Medyada kalem savaşları
Köşe yazarları kalem kuşandı. Gazetelere sütun sütun hakaret, sitem, tahrik yağdı
Sağlı sollu vurdular
Mehmet Şevket Eygi’nin “takıyyeci” iması, Reha Muhtar’ın, son
komplosunu çuvallatan satırları, Fehmi Koru’nun “pazar keyfi”ni fena kaçırdı
Reha Muhtar/ Vatan
Ali Atıf Bir, “Reha ya İsviçre bankalarındaki paralarını konuşuyor, ya da İsviçre’de şato alacak onun görüşmesini yapıyor” dedi...
Komplo teorilerinin bir numaralı uzmanı, çift imzalı, çift kişilikli yazar Fehmi Koru ya da mahlas Taha Kıvanç, “sazan gibi atlamış” konuya...
Bir’in yazıda belirttiği espriyi ya anlamamış, ya da komplo teorileriyle dolu kafasında gerçek zannetmiş ki, “Sarı ceketli gazetecinin İsviçre bankalarındaki hesaplar için bankerlerle görüşmesi” türünden laflar etmiş...
* * *
Şimdi iyi dinle Fehmi Koru...
AKP iktidara geldiğinden beri, yandaş televizyonlarda gece 02:00’den sonra yüksek fikirlerini sattığın programlardan ve yazılardan ayda yaklaşık 100 bin lirayı okkaladığından, İsviçre’yi de “sadece bankalar ve bankacılardan ibaret” görüyorsun galiba...
İsviçre’yle ilişkimi merak ediyorsan söyleyeyim...
Kız arkadaşım anne tarafından İsviçre’li...
Ama sakın senin saf kan liberal yol arkadaşların gibi, benim oralardan pa-
saport veya vatandaşlık aldığımı sanma...
Şükür Allah’a...
Şimdilik memleketi sana bırakmaya hiç niyetim yok...
* * *
En iyisi sen, program başı 7500 dolarlık bedeli ne yapacağını kanalın sahiplerine bir sor...
Katar Emiri mutlaka İsviçre bankalarının gizli hesap işlerini bilir...
O sana, sanıyorum Katar Emirliği’ne ait, İsviçre bankalarında güvenli ve çok gizli hesaplar açtırabilecektir...
Hem paralar boşu boşuna dünyayı dolaşmış olmaz...
Dolarcıklar, patron olan Katar Emirliği’nden, patronun yorumcusu Fehmi Koru’nun İsviçre gizli banka hesaplarına cumburlop gidiverir...
Neme lazım “Anayasa Mahkemesi de darbe yapıp duruyor zaten!!!”
Gözlerinden öperim kardeşim...
Başarılı komplolar dilerim!..
Mehmet Şevket Eygi / Milli Gazete
Müslümanlık taqiyeyi kabul eder mi?
Sünnîlikte çok istisnaî ve zarurî durumlar dışında taqiye yapılamaz.
Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü taraftarları geniş çapta taqiye yapmaktadır. İnanç ve görüşlerini açıkça ortaya koymuyorlar.
Yakın zamanlara kadar “Bilderberg bir Siyonist teşkilatıdır. Gayesi, dünya hakimiyetidir, Türkiye’yi de teslim almak istiyorlar” diyen birtakım İslâmcılar şu anda Bilderberg taraftarıdır.
Birtakım Müslüman gazeteler, dergiler, tv’ler taqiye yapıyor ve zalimleri destekliyor.
Hani zulüm karşısında susan dilsiz şeytandı...
Taqiyecilere inanılabilir mi?
Hangi laflarına inanalım?
Meselâ Bilderberg kötü müdür, iyi midir?..
+++++
Mutlu, Kekeç’e çok ağır İfadelerle cevap verdi:
Kekeç ... İddianı ispat edemezsen namertsin!
Star’ın iktidar dostu yazarı Ahmet Kekeç, Anayasa Mahkemesi üyelerini Meclis’e hedef gösterip, “Tutuklayın bunları” demişti de; ben de onu “provokatörlük yapmakla” suçla-
mıştım ya...
