Mantık meselesi...
Gazali felsefenin girizgâhı sayılan mantık ilmi hakkında El-Müstasfâ'da "Mantığı tam olarak bilmeyenin bildiği ilimlere de güven duyulmaz" diyor.
Mantık sözlükte "akıl yürütmede, düşüncede doğruluk, düzgünlük, tutarlılık" olarak tanımlanmış. TDV Ansiklopedisi mantığı sanat olarak nitelendirmiş: "Düşünme faaliyetinde zihni hatalardan koruyan, doğru düşünmenin kurallarını, ölçülerini ve yöntemlerini gösteren ilim yahut sanat."
Özetle mantık, doğru düşünmenin kurallarını inceleyen felsefi bir disiplindir.
Mantık ilmini Doğu ve Batı'dan hiçbir ilim adamı pas geçmemiş. İbn Sina, İbn Rüşd, Gazali, Farabi, Russell. Russell'a göre mantık felsefenin yöntem ve aracıdır.
İslam dünyasında Gazâlî'den sonra medreselerde teorik felsefeye giriş babında mantık ilmi okutulmuş. Felsefe ve mantık Osmanlı medreseleri kapatılana kadar okutulmuş. Felsefe'ye ne diyordu eskiler: Hikmet ilmi. Felsefeye girmek için ise mantık ilminin bilinmesi gerekiyordu.
"Eski Türkiye" zamanlarında da mantık ilmi pas geçilmemişti. Osmanlı medresesinin geleneği devam ettirilmiş, felsefe ve mantık ilminin lüzumu kavranmış ve eğitim müfredatına yerleştirilmişlerdi.
"Yeni Türkiye"nin harcını karıştıran Osmanlı'nın biz "modern" torunlarının en önemli icraatlarından biri ise felsefe grubu derslerini seçmeli yapmak olmuştu. Şu anda ortaöğretim müfredatımızda "felsefe gurubu" olarak isimlendirilen psikoloji, sosyoloji, felsefe, mantık, demokrasi ve insan hakları derslerinden sadece birisi o da felsefe zorunlu ders o da sekiz yılda iki saat.
Mantık, sosyoloji ve psikoloji gibi önemli olduğunu şu son dönemde yaşadıklarımızla bir kez daha takdir etmemiz gereken dersler ise seçmeli olarak eğitim müfredatında. "Ne var bunda isteyen seçsin!" denebilir. Lakin bizim gibi elinde felsefe ile ilgili bir kitap görülen kişilerin "acınarak" bakıldığı toplumlarda felsefe grubu derslerinin seçmeli olması onların seçilmemesi için yeterlidir.
Ortaöğretimde felsefe ve mantık derslerinin önemine dikkat çekmekte ne kadar hayalperest olduğumu biliyorum. Bu memlekette daha üç yıl önce ilahiyat fakültelerinde "kafalar karışır" gerekçesiyle felsefe dersleri kaldırılmıştı.
O zaman bu konu ile ilgili şöyle demiştim: "...O "yobaz" medreselerde felsefe ve mantık gibi dersler, kapatılana kadar okutulmuştu. Evet, Osmanlı'da medreseler bir çok noktada çökmüş bir yapıya sahiptiler lakin o durumlarında dahi "felasife" yani "hikmet ilmi"ne sırtlarını dönmeyi bugünkü ulema kadar akıl edememişlerdi. Çünkü onların hasbelkader takip ettiği gelenek, üstelik bu topraklarda, bundan on üç asır önce yürüttüğü "tercüme" faaliyetleri ile Aristo'yu Batı'ya öğretmiş, Rönesans'a önayak olmuşlardı."
Bu satırları mevcut konuya da uyarlayabiliriz.
***
Biliyorum "nereden çıktı bu 'mantık' meselesi?" diyorsunuz. Mantık mevzuunu sütunuma düşüren hadise Cumhurbaşkanı'nın "Önceden okullarda mantık dersi okutulurdu, ne kadar iyiydi..." sözlerinden menkuldür.
Cumhurbaşkanı çok haklı. Eğer çocuklarımıza doğru düşünmeyi, muhakemeyi, sorgulamayı öğretebilseydik kendilerine din adamı, dava adamı veya devrimci görüntüsü verenler, insanımızı bu kadar kolay kandırabilir miydi?
Nesilleri salt "nakil"le değil "akıl"la da eğitseydik bu topraklarda FETÖ'ler ve benzeri terör oluşumları bu kadar kolay büyümez, Condorcet'in dediği gibi toplumu "filozoflar" aydınlatırdı. O zaman şarlatanlar bu kadar rahat at koşturamazdı.
Şüphe yok ki şu sıralar en çok ihtiyaç duyduğumuz şey "mantıklı düşünme"dir. Bunun için ise doğru düşünmeyi bilen nesillere ihtiyaç var.
Bunun yolunu Sayın Cumhurbaşkanı işaret etti. Bir adım daha atsın, seçmeli yapılarak neredeyse müfredattan çıkartılan felsefe grubu dersleri tekrar ihya edilsin, felasife davamız bir ivme kazansın.
Böylece problemin çözümüne yönelik doğru bir başlangıç yapabiliriz.