Menbiç düğümü
Suriye'nin kuzeyinde stratejik bir konumda olan Menbiç, ABD ile Türkiye arasındaki Suriye krizinin en önemli anlaşmazlıklarının başında yer almaktadır. ABD Suriye krizinin patlak verdiği günden beri Menbiç'e sürekli yatırım yaptı, YPG'lileri silahlandırdı, 7 noktada oluşturulan havaalanlarının en büyüğünü ve askeri üssü Menbiç'te inşa etti.
"Fırat Kalkanı" Herakatı'nın ardından 20 Ocak'ta Afrin de "Zeytin Dalı" operasyonunun da başarıyla gerçekleşmesi başta ABD olmak üzere tüm dünyayı şaşırtmış ve Suriye'deki siyasi denklemde farklı bir Türkiye'nin yer aldığı da kabul edilmiştir.
Ankara'daki resmi kaynaklardan sürekli olarak Afrin'den sonra terör örgütlerinin bulunduğu başta Menbiç olmak üzere Kobani, Kamışlı, Sincar ve Kandil'e kadar uzanan bölgede terörist unsurlarının etkisiz hale getirilinceye kadar askeri operasyonların devam edeceği yönündeki açıklamaları gerek bölgede ve gerekse ABD tarafından ciddi bir şekilde dikkate alınmaktadır.
Ankara kendi açısından bir beka ve güvenlik sorunundan söz etmektedir. İlgili ülkelerin (Irak ve Suriye) Türkiye ile olan sınırlarını güvenli hale getirmediği takdirde Ankara'nın askeri operasyonların devam edeceği yönündeki açıklamaları da ABD başta olmak üzere dünya kamuoyu tarafından izlenmektedir.
Pentagon 2011'den beri Kuzey Suriye'de aynen Kuzey Irak'ta olduğu gibi bir yapının temelini oluşturmak için Menbiç başta olmak üzere sözde kantonlar oluşturmuştur. Bu bağlamda Ankara Afrin'den sonraki adımın Menbiç olacağını ilan ettiğinde ABD yetkililerinin "Biz Afrin'de yoktuk, ancak Mebiç'de varız." şeklindeki demeci ve SDG-YPG'ye desteğe devam edecekleri yönündeki açıklamaları, Ankara'nın askeri seçenekler başta olmak üzere sert uyarılar yapmasına sebep olmuştur.
Ankara'nın uyarıları dikkate alınarak Menbiç'le ilgili olarak geçen Mart ayında görevden alınan eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile başlayan müzakerelere göreve yeni atanan Mike Pompeo devam etmektedir.
ABD, bölgede olası çatışma riskine karşı önlem alırken bir yandan da krizin aşılabilmesi için diplomatik temasları artırdı. Müzakereler iyi bir noktaya gelebildi ve bir yol haritası oluşturuldu.
4 Haziran'da Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile beraber Menbiç ile ilgili izlenecek yol haritasını dünya kamuoyuna sunacaklardır.
Takvime bağlı olarak somut adımlar içeren söz konusu yol haritası ile YPG bölgeden çıkarılacak, yerine yönetimde ve güvenlik kuvvetlerinde kimlerin yer alacağı hususu Türkiye ABD ile birlikte kararlaştıracak, aynı zamanda bu terör unsurlarının Menbiç'ten çıkarılması sürecinde Türkiye'nin nezaret edeceği ve denetleyeceği yer almaktadır.
Menbiç planının başarılı olması durumunda aynı modelin Kobani, Rakka, Kamışlı gibi kentlerde de uygulanacağı bildiriliyor. Menbiç Anlaşması Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir. Bu süreç Türkiye ile ABD arasındaki gerginliğin önemli bir bölümünü azaltacak ve bundan sonra atılacak bazı adımların temelini oluşturacaktır.
4 Haziran'da imzalandığı takdirde 3 aşamalı plandan söz ediliyor:
-İlk 30 gün içerisinde YPG-PKK unsurları Menbiç'i terk edecek,
-İkinci aşama 45 günün sonunda Türkiye ve ABD taraflarının askeri ve istihbarat unsurlarıyla ilçede ortak denetime başlaması öngörülmekte,
-Üçüncü aşama ise 60 gün zarfında Menbiç'te yerel unsurlardan yönetim kurulmasını içermektedir.
İlçenin güvenliğini sağlayacak askeri meclis ile kent hizmetlerini verecek yerel meclis Arap nüfusun yoğunlukta olduğu etnik dağılıma göre kurulacaktır.
Bu gelişmelerle eş zamanlı Suriye Lideri Esat Rusya'nın Today kanalına verdiği demeçte "PKK-YPG'nin başını çektiği ABD destekli SDG'nin elindeki bölgelerden çekilmediği takdirde güç kullanacakları" yönündeki açıklamaları Menbiç düğümü için de katkı sağlayabilir.