Terörizm- "töre"rizm, sözleşme!..
Sanki cehaletin o kör şiddeti geri çekildi bu ülkede!..
Sanki barbarlığın kanlı bıçakları toprağa gömüldü!..
Ve sanki insanlığından soyunmuş merhamet geri geldi de, caniler artık kadınlara kıymıyor bu ülkede!!!
Tüm dünyayı ilgilendiren bir "sözleşme"yi feshetmek, her şeyin yerli yerine oturduğunun- meydanda hiçbir sorun kalmadığının işareti midir, yoksa gericilik ve cehalete teslim olunmasının ipucu mu?..
Hep dikkat çektiğimiz o sosyal-siyasal-bürokratik çelişkiler var ya; işte tek adam iktidarlarının hakim olduğu ülkelerde, "dediğim dedik" davranışının tipik dışavurumları olarak en çok da bizim memlekette yaşanıyor...
Bir sabah kalkıyorsunuz, şaşırtıcı haberler adeta öfkeyle suratınıza çarpıyor;
"Gezi Parkı İBB'den alındı", "Merkez Bankası Başkanı görevden alındı" ve Türkiye, "İstanbul Sözleşmesi"nde geri vitese taktı!..
Ve tabii ki bu haberin üzerine dün kanlı bir paçavra gibi düşen vahim bir olay, Erdoğan'ın İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırdığına ilişkin kararını adeta tokat gibi yerlere savurdu;
"İzmir'de bir cani, boşanma aşamasındaki eşi Serap, kayınvalidesi Serpil ile onların imdadına yetişmeye çalışan komşusu Hamza'yı av tüfeğiyle katletti..."
Dörtnala giden barbarlık!..
"Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Sözleşmesi" 11 Mayıs 2011'de, İstanbul'da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 121'inci toplantısında kabul edilmişti...
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 32 ülke sözleşmeyi yürürlüğe koyarken, 11 ülke ise koymadı...
Ancak Türkiye'nin, 24 Kasım 2011'de Meclis'teki tüm partilerin ortak oylarıyla kabul edilen İstanbul Sözleşmesi'nden geri adım atması, hiç abartmıyoruz ki, terörle mücadeleden de geri atılmasına benzer bir gaflet olur ki, vay gidişatın haline!!!
Çünkü bu ülkede terörizmin yanısıra artık "törerizm"e dönüşen kadına vahşet zincirinin kanlı halkalarına her gün bir yenisi eklenirken, kadınlar ve daha doğrusu insanlık için yaşamsal bir sözleşmeden çekilmek utanç vericidir...
Çünkü terörizm ve törerizmin yıllardır insanlığı vurduğu bir ülkede; üzerinden kanlar saçılan şiddet dörtnala koşarken ve çevresinde canlı bırakmazken, vahşete karşı caydırıcı kalkanları (sözleşmeleri) çöpe atmak canileri cesaretlendirir bu ülkede!!!
Çünkü AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana artan şiddet olaylarında, son 18 yılda öldürülen kadınların sayısı 7600'e ulaşırken, bu ülkede 2020'de 300 kadın katledildi, 2021'in ocak-şubat aylarında bu rakam 50'yi aştı, yüzlerce kadının ölümü ise kuşkulu bulundu!..
Evet; laikliğin de cendereye alındığı bir dönemde, kadın cinayetleri neredeyse kanlı bir gelenek haline getirilirken, bu vahşete ne yazık ki bağnaz kesimlerle tutucu feodal çevreler yeterli tepkiyi göstermiyor, işte bu yüzden de, ülkenin 60'tan fazla kentinde her yıl en az 10'ar kadın katlediliyor, onlarcasının ölümünde ise şüpheler bulunuyor...
Vahşete cesaret vermek!..
Türkiye'de "töre" kaynaklı kadın cinayetleri, 1994 2000 yılları arasında, en çok da Urfa'da genç kızların katledilmesiyle gündeme gelmişti...
Onlarca genç kızın "aile meclisi" infazcılarının kurbanı olduğu şehirde, Rabia ve Şemse canlı olarak traktörün altına atılarak parçalanmıştı...
Sevda ve Hatice kent meydanlarında boğazları kesilerek öldürülmüştü...
Hacer en küçük kardeşinin ateşlediği domdom kurşunlarının kurbanı olmuştu...
Sinemaya girmek, pastanede oturmak, adının radyoların istekler programında anons edilmesi gibi saçma sapan gerekçelerle öldürülmüştü bu genç kızlar...
Yalnızca Urfa'da değil, Güneydoğu'nun tamamında ve feodalitenin göç ettiği metropollerde, genç kızların bazıları hastanelerde, bazıları sokaklarda ve bazıları da varoşlarda saklandıkları evlerde katledilmişti...
Evet; kadına en çok şiddet uygulanan ülkelerden biri olan Türkiye'nin durup dururken "İstanbul Sözleşmesi"nden çekilmesi, feodalitenin- barbarlığın tetiğine parmak uzatılmasından başka bir anlam da ifade etmiyor!..
Kadına şiddet uygulayanların zaten gericilik- cehalet ve yargı yetersizliğinden cesaret bulduğu bir ülkede, bir de İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek, hiç kuşkunuz olmasın kadınları öldürmeyi feodal ve dinsel bir zorunluluk gibi gören barbarların elini güçlendirecektir...