Dün bir “çamurname ” yazmış benimle ilgili!
* * *
Tüm “sahte ve kifayetsiz demokrat” ların taktiğidir bu... Yedikleri haltı örtmek için hemen karşı saldırıya geçerler...
Ey kendini ve beni bilmez ama “her şeyi bilir” yazar kılıklı “dava”
adamı...
Ey sahte şövalye:
Yazdığım gazetelerin arşivine gir de biraz karıştır... 12 Eylül darbecilerine açık açık kim tavır almış bugüne kadar? Bugün seninle aynı trene binenlerin postal yaladıkları günlerde, kim isyan etmiş! Merak etme; bugün darbe olsun, hepiniz yine sıraya girersiniz “haki renkli iktidar” a yaranmak için... Kavga, mücadele, muhalefet yine benim gibilere
kalır!
* * *
Ergenekon meselesine gelince... Eğer öyle bir çete varsa ve birileri gerçekten kendi çıkarları için pis işlere girdiyse; hepsi darbecidir benim gözümde. Ama bunu söylemek için, önce yılan hikâyesine dönüşen o soruşturma sonuçlanmalı, dava açılmalı, sanıklar suçlu bulunmalıdır!
Ve sen... Eğer o derin çeteyle herhangi bir ilişkimi bulamazsan... Onları övdüğümü, desteklediğimi ya da en azından anlayışla karşıladığımı belgeleyen tek bir yazımı gösteremezsen...
Sen de alçak bir iftiracı olursun benim için!
* * *
Haydi Kekeç...
Ben senin iktidar yağcılığının belgesi niteliğinde olan yüzlerce yazını sunarım istediğin makama...
Laiklikten yana tavır alan herkesi sindirmek, susturmak, korkutmak için “darbeci-Ergenekoncu” ilan ettiğin yüzlerce yazıyla birlikte!
Madem benim “darbeci-Ergenekoncu” olduğumu söylüyorsun; kanıtla bu iddialarını...
Bunu yapamazsan alçaksın, kalleşsin, iftiracısın, namertsin!
Hodri meydan, bay iktidar yağcısı!
Bu hakaretlerini, aşağıladığın ve darbeci ilan ettiğin mahkemelerin huzurunda sana yalatmazsam şerefsizim!
* Mustafa Mutlu / Vatan
Ne yazmıştı?
Neden darbecilere, Ergenekonculara, bombacılara, yargı yetkisini kötüye kullanan ’muhtıracılara’ses çıkaramıyorsun?
Neden anayasayı delik deşik eden ’hüllecilere’ tek laf edemiyorsun?
Dahası, ’siyaset kurumu’ndan neden bu kadar rahatsızsın?
Ben iktidarın kalemşörüysem, sen de darbecilerin kalemşörüsün...
* Ahmet Kekeç / Star
+++++
Eski provokatör futbol yorumlarsa
Erkek kısmı tohuma kaçtıkça beyinde yumuşama oluyor.. Hasan Cemal’in başına gelen bu.. 2006’da böyle yapmıştı: Yazıya futboldan girip, dünyanın öbür ucunda yaşamış bir edebiyatçının filanca romanındaki cümlesine bağlıyor.. Oradan Freud’u, Jung’ı, Erikson’u, Leviston’u kıskandıran psikanalizlere geçiyordu.. Hem okuru telef etti, hem medyada kendisine öykünen meslektaşlarını.. Futbol yazarlarındaki genel mantık kaybının yüzde yirmisi Hasan Cemal’in yüzündendir..
* Selahattin Duman / Vatan
+++++
Çizgi Başkent
Kırmızı başlıklı ülke
2009 Brüksel Çizgi Roman yılı. Zagor, Tom, Miks’leri var. Projeyi çizgi-masallarla da desteklemeli. Türkiye elinde taviz sepeti, AB’yi doyurmaya giden Kırmızı Başlıklı Ülke olur. Sarkozy ve Merkel dönüşümlü obur kurt. Putin de avcı olur desem AB’yi kurtarmak zorunda kalır ki, mantıksız. Berlusconi kurt olsun hem Avrupalı, hem Kırmızı başlıklı Türkiye’yi öpmüşlüğü var!
