Merkel, Sarkozy ve Mansur Yavaş

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransız ve Alman gazetelerine ortak bir ilân vererek, adından bahsetmeden, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkmayı sürdürmüşler.
Bu olay gösteriyor ki, Batı için her şey, bir yönüyle dün dündür, bugün de bugün; diğer yönüyle de, Batı cephesinde hâlâ yeni bir şey yok!
Dün dündür, çünkü, Birinci Dünya Harbi’nde Türklerle Almanya, Fransa’ya karşı müttefikti, bugün, dün düşman olan Fransa ile Almanya dost olmuş Türkiye’ye karşı ittifak kurmuşlar.
İkinci Dünya Harbi’nde ise Yahudileri soykırıma tabi tutan Hitler Almanya’sı Fransa’yı işgal etmişti, bugün, aynı ırkçı Almanya, başında Yahudi kökenli bir cumhurbaşkanının bulunduğu Fransa ile kol kola girmiş, Türkiye’yi Avrupa’ya sokmamak için birlikte ter dökmekte.
Yani, söz konusu Türkler, söz konusu Müslümanlar olduğunda, aralarında Türkiye ve Müslümanlar üzerinden dişe dokunur bir çıkar söz konusu değilse, Türkiye ve İslâm dünyasına karşı ânında birleşiveriyorlar.
Artık belgelerle biliyoruz ki Birinci Dünya Harbi’nde Almanya Türklerin değil, Osmanlı sınırları içersindeki petrolün müttefikiydi. Fransa, İngiltere, İtalya, Yunanistan bile Osmanlı’yı parçalayıp yutmak derdindeydiler. Yani, müttefikimizle düşmanımızın hedefi aynıydı, Türk’tü, Osmanlı’ydı, İslâm’dı. Çünkü bu üç değeri şahsında cem eden Türk’e düşmanlık Batı’nın varlık sebebiydi. Onlara bir “Öteki” lâzımdı, o “Öteki” Türklerdi.
Öyle olduğu içindir ki, Osmanlı Filistin’i cephede çarpıştığı İngiliz’e terk etmek durumunda kalınca, cephede yanında olan Almanya’da sabahlara kadar içkiler içilmiş, kiliselerinde çanlar çalınmış, sevinç çığlıkları atılmış, “Filistin’den Türkleri kovduk” diye ayinler yapılmıştı.
Kıbrıs meselesinde de durum farklı mıydı yani?
Tabii ki değildi.
Rumlar Türkleri keserken bir tek Batılı parmağını oynatmadı, Türkiye, Kıbrıs’ta Türk soykırımını önleyince ambargolar kondu. AB sürecinde Avrupa, Türkiye’ye hep Rumlarla arandaki sorunları çöz de öyle üyelik müzakerelerine başlayalım dedi amma Rumları, Türkiye ile arasındaki problemi çözmeden, üstelik adanın tamamı adına AB üyesi yapıverdi.
Niye, çünkü Rumlar kendilerindendi, Türkiye ise “öteki.”
Bizim, içimizdekilere anlatamadığımız Batının işte bu yüzü. Batı bütün bunları bâzen barış, bâzen demokrasi, bâzen Kopenhag Kriterleri yahut globalizm kılıfı ile yağlayıp yutturuyor. Kavramları kullanarak kafaları çok güzel karıştırıyor, tarih bilgisinden mahrum beyinler de bu zokayı kolay yutuyor.
Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Haçlının bu tuzağını çözmüş, gözümüzün içine bakınız nasıl sokuyor:
“- Resmi tarih, Amerikan istilasını ‘Amerika’nın keşfi’, soykırımı ise ‘Fetih’ olarak takdim etti. Bugün ise zenginliklerimize serbest ticaret anlaşması ile el atmanın adını ‘entegrasyon’ koydular!”
Ağzına ve aklına sağlık Evo Morales.
Sendeki basiret inşallah bu topraklara da nasip olur..
Mansur Yavaş aradı
Bu köşede seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş için MHP’nin sadece 150 bin lira yardımda bulunduğunu, seçim harcamalarını karşılayabilmek için Yavaş’ın evini satmak durumunda kaldığını yazmıştık.
Biz bu bilgiyi kendilerine çok yakın ve “sağlam” bildiğimiz bir kaynaktan almıştık, tabiidir ki kaynağımızı söylemeyeceğiz ama sayın Mansur Yavaş aradılar ve seçim harcamaları için ev satmadıklarını, seçim giderlerinin karşılanabilmesi için Genel Merkez’in kasasından bir milyon liranın üzerinde para çıktığını söylediler.
Elbete sayın Yavaş’ın beyanı esastır.
Kendilerinden, okuyuculardan ve habere konu olan herkesten helâllik dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları