Mağdur müdahiller
Gizli tanık yasası çıkmadan ünlü savcı Zekeriya Öz’ün “Osmanım” ile 2 kez görüştüğü resmi evraklarla kanıtlandı. İlhan Taşçı’nın yeni çıkan kitabı “Gizli Tanık” tan çok önce Av. Zeynep Küçük rezaleti ortaya çıkarmıştı zaten. Av. Küçük’ün an be an telefon görüşmeleri, mesajlar, adresler, yol güzergahları, girift ilişkilerini bulup mahkemeye sunduğu dosya ne yazık ki dikkate alınmadı. Av.Küçük’ün çalışmaları Oktay Yıldırım’a “09.45” adlı yeni bir kitap kazandırdı. Bu eseri bir solukta okuyup “vaayy beee!!” diyeceksiniz. Ama yanına Hikmet Çiçek’in “Ergenekon Tertibinde Gizli Tanıklar” adlı kitabını da eklemelisiniz. İpten kazıktan kurtulmuş ne kadar kriminal tip varsa gizli tanık olmuş. Bir de şizofren tipleri okudukça kahkahalar atacaksınız. “Gizli tanık bile oldum her dediğinizi yaptım artık tahliyeyi hak ettim” dilekçeleri yazan Ümit Sayın’a belki de acıyacaksınız.
Önümüzdeki yıllara ışık tutmak, tarihe not düşüp, hukuk garabetini sergileyerek kitap haline getirenlerin ellerine yüreklerine sağlık. Şimdi yazılması gereken ise “müdahiller” olmalı. Malumunuz 28 Şubat Davası’nda sanık sayısının 5-6 katı müdahil mağdurlar var. Sözde 28 Şubat’ta mağdur olmuşlar. Bu müdahillik “Yalancı şahitler kahvesini” geçmek üzere. Bazı sendika ve dernekler ve hatta malum parti yöneticileri telefon ile “müdahil davetiyesi” gönderiyor. Ücretsiz avukat tahsisi, matbu dilekçenin yanında “Müdahil olursan mahkeme kararı ile 50 bin lira tazminat alırsın. Belediyede iş imkanı bulursun” diye vaatler bile verildiği söyleniyor.
Ankara’da günlerdir devam eden 28 Şubat duruşmalarına vakit buldukça gidiyorum. Tutuksuz sanık ve ailelerle sohbet ederken bir çırpıda yüzlerce not aldım. Dilekçe verip davacı olanlarla ilgili savcılık makamı ön inceleme yapmadan herkesin talebini iddianameye yazmış. Oysa ciddi bir süzgeçten geçmeliydi. Sonuçta bu tip vakalar adalete olan güvenin sarsılmasına sebep oluyor. Örneğin; 1992 yılında astsubay rütbesindeyken disiplinsizlik suçundan YAŞ kararı ile atılmış, 1997 yılının 28 Şubat’ından mağdur olduğunu iddia ediyor ve sanıkların cezalandırılmasını talep ediyor. Sadece 1992 değil 1987, 89, 91, 93, 94, 95 yıllarında ordu ile ilişiği kesilen bir sürü kişi adeta “bizi 28 Şubat yaktı” diyerek maddi manevi tazminat talebinde bulunuyorlar. Bir de o dönemin bebelerinden örnek verelim. Yani 28 Şubat’ta 6-7 yaşında olan ilkokul çocukları var. “Fena halde ruh sağlığım etkilendi. Depresyon ilaçları kullandım” diye davacı olanların sayısı gülünç derecede çok. 2008 yılında Harp Okulu’ndan mezun olmak üzere iken disiplinsizlik ve ahlaki zaafları yüzünden diploması verilmeyen birinin dilekçesi dikkatimi çekti. “28 Şubat yüzünden mezun etmediler” diye feryat ediyor. Oysa o tarihte 9-10 yaşında. Harp Okulu’nda okuduğu sırada AKP iktidarda .YAŞ kararları altında Başbakan ve Cumhurbaşkanının imzası var. Ama bu mağdur illa da 28 Şubatçılardan şikayetçi. Kendisini okuldan atanlardan değil.
Askerliğin temel kuralları vardır. Personelini korumak için kimilerine göre ağır prensipler uygulanır. Haklıdır da. Her hangi bir personel astından asla borç para vs.. alamaz. Alırsa derhal soruşturma açılır. Rüşvet en tehlikelisidir. Söylentisi bile tehlikelidir. Belgesi bulununca derhal atılır. Belge yok ise takibe alınır bir başka zaafı yüzünden cezalandırılarak istifası ya da emekliliği istenir. Kumar oynamak elbette büyük suç ama asker şans oyunlarını alışkanlık haline dönüştürdüyse uyarılır. Alkol bağımlıları da mercek altında tutulur. Kadın zaafları da. Askerlerin kışla içindeki kantin işletmeleri hep denetlenir, bir kuruş kaçırmak ya da göz yummak affedilmez. İşte bir kısmı bu suçlar sebebiyle askerlikten uzaklaştırılanlar koşup fırsat bu fırsat anlayışı ile 28 Şubat’tan davacı olmuşlar. Üstelik “eşimin başı örtülü olduğu için” yalanını ekleyerek. Avukatlar bu isimleri tek tek belirliyor. Yakında bu rezaletin kokusu tüm yurda dağılır. Bizler de takipçisi olacağız. Genç gazetecilere tavsiyem; gelin takip edin bu davayı. Gizli tanıklar gibi “mağdur müdahiller”le ilgili en 8-10 kitap çıkar. Bizden söylemesi.