Medyanın halleri
"Alo Fatih"ten, "Alo Mehmet Ali"ye gelinirken rezaletin üzerini örtenler günün birinde sıranın kendilerine geldiğine de tanık olacaktır. "Alo Fatih" hadisesini kimler hatırlıyor, sorusunun cevabını bildikleri halde halen konuşmayanlar, o baskılara boyun eğenler ihtimal ki "Alo Mehmet Ali"nin de üzerini örtüp suça iştirak edecekler. Sonuçta "Fatih'ler ve Mehmet Ali"ler gelip geçici "Aloo!" diyen kalıcı. Ne de olsa Fatih Saraç bir dönem yönetim kurulu üyesi olduğu HaberTürk'ten ayrıldı. Bir nevi ayrılmak zorunda kaldı. Şimdileri bir başka birimde göreve devam ederek "Aloo!" emirlerini yerine getirmeye devam ediyordur.
***
HaberTürk'ün kurucusu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın "Aloo!" emri ile görevden alınıp, uzun süre izine gönderildiğini hatırlatarak başlayalım. Kuruluşundan bu yana "Alo!" emri ile HaberTürk'te yazanlardan kaçı kaldı? Alo ile kaç kişi yazıya başladı? Bunun çetelesini bizim tutmamız mümkün değil. Aynı "Alo!" emri ile işine son verilenler kendi haklarını arayamayacak kadar aciz iseler de meslek haysiyeti adına hatırlatmak da görevimiz. Rüyalarında "Hürriyet" olan Fehmi Koru'nun HaberTürk macerasının perde arkasını hiç olmazsa "Taha Kıvanç" adıyla yazmasını beklemek de iyimserlik. Gazeteci mesleğinde olanlar belirli periyodlarla "mal beyanında" bulunurlardı. Yıllardır sorulmuyor artık. O formu doldururken hep gülerdim. Birinci derecedeki yakınlar, eş ve çocuklara ait gayrimenkullerin beyan edilmesi istenirdi. Rahmetli babamdan sonra miras yolu ile intikal edenleri tek tek artık yazamıyorum. 25 yılda bitip, tükendi. Borç hanesi de vardı. Yeniden beyan ederlerse en çok yazacağım hane bu olur. Geçelim...
***
"Alo Mehmet Ali"ye dönelim. Enflasyon en çok üniversiteleri etkiledi. Kısa zamanda canım memleketimde asgari seviyenin altında pek çok üniversite türedi. Sayı 200'ü bulmuş. Üstelik bu üniversitelerin "iletişim fakülteleri" var. Ki mezun olduklarında çoğu işsiz kalacağını bile bile kayıt yaptırıyor. Şimdi bu öğrencilere mektepli olmayıp alaylı olan meslek büyükleri olarak bir önerim olacak. Bitirme ve yüksek lisans tezleri için konuyu yazayım da akademik uzlaşmalara da ışık tutsun. Örneğin medyada bazı grupların yazar ve programcıların hangi gerekçe ile işlerine son verildiğini, yerlerine kimlerin getirildiğini tespit etsinler. Bir çocuğun rüyasında bile göremeyeceği serveti nasıl kazandıklarını araştırmak zor. Ama bir dönem çalıştığı iş yerine Akbil ya da minibüs ile gidenlerin araba modelleri bile ipucu sayılır. Gecekondu semtlerinden sosyete plazaları, yalı daireleri gibi sınıf atlamalar ayrı araştırma konuları...
***
Gazeteciliğin en keyifli anı bağımsız olmaktır. Şahsen ben mesleki bakımdan özgür ve bağımsız olmanın dayanılmaz hazzını yaşarken, bağımlı ve tutsak olanlara acıyorum. Onların işi gerçekten zor. Sadece nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmekle de kalmıyorlar. Özgürlüklerini kaybettikleri halde "hükümsüzdür" ilanı bile veremiyorlar. Ne acı..!