Merhaba...
Âdet olduğu üzere biz de ilk köşe yazımıza böyle gireceğiz.Yeniçağ gazetesinde Ankara Temsilciliği görevimizle birlikte, haftanın 6 günü sizlere buradan seslenmeye çalışacağım.
Köşemin adına töreye uygun olarak “ADSIZ” dedim. Siz, kıymetli okuyucularım ne zaman bu köşenin bir ad’a hak kazandığına inanır ve karar verirse gelen önerilerin ağırlığına göre isimlendireceğim.
Yerimiz elverdiği ölçüde bu satırların okuyucularına Ankara siyasetinin sıcak gündem maddelerinin gerçek perde arkası bilgilerini aktarmaya çalışacağım.
Dualarınızı ve desteğinizi bizlerden esirgemeyin lütfen.
Geçelim yazımızın gündemine;
MİT Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu’nun Silivri’deki ölümünün üzerindeki sis perdesi henüz aralanmadan, “MİT’in Kozinoğlu’nu akladığına” ilişkin aylar önce hazırladığı rapor medyaya düştü.
Nereden baksanız gariplikler zinciri devam ediyor.
Tam bu işi araştırırken MİT’te Kozinoğlu’nu çok iyi tanıyan bir kaynağım, “Kozinoğlu 4 yıl önce makamında kalp krizi geçirmişti. Ambulansla hastaneye gönderilmişti” deyince şaşırdım kaldım.
Haberciliğin gereği bunu ailesinden doğrulatmak için defalarca Kozinoğlu’nun oğlu Özel Kozinoğlu’nu aradık. Henüz bir dönüş olmadı. Ailenin bu iddiaya vereceği cevabı köşemde aynen yayınlayacağım. Ama benim merak ettiğim;
MİT, “Kozinoğlu’nu akladığı” raporu niye bunca zaman kamuoyu ile paylaşmadı veya paylaşılmadı?
MİT’te üst düzey görev yapan kaynağımın bahsettiği 4 yıl önceki kalp krizi vakası, Adalet Bakanlığı ve Silivri Cezaevi yönetimine bildirildi mi, bildirilmedi mi?
Ben bu sorulara yanıt ararken. Ankara Haber Merkezi Müdürümüz Necdet Pekmezci, Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün “faili meçhul cinayetler soruşturması” kapsamında tutuklanıp Ankara’ya getirildiğini haber verdi.
Ankara’nın sisli derinliklerinde gerçekten işler iyice derinleşti. Bildiğim kadarıyla Mehmet Eymür ve ekibi rahmetli Kozinoğlu’ndan hiç hoşlanmazdı. Mehmet Eymür’ün, Kozinoğlu’nun şaibeli vefatının ardından gözaltına alınması ilginç bir tesadüf olarak da başka şekilde de değerlendirilebilir.
Mehmet Eymür, “Ergenekon” operasyonun perde arkası ismi olarak bilinir.
İlk AKP Hükümetinde o zaman Bakan olan Cemil Çiçek’in MİT Müsteşar adayı idi. Çiçek, o zaman Eymür’e “Gel bir süre Şenkal Atasagun ile çalış, sonra seni müsteşar yapalım” demiş ve Eymür de
“Ben Atasagun ile birlikte çalışmam” diyerek teklifi reddetmişti.
Hafızalarımızı biraz daha yoklayalım:
Mehmet Eymür, kamuoyunda Mehmet Ağar ile çekişmesinden dolayı da iyi tanınır. Zamanın Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş hazırladığı “Susurluk Raporu” nda Çiller ailesi dönemine işaret ederek şu tespitlerde bulunmuştu:
“1993’ün ikinci yarısında polis ve istihbarat sisteminde köklü değişiklik olmuştur. Terörle mücadelede ‘şahinler’ dönemi başlamıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne parlak ve atak bir isim olan Mehmet Ağar getirilmiştir. MİT müsteşarının değiştirilmesi gündeme gelmiş, ancak bu değişiklik yapılamamış. Mehmet Eymür’ün geri dönmesi pek çok kişiyi hayrete düşürmüştür. Çünkü Eymür de adaşı gibi parlak ve atak biridir. İkisinin arası kapatılamayacak kadar derinden açıktır.”
Özellikle terör örgütü PKK’ya finansör olan Kürt işadamlarının öldürülmesi ile ilgili iddialar kapsamında bu gözaltının nerelere kadar gideceğini takip edeceğiz.
Ankara’da iddialar kazanı da hemen kaynamaya başladı. Eymür’ün “bu operasyonla koruma altına alındığı ve hatta gizli tanık sıfatıyla görevlendirileceği” konuşuluyor.
Bize gelen ilk ipuçlarına göre ise Başbakan Erdoğan’ın “Dersim” özrü ile başlayan süreç yeni yapı taşları ile birlikte devam edecek.
Şu anda binaya yeni tuğlalar örülüyor.