Meclis’te “Vatikan” esprileri

Papa’nın istifası, siyaset kulislerinde Cilvegözü sınır kapısındaki patlamadan daha büyük etki yapmış. Siyasi partilerin grup toplantısı öncesinde dün Meclis kulislerini turladım. Her partide iç çalkantılar ve malum gündem maddeleri hakkında siyasetin nabzını tutmayı planlıyordum. MHP grup toplantısından önce kulisinde dostlarla sohbet ettik. MHP’nin milletvekilleri  “hiçbir şey olmamış” gibi yapıyorlar. Dereden tepeden sohbet ederken ani bir espri patladı:
“Papa istifa etmiş. Oraya Şefkat Çetin’i göndermek lazım. Bütün Kardinalleri görevden alır. Yeni bir teşkilat atar. Bu işi ancak o çözer...”
Biz gülmekten kırılırken, kimi duymamış gibi yaptı. Kimi safa yattı.. Kimi de önceden dağıtılan konuşma metnini eline alıp  “Bahçeli ne söyleyecek?” diye metne daldı..
İktidar kulisi ise her Salı olduğu gibiydi. Başbakan ve yakınlarına reverans yapmak için bekleyen ziyaretçiler güruhu  “hazır ol” daydı.. Dereden tepeden muhabbet orada da hakimdi. Herkes, gelişinde Başbakan’a görüntü vermek için birbirini çaktırmadan itip yer kapma telaşındaydı. İktidar kulisinde muhalif  barındırılmaz ama  “Papa’nın istifası” hakkında derin yorumlar yapılırken bir zat-ı muhterem  “Başbakan Vatikan’a da aday olsun. Her yere aday oluyor ya!” dedi. Bunun ne kadar tehlikeli bir cümle olduğunu anında fark eden akıllı ve zeki insanlar (ben hariç) derhal olay mahallini terk ettiler. Ben, “Bu nasıl oldu?” ya kafa yorarken tecrübeli bir gazeteci arkadaşım kolumdan çekti,  “Hadi muhalefet kulisini” bir turlayalım dedi. Hızla olay yerinden ayrıldık.. Grup toplantısı öncesinde CHP kulisi basına kapalı toplantıda Deniz Baykal’ın yapacağı konuşmaya kilitlenmişti.  “Konuşma sert mi, yoksa yumuşak mı olacak?” tahminleri yapılıyordu. Derken; Deniz Baykal elinde dosyaları, “CHP program” kitapçığı ve  “Türkiye’de Anayasal Sorunlar” adlı kitapla kuliste göründü. Tabii olarak, etrafını gazeteciler sardı. Herkes önceden “konuşma” hakkında bilgi sızdırma derdindeydi.
Baykal, heyecan eşiğini düşürmeden sohbet etti, “Anayasa konusunda daha dikkatli ve uyanık olmalıyız. Artık koltukları dik hale getireceğiz. Tuncay Güney bile tüm yaşananların tezgah olduğunu söyledi. Hiçbir şey yapılmadı. Anayasa da bir tezgah. Bu tezgahla millet kandırılamaz, ortak edilemez” dedi.
Kulis turumuzu AKP kanadından bir not ile bitirelim. İktidarda kabine revizyonu hala tartışılıyor. Kültür Bakanlığı’ndan alınan sol açık Ertuğrul Günay’ın Kadir Topbaş ve “Muhteşem” e yakın bir holding ile giriştiği kavganın nelere mal olduğu anlatılıyor...

 

Cilvegözü’ne uzman bakışı

 

Siyaset kulislerinde, Cilvegözü’ndeki patlama ile ilgili doyurucu bilgi alamayınca, terör uzmanı Doç. Dr. Emruhan Yalçın’a başvurduk.Yalçın, “kasıt” a dikkat çekerek şunları söyledi:
“Suriye’de bir iç savaş var. Bu savaşın taraflarından biri merkezi hükümet, diğeri ise muhalifler. Ki; bu muhalif grubu destekleyenler en az 100 kadar, Türkiye’nin de içinde olduğu batılı devlet. Bu muhalif grup bugüne kadar çarpışıyor, çeşitli yerleri ele geçirdi. Henüz Şam’a kadar ulaşıp Beşar Esad’ı devirme gücüne sahip olamadı. Taşları yerine oturtursak, daha önceki gün de Patriot’ların Türkiye’ye gelip yerleşmesinden sonra açıklama yapan NATO Genel Sekreteri Rasmussen şöyle dedi,” Türkiye’ye herhangi bir müdahale olmadığı sürece Türkiye’ye yerleştirilen Patriotlar savunmada kalacaktır. Ama Türkiye’ye bir müdahale olur ise biz de gerekeni düşünür, Türkiye bir NATO ülkesidir, Türkiye’yi savunuruz...”
O açıklamanın hemen ardından bu olayın ortaya çıkması bize şunu düşündürüyor;  ” Acaba Suriyeli muhalifler Türkiye’yi de olayın içine çekmek suretiyle, Türkiye’yi bir bataklığa çekerek hedeflerine daha kısa zamanda ulaşmayı amaçlamış olabilirler mi “ sorusu benim kafama yerleşmiş durumda. Peki, bunların arkasında kim var? 100 batılı ve diğer devletin arkasında olduğu bir güç. Zaten öteden beri Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesini isteyen güçler var ki başlangıçta Türkiye buna çok hevesli görünmüştü.”
Emruhan Yalçın,  “ABD parmağına” da işaret etti; “2 seneden fazla sürdü savaş. Ve BOP; Amerika’nın burada hedeflediği proje, bunun arkasından gelecek İran’a müdahale planlarının da göz önünde bulundurulduğu bir durumda bu olayı bir an evvel bitirme gayreti içerisinde olmak isteyen güçlerin burada etkili olduğunu düşünüyorum. Buna ister ABD deyin, ister CIA deyin isterseniz MOSSAD deyin. Bu muhalif güçlerin içerisindeki bir takım fraksiyonlar da olabilir, yani taşeron gruplar da olabilir diye düşünüyorum.”

Yazarın Diğer Yazıları