Meğer AKP’de ne çok PKK işbirlikçisi varmış?

Başbakan Erdoğan geçtiğimiz Pazar günü özel bir televizyonda PKK’nın kendi internet sitelerinde ortaya attığı iddiaların aslını astarını araştıran gazetecilerin tamamına, “Hain” ve “işbirlikçi” damgası vurdu, hızını alamadı, suçu, (yeni haliyle asla hazzetmediğim) CHP’ye yüklemeye bile yeltendi.
Erdoğan’a göre hükümetinin ve kendisinin hiçbir kusuru yoktu.
Mealen, biz her şeyi mükemmel yaptık diyor, başka bir şey demiyordu. Millet de, “Madem siz her şeyi mükemmel yaptınız, o zaman PKK 14 gündür üç ilimizde dünyanın ve NATO’nun en güçlü ordularından biri olan Türk ordusu ile nasıl savaşıyor, bu savaş nasıl bu kadar uzun sürüyor” diye soruyor, hatta bu konu AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu toplantısına getirildiğinde, AKP kurucularından gazeteci Ayşe Böhürler, Erdoğan’a, “Nedir bu iş” diye soruyor, “PKK ağzıyla konuşma” diye azarlanıyordu.

Yüzlerce terörist, ağır silahlarla Şemdinli’de, Çukurca’da, Siirt’te 20-25 bin kişilik güvenlik güçlerine saldırıyor, 14 gün bölgede olup bitenler için hiçbir resmî açıklama yapılmıyor, bıçağın kemiğe dayandığı hissedildiği gün, Başbakan çıkıyor, “PKK iddialarına inanmayın, bu çatışmalarda yalnızca iki askerimiz şehit, PKK 115 kayıp verdi” diyordu. Bir de, “Teröristlerin iplerini ellerinde tutanlara hadlerini bildirecek güçteyiz” tehdidi savuruyordu, o kadar! Sizce şimdi devlet bölgede olup bitenlerle ilgili bir açıklama yapmış mı oldu? Evet, hiç değilse 14 gün içerisinde sadece iki askerimizin şehit olduğunu, teröristlerin 115 kayıp verdiğini öğrenmiş oluyorduk. İyi de, koskoca Türk güvenlik güçleri 14 gün bölgede en ağır silahlarla terörist avlarken, terör örgütü nasıl oluyordu da neredeyse 500 kişilik yeni bir kuvvetle o bölgeye yakın Üzümlü karakoluna saldırıp 6 asker ve 2 korucumuzu şehit edebiliyordu? Onca insan Kandil’den gelirken, onca ağır silahları bölgeye sokarken istihbarat birimleri neredeydi? İşin acı tarafı, PKK hâlâ orada öylece duruyor. Geçtiğimiz gece Uludere’de 5,3 büyüklüğünde bir deprem oldu, evlerimiz başımıza yıkılmasın diye sokağa çıkan Beytüşşebaplılar PKK’nın saldırısı üzerine depremle ölmeyi tercih ederek evlerine geri, işte bu sebepten döndüler.
Hal böyleyken Sayın Erdoğan, “Bölgede hâkim olmadığımız alan yok” diyor. Demesine diyor amma kendi milletvekillerinden Dışişleri Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İhsan Bal aksini söylüyor, “Kandil’e, Suriye’ye kızarken topraklarımızda 6 yıldır giremediğimiz yerler olması kabul edilemez” diyor. Bakalım Erdoğan, Prof. Dr. İdris Bal’ı da Böhürler gibi “PKK işbirlikçisi, propagandacısı” olarak ilân edecek mi? Şayet böyle bir şey yaparsa biz de ister istemez, “AKP’de ne kadar çok PKK işbirlikçisi varmış” demek zorunda kalacağız.

Ozelde Erdoğan, genelde bütün AKP yöneticilerine bir aciz kalem erbabı olarak diyorum ki, PKK internet sitelerinde çıkan haberler elbette örgütün propagandası içindir. Sizin göreviniz o haberlerin aslını araştıranlara hakaret etmek değil, o haberleri hükümet ve devlet olarak çok yakın takibe alıp daha biz soru sormadan, vatandaşın aklına şüphe düşmeden, “Şöyle bir haber var, bunu aslı şudur” demeniz, böylece PKK’nın kendi yandaşlarına vermeye çalıştığı morali de asgariye indirmenizdir. Hem üzerinize düşeni yapmıyorsunuz, hem, PKK şöyle diyor, bunun aslı nedir diye soranların tamamını PKK’lı ilân ediyorsunuz. Ustalık döneminiz tam bir acemilik, tam bir el-ayak dolaşma dönemi olarak tarihe geçecek, farkında değilsiniz.
Dış güçleri suçlama bahsine gelince, tam bir komedi. Düne kadar kanka olduğunuz Esad’ı ve üstelik Barzani’yi PKK’yı açıktan destekler hale siz getirdiniz? Kandil orada öylece duruyor, siz seyrediyorsunuz. Herhalde şer yuvası Kandil’i, Miraç Kandili sanıyorsunuz; dokununca çarpılmaktan korkuyorsunuz! Kahraman Mehmetçiğin elini kolunu tutmayın, milleti de boş sözlerle avutmayın lütfen!

Yazarın Diğer Yazıları