Malazgirt kutlamaları

Ankara Belediyesi’nin panolarında “Gençlik şuhedanın izinde” başlıklı afişleri görünce şaşırmıştım. Çünkü bu aralar PKK ile müzakereler devam ederken, en azından AKP gençliğinden istenen şühedanın peşinden gitmesi değildir. Çünkü şüheda Anadolu’da Türk Milletinin egemenliğini çapulcular ile paylaşmanın müzakeresini yapmamış, çapulcuların üzerinden geçmiş, gereken dersi vermiştir. Malazgirt’teki törenlere katılmak ve yerinde gözlemek isterdim. Ne yazık ki, gidecek zamanım yoktu. Ancak gidecek bir arkadaşımdan gözlemlerini benimle paylaşmasını rica ettim. Onun gözlemlerini sizinle paylaşıyorum:
“Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ve Malazgirt Belediye Başkanı Mehmet Nuri Balcı “Kürtler ve Araplar olmasaydı Malazgirt zaferi olmazdı” manasında konuşma yaptılar. Özellikle Balcı’nın konuşması dikkate değerdi. Balcı şöyle demiş; “Türklere Anadolu’nun kapılarını açıldığı yer olan Malazgirt, Romen Diyojen komutasındaki 200 bin kişilik Bizans ordusu ile Sultan Alparslan komutasındaki 50 bin kişilik Selçuklu ordusu arasında geçen büyük bir meydan savaşına tanıklık etmiştir. Alparslan’ın ‘Eğer 20 bin Kürt süvarisi olmasaydı ben bu savaşı kazanamazdım’sözü bu topraklarda kardeşliğe ve sadakata verilen önemi en iyi şekilde açıklamaktadır. Aynı kardeşlik ve sadakat Kurtuluş Savaşı’nda da gösterilmiştir. Mustafa Kemal’in omuz omuza çarpışan bu iki kardeş halka müteşekkir olduğu bir çok konuşmasıyla tarihe kaydedilmiştir. “Özeti, “biz olmasaydık” ne Anadolu’ya girebilirdiniz ne de İstiklal Savaşı’nı kazanabilirdiniz.”
Klasik PKK söylemi, üzerinde durmaya gerek bile yok.
Malazgirt, Malazgirt ovasında yer alan bir ilçe merkezi. “İlçe merkezi” demeye bin şahit ister; sokakları ve etrafı pislik götürüyor, bakımsız. Kutlama için özen gösterilmemiş, düzgün kahvaltı veya akşam yemeği yiyebilecek yer bulamadık. Sonunda bir otelin restoranını bulduk, ama oradaki koku hiç kaprisli olmayan bende bile “Bir alt katta kümes var herhalde, yumurtaları oradan temin ediyor olmalılar” çağırışımı yaptı.
Sokaklar her yaşta erkek kaynıyor iken birkaç kız çocuğu ve 2-3 kadın görebildim. Orada bulunduğum bir gün içinde büyüklerin ve küçüklerin davranışlarına bakarak “Ne kadar cüretkarlar” cümlesi, içimden en sık tekrarladığım cümle oldu. Bir ırk ile ilgili, bir veya birkaç kişinin davranışlarından yola çıkarak genelleme yapmaya karşıyım.
Türkiye’nin bir başka ilinden olup Malazgirt’te devlet memurluğu yapan Türk asıllı bir aile ile tanışıp, izlenimlerini sordum. Konuşmanın özeti; Malazgirt, PKK’ya en çok üye veren ilçedir. Bir Türk aşireti dışında nüfus tamamen Kürttür. İlçenin fakir olmasının sebebi, gelirin 4 Kürt aşireti tarafından paylaşılıyor olmasıdır. Halk Türkiye’den ayrılmak istemez, aksine çocukları Türk okullarında okutup, batı illere doğru gitmelerinden yanadır. Ayrı devlet kurma söylemleri halkın değil, siyasetçilerin isteğini yansıtır. “Biz dışarı çıktığımızda halk bize karşı son derece saygılıdır” ..
Meydanda dikilen 51 kıl çadır Spor ve Sağlık Bakanlığı tarafından Kırgızistan’dan getirtildi. İşlemlerle Ulupamir köyü muhtarı Kasımbek Varol ve ortağı Murat Sancar ilgilenmişler. Kutlamaları izlemeye gelen Türklerin sayısı yok denecek kadar az. Meydanda Kürtler, güvenlik güçleri ve Ulupamirli Kırgızlar var. Başkaları bilmem, ama bende Malazgirtlilerin tavrından kaynaklanan gerginlik var. Kırgızistan’dan getirtilen çadırlara 2 gün içinde ufak zararlar verdiler. Polis olmasa yağmalamaları an meselesi. Bir grup yerli gençle Kırgızlara küfrettikleri için kavgaya girdim.
Gözlemler burada bitiyor. Arada bazı kızgınlık yüklü cümleleri metinden ben çıkardım. PKK’nın “Türk Ordusu’nu yendik”, “T.C’yi yendik” söyleminin PKK’ya yakın tabanda nasıl bir ruh haline neden olduğunu göstermesi açısından gözlemleri değerli görüyorum.
Türkiye hızla bir girdabın içine doğru sürükleniyor. Hükümet ise Nasreddin Hoca misali “ya tutarsa” diye devam ediyor. Bu cümlemi okuyan AKP’li okurlarım bana yine kızacak. Ancak kızmadan, bakın Bülent Arınç ne diyor: “En sonunda başarısız olursak ne olur; bugünlere dönmüş olacağız. Çok fazla bir kaybımız olmayacak. Ama bir de tutarsa, başarılı sonuçlar alırsak ne olacak, kaymaklı baklava olacak. Kaybedeceğimiz bir şey yok ama kazanacağımız çok şey olabilir.”

Yazarın Diğer Yazıları