Maske arkasında kimlik siyaseti

Princeton Üniversitesi profesörlerinden Şükrü Hanioğlu'nun çok sevdiğim bir lafı vardır; "Maske arkasında kimlik siyaseti yapanlar." Uzun aralıklarla da olsa bunu tekrarlar. Herhalde bazı kafalara çakmak için hatırlatıyor.

Tesadüfe bakın, Hanioğlu'nu iki gün önce HaberTürk'te izledim. Fatih Altaylı ile konuşmasından yine etkilendim. Onun yere basan yorumlarına her zaman ihtiyacımız var. Böylesine dengeli ve gerçekçi konuşmaları dinledikçe ufkumuz açılıyor. Hocanın diğer önemli özelliklerinden biri lafı hiç uzatmaması.

Bir de tam tersi özelliklere sahip insanlar var. Acı olan bunların sayısının hayli fazla olması. Sadece "Ben şuna karşıyım" diyebilmek için kimilerine 1 saat yetmiyor. Son ayların en tipik örneği Mustafa Şen. Son kimliği "Tarihçi-yazar". Şen, GEN-AR'ın da müdürlüğünü yaptı. Uzun ömürlü olmayan görevlerinden biri de Başbakan Başdanışmanlığı idi.

Mustafa Şen'in diğerlerinden farklılığı Ak Parti'ye hiç bir zaman eleştiri getirmemesi. Fazlaca sıkıştırıldığında en etkili silahını kullanıyor; "soruyu gürültüye getiriyor".

***

Siyaset maratondur

Yaşar Usluer, bu kez tam bir demokrasi harmanı yolladı. En güzel tarafı yeterli uzunlukta olması:

"Saygıdeğer Burhan abi,

* Japonya'nın 1868'de gerçekleştirdiklerinin tam tersini Erdoğan'ın yaptığını yazmıştım. Kraldan çok, kralcı kesilen o kadar çok kişi var ki, say/say bitmez. İsminin önünde yazar, gazeteci, Prof. veya Doç. olması bir şey değiştirmiyor. Bu yüzden sizin de vurguladığınız HaberTürk'teki konuşmacılar arasında -tekke ve zaviyeler yeniden açılmalı- diyenleri görünce ağzım açık kaldı. Dalga mı geçiyorlar diye baktım. Şaşırtıcı olan samimi olmalarıydı. En çok da Mustafa Öztürk ile Caner Taslaman'ın tavırlarına şaşırdım. Artık, Öztürk ve Taslaman'ın dediklerine aldırmıyorum. Atatürk düşmanı ne kadar çok kişi varmış da, biz mi bilmiyorduk?

Mevki/menfaatlerini koruma korkusuyla Atatürk karşıtlarının değirmenine su taşıyorlar. Ama bu ülkeye demokrasiyi Atatürk'ün getirdiğini unutuyorlar.

Farkı olmayanlar

* Umudumuz Akşener/İYİ Parti'de istifa edenlerin bunlardan ne farkı var. Eğer istifa edenler gerekli/gereksiz konuşanlar milletvekili seçilseydi istifa eder ya da konuşur muydu. 'Önce Vatan' diyenler 'önce menfaat' deseler daha inandırıcı olmaz mıydılar? Akşener giderse, İYİ Parti dağılır. İkna edileceğini umuyorum. Parti içi veya parti dışı demokrasi galiba bize 5 numara büyük geliyor.

Hatırlayınız, Özal'ın bakanları istifa ettiklerini televizyondan öğrenirlerdi. Erdoğan ondan da katı kurallar uyguluyor. Üzerini çizdiği bir daha konuşamıyor. Seçilmiş belediye başkanlarını istifa ettiriyor ağlaya/ağlaya gitseler de bir daha ağızlarını açamıyorlar.

* Sayın Akşener'e -ağzı olan konuşuyor- ama özeleştiri yapmıyor. Yazarlardan birinin seçimden önce övgü yazılarıyla, milletvekili seçilemediği için 'madam, sen seçim kaybetmedin sana olan inanma duygusunu kaybettin' sözü demokrasi gereği midir/eleştiri midir? Sonra da kıvırıp -madam- değil -madem- demek istemiş(miş) yemezler. Demokrasi, herkesin her yerde istediğini söyleme/yazma özgürlüğü değildir. Hakaret ile eleştiriyi karıştırmamak gerek.

Siyaset bir maratondur. Bu yüzden siyasetçi her söylediğini tartarak/düşünerek söylemeli/yazmalıdır. Aksi halde daha yüz metrede nefesi kalmaz, çakılır.

Beyazın beyazı

* Mekanı cennet, Cenk Koray'ın fıkralarını özledim. Yaşı benzemesin torununuza aynı ismi vermeniz büyük incelik. Allah kimseyi evlat/torun acısıyla sınamasın. Ne yapalım ki üstad Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi 'Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı. Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı'.

İmanın şartlarından biri de 'Kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak' değil midir.

Kaderinizin güzel olmasını gönülden dilerim.

Saygılarımla."

***

MESAJLAR

Yetkin Uymaz, pek çok okurum gibi "Cenk Koray'ın oğluna mektubu"ndan etkilenenlerden. Tam bir Atatürk ve Cumhuriyet hayranıydı. Her şeyde olduğu gibi bu toplum onun da kıymetini bilemedi diyor.

...

A. İhsan, bu yıl Kıbrıs Barış Harekatı'na ilgisizliğe üzülenlerden.

...

Umur Hazangil'in yazdıkları şunlar; "Üstadım çağ değiştirdik galiba. Bir yanda meydansazı öbür tarafta viyolonsel. Bir Karadeniz havası, bir Mozart konçertosu çalınıyor."

Hazangil'in sözünü ettiği Hüseyin Akpınar'ın "Çal Sazım Çal" adlı TRT Müzik programı.

...

Kaplanküçük'e cevabım net; takıldığı konuşma Erdoğan'ın bir Karadeniz söylevinden alıntıdır.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Eğitim, insan yapısına ve onun kanunlarına değer vermelidir. Devletler gider, hükümetler yok olur. Fakat insan doğası bakidir. Onun yasaları hiç değişmez. Pestalozzi

Yazarın Diğer Yazıları