Mehmetçiğin kanı üzerinden algı operasyonuna girişmeyin!..
"Bir gece ansızın inebiliriz..."
"Koduk mu oturturuz..."
Dünyanın hiç bir yerinde görülmeyen, hiçbir askeri strateji de var olmayan, davul ve zurna ile tellal çağırtarak ilan edilen (!) askeri operasyona ABD net cevap verdi;
"Sınırınızda 30 bin kişilik PKK/YPG ordusu kuruyoruz".
Ordu kurmak ne demek?.. Adamlar, terör devletinin resmi ilanını yaptılar!..
Yıllardır ömrümüz "eyt", "üyt"leri dinlemekle heba oldu. Ne manidar ki, sonradan "Atilla" olan Zarrab davası iyice sivrilmeye başlandığında "bizimkiler"in Afrin savurmalarının katsayısı gözle görünür bir şekilde artmıştı. Akılları sıra ABD ile satranç oynuyorlar... Hem kel hem fodul misali!.. Şu satırlar tuhafınıza gitmesin. Çünkü, söz konusu bu memleketin gerçek evlatları olan Mehmetçiğin kanı ve canı ise gerisi benim için teferruattır. Nisan ayında ceza kararı verilmesi beklenen ABD'deki dolandırıcılık ve kara para aklama davasının olası sonuçları üzerine akılları sıra hamle yapıyorlar. Bu arada içeriyi de yalancı "millî ittifak", "ver mehteri" algısıyla kandırmaya çalışıyorlar. Bütün bu söylediklerimin maddi ve somut gerekçelerini alt alta sıralayacağım;
Önce, El Bab'a girdikten sonra Rakka'ya inemediğimizi, Mümbiç'e giremediğimizi arada derede sıkışıp kaldığımız gerçeğini bir kez daha hatırlayalım. O günkü işkembeden savurmaları da bir kez daha hafızalarımızda taze tutalım. Sınırımızda terör devletinin kurulma gerçeğine karşılık yıllar önce yapılması gerekenlerin hiçbirini yapmadık. Çok net bilgiye dayalı olarak söylüyorum; Genelkurmay Başkanlığı bundan 3 ay öncesinde Afrin operasyonu için bütün hazırlıklarını tamamlamıştı ve siyasi iradeye "hazırız" bilgisini vermişti. Kahraman özel kuvvetlerimiz Afrin içindeki tüm hazırlıklarını bitirmiş dört dörtlük bir biçimde talimat bekliyordu. Çok geç kalınmış bu operasyon için dahi iktidar niye bekledi?.. Sorunun cevabı;
Zarrab davası beklendi... Bu davadan ne çıkacak, bakanlarla ilgili, başkaları ile ilgili sıkıntı çıkar mı, o dönemin bakanları ABD'ye gidemiyor, giderse tutuklanacaklar mı?.. İktidar ABD'den çekindiği için bu operasyonu geciktirdi. "Eyt", "üyt"lerle pazarlık yapacaklarını sanıyorlar. Aldılar cevabı, oturdular. Şimdi daha maceracı daha sonuçları ve bedeli çok kanlı olacak bir algı operasyonuna hazırlık yapıyorlar. FETÖ'nün dolmuşundan inip Devlet Bahçeli-Doğu Perinçek'in kayığına binen iktidar, sonu bilinmeyenlerle dolu yeni bir maceraya daha hızla yelken açtı. O coğrafyada bizi neler bekliyor?.. Bilebileniniz var mı?.. Askeri uzmanlarla konuşuyorum; "Güçlü bir hava harekatı olmadan kalıcı başarıya ulaşmak imkansız" diyorlar. El Bab operasyonunda başarımızı güçlü hava operasyonlarımıza borçluyuz. Kara güçlerimiz, etkili hava operasyonlarımız sayesinde bölgede başarı elde etti. Şu anda bölgede savaş uçaklarımızı uçurabiliyor muyuz? Hayır!.. Malum dengelerden dolayı müsaade edilmiyor. Peki nasıl olacak?.. Verdik mehteri!.. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri karadan ancak Afrin'de 3-5 kilometre içeri girebilir. Sonrası... Ne ABD ne de Rusya daha fazlasına izin vermez. İdlib ile Afrin birbiri ile çok yakından ilintili. Rusya, ABD ile PKK/YPG'yi paylaşım kavgasına girmiş. Teröristleri tamamen ABD'ye kaptırmaya hiç niyetli değil. Defalarca somut örnekleri ile yazdık. Terör ordusunun elindeki ağır silahlar ve sayıları da ortada. Askeri uzmanlar, "PKK/YPG'nin elindeki tanksavarlar bizde bile yok. Allah esirgesin bir saldırıda zırhlı araçlarımızın içinde askerlerimiz cayır cayır yanar" diyor. Teröristler, Afrin'de de yer altını Cizre, Silopi gibi inşa etmişler. Afrin'e operasyon İdlib'i de tetikler. İdlib'e niye girmiştik?.. Sınırımıza yönelik göç hareketlerini önleyecek ve çatışmasızlık bölgeleri kuracaktık. Daha 3'üncü gözlem evininin kuruluşunu tamamlayamadan sınırımızda 130 bine yakın göçmeni bulduk. Kaynaklar, olası Afrin operasyonu ile bu sayının bir anda 700 bini bulacağını söylüyor. Bu aynı zamanda El Nusra ve benzeri terör örgütlerinin içimize sızma tehlikesi demek. Amanoslar'da gerimizin tehlikeye düşmesi demek... İdlib'in tamamen aleyhimize dönmesi demek. Bakın Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, dün ne dedi;
"Türk meslektaşlarımızın, İdlib'deki gerilimi azaltma bölgesinin çevresine geri kalan gözlem noktalarını yerleştirmeyi de olabildiğince yakın bir zamanda tamamlamasını bekliyoruz. Zira şimdiye kadar sanırım 3 gözlem noktası oluşturdular. Toplam sayılarıysa 20 olmalı. Bu, yöneticilerimizin temasları sırasında konuşuldu. Bize bu işin hızlandırılacağına dair garanti verdiler. Bunun, İdlib'deki durumun istikrar kazanmasına yardımcı olacağını umuyorum."
Bu sözleri iyi niyetle mi okuyacağız?.. Hayır!.. Aynı, biz, şehit olan Mehmetçiklerimiz için gözyaşı dökerken, ABD'nin "sınır ordusu" açıklamasını önümüze süreceği gibi "biz sizi uyarmıştık" diyip kenara çekilecekler.
Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti için büyük bir zuldür. "Fırat'ın doğusu ne olacak" sorusunu kimse sormuyor. Kimse bu iktidarın vakti zamanında "Kobani'ye selam olsun" mesajlarını hatırlamıyor. Ayn el-Arab ne olacak?.. Yıllar önce buralara müdahale edip şartlar lehimize iken, koduk mu oturtup operasyonları yapıp neden bugünlerin önüne geçmediniz?.. Ne oldu Fırat'ın doğusu-batısı?..
Algı... Algı... Algı!..
Mehmetçiğin canı üzerinden algı operasyonları oynanmamalı... Mehmetçiğin kanı üzerinden bir seçim hilesine daha baş vurulmamalı... Türk milliyetçileri; aklınızı hamasete kiraya vermeyin...
Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar!..