Mevzuata aykırı alım ve harcamalar!
Sayıştay raporlarını okurken artık daha fazla şaşırmam dedikçe yeni bir şokla karşılaşıyorum.
Bakın bunlardan bir tanesi de Ticaret Bakanlığı ile ilgili. Baştan söyleyeyim Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan kısmen başarılı bulduğum Bakan'dır ve eminim bu yaşananlardan da bilgisi olduğunu düşünmüyorum…
Raporlarda bakanlığın nereye harcandığı bilinmeyen milyonlarca lirasının yanı sıra gizlice alınan 78 adet aracın hikayesi ise çok ilginç.
Anlatayım…
Ticaret Bakanlığı ve İhracatçı Birliklerinin Yurt dışı personel sabit maaş giderlerinin ve Bakanlığın faaliyet alanına giren giderlerinin karşılanması amacıyla bir hesap mevcut
"Müşterek Hesap" denilen hesapta 2019 yılı itibarıyla toplam 34.4 milyon TL kullanılmış. 2019 yılsonu itibari ile raporlara göre hesap mevcudu 44.4 milyon TL olarak belirlenmiş.
Fakat bu rakamlar Bakanlık mali tablolarında gösterilmemiş. Bu uygulama yasalara aykırı.
Muhasebe kayıtlarında gösterilmeyen sadece bu mu?
Hayır.
Gümrük müdürlükleri tarafından kesilen ek tahakkuk ve ceza tutarları doğru bilgilendirilmemiş. Bu ne demek aktarayım.
Bu hesap dahilinde kanuna göre takip edilmesi gereken 87 milyon TL'lik para Gelirlerden Takipli Alacaklar Hesabında gösterilmemiş dolayısıyla mali tablolara yansıtılmamış.
Daha ciddi boyutta skandalı ise Sayıştay tek cümleyle özetlemiş:
"2019 yılı Bilanço ve Dipnotları ile Faaliyet Sonuçları Tablosunda toplamda 562 milyon 130 bin TL hataya neden olunduğu görülmüştür."
Bu para nerede, nereye harcanmış, kime verilmiş bilinmiyor!
Raporlarda bu konu çok uzun ve karmaşık anlatıldığı için madde madde anlatayım...
- Ticaret Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve özel bir şirket arasında gümrük kapılarının Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırılması/modernize edilmesi amacıyla bir sözleşme imzalanıyor.
- TOBB bünyesinde kurulan şirketin ismi Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığını Nevşehir Ticaret Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Arif Parmaksız yapıyor. Vekili ise Emine Erdoğan'ın kuzeni ATO başkanı Gürsel Baran…
- İşletmesi ve bakımı şirkete devredilen gümrük kapılarındaki kantarlarda elde edilecek gelirin tamamı Bakanlığa verilmesi gerekirken Bakanlık yüzde 25'ini alıyor gerisini şirkete/döner sermayeye bırakıyor.
- Ancak kantar payı adı altında toplanan paralardan yapılan harcamalar için nedense şirket hiçbir şekilde sorumlu tutulmuyor.
- Buna göre kantar ücreti veya diğer gelirlerden Bakanlık adına ayrılan paylardan yapılacak harcamalara ilişkin yetki Bakanlıkta olmasına rağmen söz konusu paylar şirket adına açılmış bulunan bir banka hesabında tutulmuş.
- Dahası Bakanlık tarafından talep edilen mal ve hizmetlerin, şirket tarafından temin edilmek suretiyle ödemeleri gerçekleştiriliyor. Ancak nasıl temin edileceğine şirket karar veriyor ve protokole göre şirkete bu işlemden dolayı herhangi bir sorumluluk yüklenemiyor.
Sonrasında ne olmuş?
Sayıştay "yapmayın etmeyin" diye uyarmış ama…
- 2019 yılı Aralık ayı sonu itibariyle Bakanlık payı hesabında toplam 87.3 milyon TL olduğu görülmüş. Fakat herhangi bir denetime tabi olmadan Bakanlık ihtiyaçları için (organizasyon gideri, yazılım programı alım gideri, eğitim hizmeti gideri vb.) toplam 42 milyon TL harcama yapılması onaylanmış.
- Tam da burada Bakanlık ihtiyaçları için Kantar Payından 2018 yılı içerisinde 78 adet araç (binek otomobil) ile Forklift ve Temizlik İş Makinası satın alınmış!
- İlgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre Bakanlık payı gelirlerinden, Bakanlık adına yapılacak harcamaların protokol hükümlerine göre değil, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yapılması ve bu suretle denetime tabi kılınması gerekiyor. Yani bu alımların tamamı Bakanlık bünyesinde yapılsa hem Sayıştay denetime tabii olacak hem de 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabii olacaktı. Ancak şirket bünyesinde yapıldığı için hiçbir denetime tabii değil.
- Gelin görün ki söz konusu araç ve taşıtların Taşınır İşlem Fişi (TİF) düzenlenmek suretiyle Bakanlık Taşınır Sistemine alınmadığı ve muhasebeleştirilmediği de belirlenmiş.
Yani Bakanlık için alınan arabalar Bakanlıkta değil.
Durun daha bitmedi…
- Üstelik rapora göre bu araçların HGS, OGS, yakıt, idari masraf, araç muayenesi vb. giderleri için 12 milyon TL ödeme yapıldığı anlaşılmış.
Sayıştay da raporun sonunda şu ifadeleri aktarmış:
"Bakanlık payına düşen kısmın yasal düzenlemelere aykırı olarak imzalanan protokol ile özel bir Şirket adına açılan banka hesaplarında tutulması, yapılan harcamalardan Şirketin sorumlu olmayacağına dair anılan protokole hüküm konulması, bu gelirlerden yapılan harcamalarda 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine uyulmaması ve bu paydan edinilen araç ve iş makinelerinin taşınır kayıtlarına alınmaması işlemleri mevzuata aykırılık teşkil etmektedir."
Diyeceksiniz ki; Anayasa Mahkemesinin kararlarının dinlenmediği ülkede mevzuat mı kaldı Murat Ağırel…
Haklısınız ama benim aklıma başka bir şey geldi.
Biliyorsunuz iktidar partisi büyükşehirleri kaybedince birçok yandaş isim, "makam" araçlarını kaybetti.
Acaba diyorum bu kaybedilen makam araçları, milletin sırtına yüklenerek hülle yoluyla başka yerlerden mi temin ediliyor?
Bu kez de şeytanın avukatlığını biz yapalım…
Ayrıca bu paralar ile KYK'lı kaç öğrencinin borcu kapanırdı? Kaç SMA hastası bebek kurtulurdu? Bu paralar bu insanların hakkı. Varsın makam araçların olmasın…