+++++
Yeni mankurt hikayesinin mekanı belli: Anadolu!...
Aytmatov ve mankurt uyarısı
“Cumhuriyet geçmişi unutturulmuş mankurtlar pıtrak gibi çoğalıyor” diye yazmış Melih Aşık. Bu vesile ile biz de “bir toplum için en büyük yıkımın, mankurtlaşmak” olduğunu söyleyen Cengiz Aytmatov’u anmış olalım. Bu dev edebiyat adamının “efendisinin emriyle, aslına dönmesini isteyen öz annesini öldüren mankurt” un ibretlik hikayesinin anlatıldığı “Gün Olur Asra Bedel” romanını, her daim küresel efendilerin hedefi olacak okurlarımıza önerelim. Ruhu şad, mekanı cennet olsun!
+++++
Sabah’ta iç çatışma çıktı
Sabah Gazetesi’nin giderek “AKP borazanı bir besleme gazete” ye dönüşmesinden kaygılanan Hıncal Uluç, “Sabah gazetesi tarafsızlığını yitiriyor. Gazete haberi tarafsız vermeye mecburdur. Her haberi verir. Yazarlar, bu haberleri istedikleri gibi yorumlama özgürlüğüne sahiptirler.Sabah’ı Sabah yapan ilke.. Her yazar görüşlerini özgür ve bağımsız yazar. Sabah’ı haber tercihleri, haber başlıkları ve haber içerikleri taraflı yapar.Son zamanlarda Sabah, birinci sayfa başlıklarında haberi tarafsız verme ilkesinden vazgeçip resmen yorum yapmaya başladı.
Yazı İşlerimiz, bugünlerde her zamankinden daha titiz, daha dikkatli olmak ve gazetecilik, ilkelerine çok daha saygılı davranmak zorunda. Yoksa, tarafsız Sabah gider. Geriye AKP borazanı bir besleme gazete kalır. Sabah’ı kendi ellerimizle yok ederiz” diye yazdı.
Uluç’a “bozulan” gazetenin Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, bir cevap yazısı ile “bir köşe yazarının bir politikayı veya bir görüşü söz konusu ederek gazetesini kamuoyuna şikâyet etmesine katılmadığını” bildirdi.
İki eski Sabah’çı’nın “gazetecilik etiği” merkezli tartışmasına, iktidarla birlikte Sabah’çı olan Nazlı Ilıcak abartılı bir sahiplenme şovu ile katıldı. “Doğan Grubu’nun, rekabet sebebiyle Sabah gazetesini karalamasını anlıyorum da, kendi içimizden birilerinin, Sabah’ı, ” taraflı “, neredeyse ” satılmış “ ilân etmesindeki ruh halinin yabancısıyım” diyen Ilıcak, Uluç’un okurlara, “Onlar boyun eğdi; ben dik duruyorum. Çünkü dürüstüm” mesajı vermeye çalıştığını öne sürdü.
++++++
MİNİ YORUM
Hocanın yaptığını yapma
Erdoğan, Bursa gezisi sırasında kendisine seslenen vatandaşı dinlemeyen Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe’yi kameralar önünde azarlamış. Partisi, güvenilirliği ve sempatisinin tepetaklak olduğu bir zamanda yapılmış basit bir “şirinlik muskası olma şovu” olarak değerlendiriyorum. Artık vatandaş yerse! Bir kere vatandaş “Başbakanım” diye sesleniyor, zat-ı alilerine “sen neden dinlemiyorsun” diye sormak lazım. Belediye Başkanına da, yazık üzüldüm. Başbakan’ın bugüne kadar vatandaşı ezip geçen üslubuna kanmış ama ne demişler: hocanın dediğini yap yaptığını yapma!
* Selcan TAŞÇI