Masadan kalkanı ne yapmalı?

Cumhur İttifakı''nın büyük ortağı AK Parti''den ve Genel Başkan seviyesinde, Millet İttifakı''nın dinamolarından İYİ Parti''ye gönderilen yeni davet sonrası, ekranlarımızın son yanarlı dönerli tartışma başlığı:

Masadan kalkanı ne yapmalı?

Kaynar kazana mı atmalı?

Mezarını mı kazmalı?

İdam fermanını mı yazmalı?

İbret-i alem için siyaset meydanında mı sallandırmalı?

*

Sorar mısınız bilmem, ama bana soracak olursanız eğer… Seçmen, iddia edildiği gibi masadan kalkanı her koşulda, sahiden de kayıtsız şartsız olarak sandığa gömer mi; önce ona bir bakmalı.

Yıllar, yıllar ve çok uzun yıllar sonra nihayet muhalefeti iktidara sıçratabilecek bir araç, tramplen olarak beliren "masa"dan kalkan siyasi parti, sırf "iktidar ittifakı davet etti diye" kalkmışsa, gözünün yaşına bakmadan gömer.

*

"Olur mu" diye tartışılan o kalkış, kişisel/kurumsal kapris temelliyse gömer.

Kişisel/kurumsal menfaat hedefliyse gömer.

Arkasında, pire için yakılmış bir yorganın külleri duruyorsa gömer.

*

Ancak…

Bunlardan hiçbiri yoksa…

Sorar:

Neden?

Bakar:

Yoksa bir kaldıran mı var?

Masadan kalkma değil de kaldırılma mı söz konusu aslında?

Kalkmaya zorlama…

Üzeri kapalı bir tasfiye planı mı işletilmiş aslında; birileri de farkında bile olmadan maşa mı olmuş buna… Figüranlık mı yapmış "başrol" için sırasını beklerken bir kenarda?

*

Türkiye, 20 yıldan uzun süre, gayriresmi ortakları sürekli değişse de tek bir siyasi parti tarafından yönetildikten sonra ilk defa "iktidardan olmayan"lar için de eşit koşullarda nefes alıp verilebilen bir ülke olmaya…

20 yıl sonra ilk defa, iktidardan olmayanların da, her alanda adil muamele gördüğü, eşit fırsatlara sahip olduğu bir ülke olmaya…

Bu kadar yaklaşmışken…

"Bu fırsatı tepen/tepilmesine sebep olan" her kim olursa onu affetmez; ağır bir bedel ödetir elbette.

*

"Masadan kalkan" diye bir "peşin suçlu" oluşturup, olmayan bu hayali "zanlı"ya "siyasi mezarlık" adresi tarif edenlerin bilmesinde yarar var;

Muhalif seçmen o masaya baktığında…

Kâh fiili durum öyle olduğu için, kâh aslen öyle bir durum olmasa bile ağzından çıkanı kulağı duymayan bir kısım fahri sözcünün oluşturduğu algı dolayısıyla…

O masanın yanında yöresinde, bir, aba altından gölge ortak gösterme…

Bir, aba altından aday dayatma…

Bir, aba altından, masanın "demokrasi" ve "tam mutabakat" iddialarıyla uzaktan yakından alakası olmayan "mahkûm etme", "mecbur bırakma", "seçeneksizliğe zorlama"

Velhasıl…

En olmayacak yerde, en olmayacak zamanda, en olmayacak şekilde vuku bulmuş bir dangalaklık silsilesi…

Görür, duyar, hissederse eğer…

Kalkan değil masa olur o sandığa gömülen.

*

O saatten sonra…

Masadan kalkan, gerekçelerinin meşruiyeti dolayısıyla seçmen nezdinde aklanmış…

Teveccühle karşılanmış…

Kendi partisi hesabına parlamentodaki hedefine varmış…

Genel tabloda, Türkiye Cumhuriyeti''ne 100. yılında, kapanan bir parantez misyonu yüklendikten sonra ne faydası var!

*

Bütün bu sebepler dolayısıyla…

"Masadan kalkma" tartışmasında görevli arkadaşlar;

Eğer varsa, sadece masadan kalkmayı da bir "ihtimal" olarak değerlendirenler, bu nevi bir "B Planı" hazırlığına girişenlere değil de…

Eğer varsa, nazlarını, sözlerini, dişlerini geçiremeyecekleri zannıyla birilerini masadan atmanın yolunu yapanlara da aynı tonda ayar dağıtırlarsa…

Onlara da muhtemel veballerini hatırlatırlarsa…

Onları da ödemek zorunda kalacakları faturayla hizaya getirmeye çalışırlarsa…

Tarihe geçme şekilleri değişir hiç değilse; illa bir psikolojik operasyon çekeceklerse de, az biraz "adilinden(!)" çekilmiş olurlar!

Yazarın Diğer Yazıları