Masadaki petrol
Burada sözünü edeceğim, kumar masası. Doğal olarak petrolü fiş olarak kullananlar ise Suudiler ve Körfez şeyhleri. Bunların en büyük tutkusu kumar ve güzel kadınlardır. İlk bölümde ele alacağım, bir zamanların ünlü Playboy'u Prens Fuad.
Sabahın yedisi... Monte Carlo'daki gazinodan esmer bir adam çıkıyor. Bu şahıs kısa boylu. Yüzü uykusuzluktan perişan hâlde. Hani deriz ya "beti benzi solmuş." Bu zat her ağustos ayında olduğu CotedAzure'da.
Yine iki özel uçakla tabii ki maiyeti ile orada. En sevdiği yeğenleri, aynı yolun yolcuları Prens Halid ve Prens Abdullah hemen yanı başındalar.
Bu Suudi Arabistan soylularının çok düzenli hayatları vardır; "Sabahleyin önce arkadaşları olan bir iş adamının İngiliz sömürgesi bandıralı yatında bir tur atarlar. Ardından kızlarla birlikte, kaldıkları otelde dinlenirler. Nasıl dinlenmekse! Meşhur 5 çayına kadar böyle devam eder." Daha sonra meraklı gözlerden uzak bir yere çekilirler.
Akşam yemeğinde Prens Fuad'ın en sevdiği yemekten biri mutlaka yenir: 'Fransız usulü piliç." Yanında da Fas usulü kuskus. Bu kuskusları Paris'e gidenler iyi bilir. Bizim nohutlu pilav benzeri araçlarda satılır. Diğer yemek ise kızartılmış güvercindir.
Önemli saat
Gece hanedan mensupları için tam 09.00'da başlar. Her konuda saat mefhumu olmayan tipler, sıra kumara gelince dakiktirler. Monaco'daki Palm Beach'te aynı saatte oyuna başlarlar. Bunlar için ayrılmış özel masaları vardır. Genelde de çevresine paravan çekilmiş, 29 numaralı rulet masası.
Gazinolarda masaya para sürerek oynamak yasaktır. Her oyuncunun gösterdiği miktarda fiş getirilir. Ama bu Suudi petrol zenginlerinin milyonlarını ceplerinde taşımaları mümkün değildir. İstedikleri tutarda fiş alırlar. Kumarhane yetkilileri bu işi yaparken onlardan hiçbir teminat almaz. Nasılsa kuyular dolar basmakta...
Petrol şeyhleri İtalyan kumarbazların son model marka elbiseleri, yakası açık gömlekleri ya da dik yaka kazaklarının yanında tam bir tezat teşkil etmekteydiler. Şimdilerde, onlar da Milano ve Paris kreasyonlarından giyiniyorlar. Bıyık ve sakal dışında pek farkları kalmadı. Hatta, ellerinde şampanya kadehi ile havyar tabağı taşımayı öğrendiler.
Yükselen değerler
Diğerleri ile petrol zenginlerinin farkı ruletin her dönüşünde sürülen fişlerdir. Örneğin İtalyanların biner Avroluk fişine karşılık Suudilerin numaraların üstüne 10 binlik fişleri serpiştirdiğini görürsünüz.
Kumar düşkünü bir kimse için, büyük miktarları sürmek olağanüstü heyecan vesilesidir. Hani meşhur tabirle "adrenalini yükseltir." Petrolcüler için çok büyük kayıplar dahi önemsizdir. İlginç olan kazandıkları zaman el çırpmalarıdır. Kaybettiklerinde kılları kıpırdamaz. Yüzlerinde en küçük üzüntü ifadesi göremezsiniz.
Neşeli varlıklar
Kumarhane personeline sorarsanız bunlar için "çok neşeli insanlar" derler. Sonra devamla "Çok içiyorlar. Aralarında tek tük de olsa sütü tercih edenleri görüyoruz. Eğer MasterChief -şef aşçı- onlara güvercin pişirip yollarsa verilen bahşişle mütevazı bir otomobil alınabilir."
Krupiyelerden birinin sözleri daha ilginç:
"Oyun meraklılarının her türlüsünü gördüm. Dolar milyarderi Zanuck, Mısır Kralı Faruk ve İtalyan Otoban Kralı Gayetano Girone'ye hizmet ettim. Bu tecrübelerime rağmen Suudiler karşısında ağzım açık kalmakta.
Adam, 10 bin Avroluk fişleri masanın üstüne serpiştiriyor. Sonra da kim kazandı diye dönüp bakmıyor bile. Yanındakilerle sohbeti sürdürüyor."
Bu anlatımdan sonra insanın ABD Başkanı Trump'a hak vermemesi mümkün değil.
En büyük tehlikeye gelince, ya bir gün şeyhlerden biri masaya 1 milyar dolar sürüp, kazanırsa ne olacak. İşte o zaman Monte Carlo'daki kumarhanelerin tamamı sahip değiştirir.
Benden bir anı
Yıllar önce British Airways'in İngiltere'ye davet edilenleri arasındaydım. Program içinde Palm Beach'in Londra'daki oteli de vardı. Merhum Beşiktaşlı yönetici Sedat Kesen bu şehirde yaşıyordu. Benim geleceğimi öğrenince -çok severdi- büyük ilgi gösterdi. Hatta kumar oynamam için yüklü bir para vermeye çalıştı. Böylesi tutkum olmadığını söyleyip reddettim. O da kumarhanenin girilebilir salonlarını gezdirdi. İlgimi çeken, çok kilolu ve ağzında koca bir puro olan kişiydi. Açık poker oynuyordu. Kesen'e "Kim bu" gibisinden baktım. "Suudi Arabistan Büyükelçisi. Geçen hafta bir gecede 300 bin sterlin kaybetti."
Prens Fuad ve yeğenleri aklıma gelince; "Ona koymaz" dedim. Otelden çıkarken bir Japon'u küçük madeni paralarla kol çekerken gördüm. Güldüm...
ÖZEL NOT: Bu gezide iki merhum Turgay Şeren ve Erdoğan Şenay da vardı. Diğer medya mensupları da bende kalsın.