MHP “kilit” parti ama kilitleyen olmayacak
“MHP tabanı AKP ile koalisyon istiyor” şeklindeki algı operasyonunu “uygulanabilir” kılan en önemli “durum”, toplumun bütün diğer kesimleri gibi ’Türk Milliyetçileri’nde de tahammül edilemez bir hal alan “açlık”. Kanıtı da MHP’li yöneticilerin kapılarında şimdiden oluşmaya başlayan talep kuyruğu. Çoğu milliyetçinin, milliyetçilerin ortak olduğu bir iktidarda ya kendisine, ya eşine-dostuna, ya çocuğuna biçtiği bir “rol”, seçtiği bir “yer” var. Yılların hak ve hukuk gaspının telafisi, en basit örneği sınavla girmeyi hak ettikleri yerlere, sınavsız-torpille alınanlar yüzünden uğradıkları mağduriyetin giderilmesi bile “çok büyük jest, ayrıcalık” bu insanların çoğu için.
Velakin...
AKP, kendi atadığı bürokratların tasfiyesini kabullenip, yerlerine MHP kadrolarının yerleşmesine “hay hay” der filan sanan varsa; sanmasın.
Bu kadar suçlu, bu kadar korkan, bu kadar köşeye sıkışmış AKP, meydanlarda bu millete “sizi yargılayacağız” sözü vermiş olan MHP’ye bir müsteşar bile atatmaz!
Hadi kararnamesini yazdırmayı başardı; güvenlik soruşturmasıydı oydu buydu derken 3 ay Başbakanlıkta bekletir, 3 ay da köşk ay pardon sarayda Tayyip Erdoğan’ın masasında; en iyi ihtimal 6 ay!
6 ay sonra da kim öle, kim kala; bir bakmışsın, yeller esiyor koalisyonun yerinde!
Hadi bütün bu olasılıklar art niyetimizden kaynaklanıyor olsun... 5 Müsteşar, 20 Genel Müdür, 50 Daire Başkanı; hadi 100 olsun; kaç kadro “kurtarılabilir”; oransal karşılığınız belli.
Ee bu, 12 Bakanlık’la mutlu edilemeyen tabanı, hele de beklentileri dağ gibi birikmişken, tatmin eder mi!
Geride koca bir mutsuzlar, küskünler, hayal kırıklığına uğramışlar ordusu... AKP içinde erimesi muhtemel küçük de olsa bir “iktidar ile aldatılanlar grubu” ... Bu tablodan “ferahlama” senaryoları çıkarabilenlere hayranım ve verilen çoğu sözü tutma şansı bulunamayacağı gibi bir de AKP’nin mevcut bütün suçlarının vebali altında ezilmiş olarak girilecek bir yeni seçimden “güçlenerek” çıkmayı planlayabilen siyasi dehayla da tanışmak isterim gerçekten!
* * *
Bu ahval ve şerait altında(!) benim anladığım şu; Bir kere el altından yürüyen -en azından MHP liderinin onayı doğrultusunda- bir AKP-MHP pazarlığı yok. Daha ziyade AKP’nin her seviyede MHP’ye ulaşmaya, ulaştığı MHP’lileri de “bu ancak sizinle olur” diyerek iknaya çalışması söz konusu. Kimi AKP’li milletvekilleri seçildikleri illerdeki MHP milletvekillerini arayarak “birlikte hizmet edeceğiz” demeye başlamışlar.
İkinci olarak, MHP “AKP ile koalisyona yeşil ışık” değil en iyi ihtimal, o da bütün diğer seçenekler tüketildikten sonra, “ülkeyi hükümetsiz bırakmamak için sergilenen fedakârlık” kıvamında bir sarı ışık yakmış durumda. Öyle anlıyorum ki MHP “oyunu gördü”; Türkiye’yi erken seçime götüren parti önce kendi gider, koalisyon görüşmelerini baltalayan parti önce kendi budanır, koalisyon kurulduktan sonra yıkan parti de önce kendi yıkılır. Bu manada MHP’nin, AKP’ye CHP (artı HDP) ile koalisyonu işaret etmesini, ileri sürüldüğü gibi sistemi tıkamak değil tam tersine önünü açmak olarak okumalı. Hem sandıktan çıkan irade böyle dediği hem de Bakanlar Kurulu’ndaki oransal ağırlığı CHP’ye, MHP’ye nazaran daha “frenleyebilir” bir alan açabileceği için...
“Asıl olan” dananın kuyruğunun koptuğu “çözüm süreci” meselesinin belirleyiciliği var sırada; yarına kalsın onu tartışmak da...