Melih Gökçek af çıkardı!...

“Muhteşem”e, muhteşem bir karşılama töreni organize eden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in kasaptan ciğeri nasıl kaptığını, “Yeniden Belediye Başkan adaylığınız hayırlı osun”  müjdesine sonunda nasıl nail olduğunu sizlere aktarmıştım.
Bu hayırlı(!) gelişmenin ardından Melih Gökçek gaz pedalını kapattı gidiyor.
Tutabilene aşk olsun!..
Ekmek parası peşinde koşan taksici, dolmuşçu ve özel halk otobüsü işletmecisi esnafın üzerinde tam saha  baskı uyguluyor. Ankara’da Atatürk Bulvarında, arabalarıyla “Muhteşem”i destekleyen gösteriler yapmaya zorluyor. “Gösteriye katılmazsak durağımızdan olacağız, her gün ceza yemekten başımızı kaldırmayacağız” diye sızlanan  esnaf  mecburi destek için Ankara’nın en işlek bulvarını trafiğe kapatınca polisler caddeye sırtını dönüp görmezden geliyor.
“Eylemlere katılanların işine son veririm” diye personeline ve taşeronlarına tehdit yağdıran Melih Gökçek, duyduk ki azıcık da olsa insafa gelmiş!..
Gökçek, protesto eylemlerine katılanlardan pişmanlık dilekçesi vermesini istemiş. Anlatılan o ki;
Eylemlere katılanlar, “protestonun mahiyetinin ne olduğunu bilmiyordum. Farkına vardığımda pişman oldum ve artık katılmayacağım” mealinde dilekçe verirse onları affedecekmiş, işlerine son verilmeyecekmiş. Gökçek, pişmanlık dilekçeleri için süre sınırı da koymuş, “ilk 4 gün eylemleri için”..
Benden söylemesi!..
Melih Gökçek’in elinde mobese ve başka vasıtalarla çekilmiş görüntü kayıtları mevcut. Eğer bu görüntülere ve kayıtlara girmeden Gezi’ye destek olanlar, dilekçeleri ile konumlarına açıklık getirirlerse bugünden kendilerine yeni bir iş arasınlar!..

 


***

 


Bu satırları öğle saatlerinde kaleme aldım. Cumartesi günü 17.00’de AKP’nin Sincan mitingi öncesi.. Ankara haber merkezimize çok sayıda şikayet telefonu geldi. Şikayetlerin tamamına yakını kamu ve belediye personelinden ve kendilerinin nasıl Sincan’a  gitmeye zorlandığı ile ilgiliydi.
Zaten, hafta başından beri Melih Gökçek’in tüm belediye personeline Sincan mitingine zorunlu katılım talimatı verdiğini, belediyeden iş alan taşeron firmalara da savurduğu “Tüm gücünüzle Sincan’da olacaksınız. Fire istemiyorum yoksa bundan sonra hava alırsız” tehditlerini  duyuyordum.
Haber merkezimize gelen telefonlardan biri de Ankara Posta İşletme Merkezinden di. Telefondaki ağlamaklı ses, “Yöneticilerimiz, tüm personeli AKP mitinge katılması için zorluyor ve tehdit ediyor. Saat 14.30’da Hipodrom’dan otobüsler kaldırılacakmış. Orada toplaşıp  gidecekmişiz” diyordu.
“Muhteşem” ve avenesi güya yüzde 50’lik destekçilerini nasıl  da zorla evde tutuyor!..
Gördünüz mü?...

 

 

Yalanın da sonu var..

 

MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, Cuma günü, Bakanlığı döneminde yakın koruması olarak görev yapan ve daha önce rahmetli olan Nusret Yıldırım’ın vefat eden annesinin Polatlı’daki  cenaze törenine katıldı. Ailenin acısını paylaştıktan sonra Koray Aydın ilçedeki esnaf  temsilcilerini ziyaret edip dertlerini dinledi. 
Sohbetlerin birinci gündem maddesi Gezi’ydi. Aydın, dertli esnafı dinlerken, AKP iktidarının toplumun her kesimini nasıl baskı altında tuttuğuna çarpıcı bir örnek verdi:
“Yargıyı baskı altına almalarının en önemli kanıtı Deniz Feneri davasının akıbetidir. İnançlı insanların vermiş oldukları zekat paralarını hiç eden ve inançlı kesime ağır bir darbe vuran bu soygun ve ihanet organizasyonu Alman makamları tarafından deşifre edildi. Davanın Almanya’daki kanadı görülüp iş Türkiye’ye sıçrayınca şimdiki Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman’da kilitlenince süreç Türkiye’de durdu. Deniz Feneri davası da halen sonuçlanmadı”
Koray Aydın’ın Polatlılarla paylaştığı diğer tespitleri:
* Başbakan  yüzde 50 oy aldım diye ayakları yere basmayan ve halka tepeden bakan bir anlayışa bürünmüştür. Vatandaşı kömür ve erzakla kandırmaya devam ediyor. Kendi yandaşlarını Ankara ve İstanbul Belediyelerinde zengin eden, devlet imkanlarının yağmalandığı bir yağma düzeni kurarak kendi haram düzenini oluşturan bir anlayışla karşı karşıyayız. Müslüman ve inançlı kesimlerin inancını sömürerek onların inancı üzerinden bir haram imparatorluğu yapmış bu hükümetin  er geç yıkılacağı kesindir.
* Terörist  Öcalan’ı karşına alıp pazarlık masasına oturtup masanın üzerine de Türkiye haritasını koyar, onunla bunun üzerinden pazarlık yaparsan vatandaş aşağıda sıkıntı çekip yaşam mücadelesi verirken, sen her şeyin iyi olduğunu söylersen sıkıntı içerisinde olan insanlar da bu tepkisini ortaya koyar. Toplumun her alanına müdahale etmek; “Ben yaparım, ben bilirim, ben söylerim, benim dediğim olur” deyip onun dışında olan her şeyi karınca gibi gören anlayışa karşı halk isyan etmiştir. Genel olarak Türk toplumunun içinde bulunduğu şartları göstermesi bakımından da ilginçtir. Bu olaylar hiçbir zaman hükümetin dış güçleri gözetiminde Öcalan’la yürüttükleri pazarlığı gölgelememelidir. Bu hükümet maceraperest oldu. Kendi hayatını devam ettirebilmek için her türlü tavizi vermeye hazır olduğu anlaşılmıştır. Türk siyasi tarihinin en çok yalan söyleyen lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yalan makinesidir. Son 17 günde yalanlarını peş peşe koysan  en az 10 tane yalanı vardır. Organizatör bir yalancıdır. Burada en çok dikkat etmesi gereken toplum kesimi dindar kesimdir. Hükümet din ve dindarlık üzerinden kendilerine Fildişi’nde kuleler inşa ettiler. Oralarda kurulan haram sofralarda oturuyorlar .
* Bu hükümet aslında 10,5 senedir ülkeyi faiz lobisine soydurdu. Çünkü, Türkiye dünyada en fazla reel faiz ödeyen ülke. Çünkü, Türkiye ekonomisini sıcak para girişi ile yönlendiriyor. Sıcak para nereye gelir? Faizin yüksek olduğu, reel faizin fazla olduğu yere gelir. Türkiye bu sıcak para girişi ile ayakta duruyor. Sıcak para demek ne demek? Sanayisi olmayan para demek. Ekonominin içinde de sana ait olmayan para yüzünden Türkiye bir sanal cennette yaşıyor. Türk halkının imkânları bu faiz lobisine transfer edildi. 10,5 senedir faiz lobisi ile bu milletin kanını emmiş bir sektör var. Bu sektöre de müsamaha eden bir iktidar var. Başbakanın birkaç gün önce söylemiş olduğu ‘Bu olayları faiz lobisi yönetiyor’ sözleri ancak eğlenmek için söylenebilir. Karşıdakini güldürmek için söylenebilir çünkü Türkiye faiz lobisine teslim edildi. Onların Türk halkının imkânlarını sömürmesini imkan ve fırsat tanıdı.
* Her şeyin bir sonu vardır. Yalanın da sonu var. Bir yerlere gidip çarpacak.

Yazarın Diğer Yazıları