cevap verdi bilemeyiz.
Ama ufukta MHP için bırakınız birinci parti olmayı ikinci parti olma gibi bir ihtimal gözükmüyor. Zâten icraatlar da bunu söylüyor. Sen, Genel Başkan olarak Diyarbakır gibi bir şehirde teşkilat dahi kuramaz, kurulmuş teşkilatı kaprislerin yüzünden elinden kaçırırsan ve kimse de sana, niye böyle yaptın demez, diyemezse, iktidar koltuğuna oturabilir misin?
Millet, sofrasındaki ekmeği büyütecek, ülkeyi iç çatışmalardan kurtaracak ve vatanı bölünmekten kurtaracak bilgili ve yürekli bir ses arıyor. Sen istediğin kadar “O ses benim” de, dur. Millet, en avantajlı olduğun son seçimlerde verdiği yüzde 16 oyla, “Hayır o ses sen değilsin” dedi, yapılan kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki, demeye de devam ediyor.
MHP, son seçimlerde Adana hariç, bir tek Büyükşehir belediye başkanlığı alamadı. Adana’yı da Aytaç Durak’ın AKP ile ipleri koparması aldı, yani Adana piyangodan çıktı. Ankara’da bir şansı vardı, onu da kullanmadı, kullanamadı. Trilyonlar içinde yüzen MHP’nin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mansur Yavaş seçim harcamalarını karşılayabilmek için evini satmak zorunda kaldı. Genel Merkez’in kendisine verdiği sadece 150 bin lira. Devlet Bey’in son günlerde bilbordlarda boy gösteren, “Bin yılda karıldı bu ülkenin harcı/Ayrıştırmak kimin harcı” afişleri için ödenen miktar ile, iyi bir destekle kazanma ihtimali çok yüksek olan Yavaş’a yapılan seçim desteği, şöyle yan yana konulsa da, milletimiz bir kıyas yapsa..
Benim esas canımı sıkan sayın Bahçeli’nin Öcalan’ın direktifleri ile Meclis’e girmiş DTP’li Hasip Kaplan’a, “Gel Hasip yanıma otur, seninle Meclis’in renklerini tamamlayalım” demiş olmasıdır. O sözler 23 Nisan törenlerinde, yani, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ilk Meclis’in çatısı altında, o günlere atfen söylenmiş sözlerdir ve işin fecaati de buradadır. Devlet Bey o sözleri ile DTP’li Kaplan’a ilk Meclis’te Kürt coğrafyasını temsil eden delegelerin payesini vermiş, yani, Kaplan’ı, “Siz Kürtleri temsil ediyorsunuz” makamına yükseltmiştir.
Bu, PKK’ya gerilla demek gibi bir şeydir ve tevili yoktur. Niyet o olmasa bile netice budur. PKK’nın çeyrek yüzyıldır öldüre öldüre, evlerini başlarına yıka yıka, ocaklarını söndüre söndüre Kürt kardeşlerimize kabul ettiremediğini, MHP gibi bir partiye lider olmuş bir şahsın “boş bulunup söylemesi” ne kabul, ne izah edilebilir.
MHP, bugün için ne iktidar ne ana muhalefet alternatifidir.
Seçimlere şunun şurasında bir veya iki yıl kalmıştır.
Eğer AKP bir defa daha iktidar olursa ve MHP en kötü ihtimalle ana muhalefet partisi olarak Meclis’e giremez, girmek bir yana, girip halkın gönlünü kazanacak ve milletin istikbâlini kucaklayıp vatanı bölünmekten kurtaracak çözümler üretemezse, gidişat odur ki, MHP orada bugünküne benzer halini koruyacak ve fakat Türkiye bölünmenin eşiğine gelecek ve belki de, Allah korusun, ortada Türkiye Cumhuriyeti diye bir varlık kalmayacaktır.
İşte Koray Aydın’ın MHP gibi bir partide noter tasdikli 255 imza toplayabilmesinin şifresi, MHP tabanındaki bu endişeden neşet etmektedir.