Marka milliyetçiliği
Marka... Eski deyimle "alâmet-i farika"... Bir tanıtım ve kâr aracı olduğu kadar, bir ekonomik üstünlük, uygarlık ve milliyetçilik aracı da... Markayla, firmanız ve ürününüz kadar, ulusunuz da tanınıyor uluslararası alanda... Dünya, markalarla da fethediliyor artık... Firmalar mücadelesi bu işin esası elbette, markanın uluslararası alandaki mücadelesini en başta firması yapacak, ne ki iş firma boyutunu çoktan aşmış. Marka bağlamında da bir milletler mücadelesi hüküm sürmekte. Bunu fark edip firmalarına destekler veren, yönlendiren, devlet ve milletler başarıyorlar. Marka milliyetçiliği deniyor işte buna.
Biraz açalım bu dediklerimizi ayrıntılayalım.
"Dünyanın bir numaralı anasonlu içkisi" sloganıyla Avrupa'ya çıkarma yapan "Yeni Rakı"nın başarısından başlayalım... Yunan'ın "Uzo"suna karşın, Avrupa'daki gurbetçilerimiz eliyle pazara girmiş ve markasını tanıtıp ezberletmiş Avrupalı'ya. Rakıyı, şarabı tu kaka ederek muhafazakârlık taslayan, bir yandan da AB'ye girmeye çalışan AKP'nin inadına, Yeni Rakımız çoktan girmiş AB'ye... Yeni Rakı'da başarmışız ya, Gazi Peynirleri işinde nal toplamışız. Elin İspanyol'u, Almanya'daki Türklere "Gazi" Markası ila peynir yapıp satıyor yıllardır.
Hereke Halısını Çin'e kaptırdığımız gibi... Çin'e Hereke halısını dokumayı biz öğrettik, sonra baktık ki, Çinliler bir ilçelerinin adını 'Hereke' diye değiştirmişler, bütün dünyaya 'Hereke halısı bizim' diyorlar.
Yıllar önce Gâziantepliler ilginç bir marka mücadelesi vermişler, Herekeliler de keşke böyle bir mücadele verebilmiş olsalardı. O mücadeleyi de bir anlatalım:
Osmanlı'nın son dönemlerinde Amerikalılar gelip Antep'te bir hastane açarlar, hastanenin içine bir de atölye kurarlar. Bu atölyede "Antep işi" işlettirip, ABD'ye ihraca başlarlar.
Antep'in iş bilir halkı, bu duruma seyirci kalınmaması gerektiğinin bilincindedirler. Serbest rekabet koşulları içinde bu işe bir dur demek gerek, yoksa "Antep işi"nin kaymağını Amerikalı yiyecek. Toplanırlar, aksakal biri der ki "Nedek de, buranın adını kötüye çıharah?" Yanıt bir başka esnaf kocasından gelir: "Hastahana işi deyek"
Demişler, demekle kalmamışlar bunu bilinçli bir biçimde yaymışlar, ABD'ye bile uçurmuşlar bu haberi
Sonunda ABD'de bu işlerin gerçek "Antep işi" olmadığı inancı yayılmış. İşte o zaman, Antepliler kendi esas "Antep işlerini" pazarlamaya koyulmuşlar. "Hastahana işi" de üretime son vermiş...
Bir olumlu örnek daha verelim. "Godiva" 80 yıllık bir çikolata markası. Kilosu 140 dolardan çikolata satabiliyor. Yıllık cirosu 500 milyon dolar civarında. 5 kıtada, 80 ülkede, 450 butik mağaza, duty-free'ler ve online satış kanalları ile müşterilerine ulaşıyor. Ülker bu markanın üçüncü sahibi oldu geçtiğimiz yıllarda. The Times Gazetesi "Godiva Türk lokumuna dönüşüyor" diye başlık attı. Ülker'in tek başarısı bu da değil, çatı şirketi Yıldız Holding, dünyanın altıncı büyük bisküvi üreticisi United Biscuits'i 3 milyar dolara satın aldı ve bisküvi üretiminde dünyada üçüncü sıraya yükseldi. 1830 yılında İskoçya'da kurulan United Biscuits'in yedisi İngiltere'de olmak üzere 14 fabrikası bulunuyor.
Sultan Galiyev'in o sözü ile düğümleyelim sözü: "Eğer millî kültür istiyorsan, millî ekonomiye sahip olmaya çalışmalısın."