Maaş Duası...
Bu Pazar uzun bir konu yerine kısa bölümlerden oluşan bir mavra yazmaya karar verdim. Genelde de Erdoğan Tokmakçıoğlu'ndan yararlandığımı söyleyeyim.
Merhumla tanışmamızı sağlayan anımla başlayayım. Her nasılsa konuşmacı olduğum bir toplantıda, "Hangi tür şiirleri sevdiğim" soruldu. Verdiğim cevabı bugün gibi hatırlıyorum; "Rubai ve benzerleri". Yani 2 veya 4 mısradan meydana gelenler. Benden örnek istediler, "Ömer Hayyam'ın yazdıklarının tamamı" dedim. Ardından da, "Bizden bir ismin yazdığını tek geçerim"i ilave ettim. Herkes meraklandı ve , "Oku, oku..." diye bağırmaya başladı. İki dizeyi hemen söyledim; "Girdim yarin bahçesine / Parsellenmiş..."
Önce sessizlik oluştu, sonra müthiş bir alkış. En büyük sürpriz ise Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun orada bulunmasıydı. Böylece tanıştık. Sevgili ağabeyime bir kez daha rahmet diliyorum.
Gülbank
Başlığı görüp Isparta dolaylarında yeni bir banka kurulduğunu sanmayın. Bu bir duanın adı. Gülbank, Osmanlı'da belli zaman ve ortamlarda okutulurdu. Mesela; yeniçerilere maaş dağıtılırken:
"Allah, Allah eyvallah
Baş üryan, sine püryan, kılıç al kan
Bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran
Eyvallah, eyvallah
Kahrımız kılıcımız düşmana ziyan
Kulluğumuz padişaha ayan
Üçler, yediler, kırklar
Gülbank Muhammed, Nuh-u Nebi, kerem-i Ali
Pirimiz hünkarımız Hacı Bektaş Veli
Demine devranına hu diyelim
Huuu..."
Gül Baba
Adı efsanelere konu olan Gül Baba, aslen Merzifonluydu. Bektaşı şeyhi bir askerdi. Gerçek adı Cafer olmasına karşılık hep Gül Baba adıyla tanındı ve namı günümüze ulaştı. Kahramanlıkları hâlâ yaşatılıyor. 1541'de Budin kuşatması sırasında şehit düştü. Cenazesi ünlü şeyhülislam Ebu Suud Efendi tarafından kaldırıldı. Namaza Kanuni Sultan Süleyman da katıldı. Günümüzde varlığını sürdüren Budin'deki türbesini Beylerbeyi Yahya Paşazade Mehmet Paşa yaptırdı. Gül Baba adı verilmesi çok naif kişiliğinin yanı sıra, sarığına hergün taze bir gül takarak dolaşmasındandır. Hatta savaşlara bile böyle katılmıştır.
Günümüzde Bora Ayanoğlu ve onun bestesi "Güller ve Dudaklar"ı hatırlamamak mümkün mü?.. Tabii, arkasından şarkıyı daha da ünlü hale getiren İskender Doğan'ı.
Kadın dövme tarihi
Şimdi yazacağım konuyu Taş Devri'ne kadar götürebilirdik. Ancak o devirden yazılı kayıt olmadığı için daha yakın dönemle yetinmek zorundayız. Ortaçağ'da Avrupa'da evli erkeklerin karılarını dövmeleri yaygındı. Hatta bu berbat gelenek, sıradan bir iş gibi görülürdü.. İnanılmaz belki ama dövme eylemi esnasında sopa ya da kırbaç kullanılması olağan sayılırdı. Bavyera'da 20. Yüzyıl başında çıkarılan yasa ile erkeklerin eşlerini hırpalamaları yasaklandı. Ortaçağ'da Fransa ve öteki bazı ülkelerde karısını zina halinde yakalayan erkek onu öldürürse ceza görmezdi. Oysa MÖ 2000'de yaşamış olan Babil hükümdarı Hammurabi'nin koyduğu yasaya göre ihanet durumunda bile cezayı ancak devlet verebiliyordu.
Kadınların statüsü
İlk çağda eski Yunan'da kadınlar kocalarıyla birlikte tarlada çalışırlardı. Tüccar karıları da kocalarına yardımcı olabilir, mal alıp satabilirlerdi. Aynı dönemde Atina'da fahişelerin herkese açık yerlerde erkeklerle icrayı faaliyette bulunmaları serbestti. İlginç olan, evli kadınların aksine hayat kadınlarının hemen hepsinin kültürlü insanlardan oluşmasıydı. İnce nükteleriyle toplumda ün kazanmış kişilerdi. Bazı çok ünlüleri toplumda oldukça saygın bir konuma gelmişlerdi. Bir yabancı Atina'da bir eve konuk olunca, ev sahibi bu hanımları davet eder özel alem yaptırabilirdi. Atinalı ünlü devlet adamı Demostanes'in çektiği nutuklardan biri günümüze kadar gelmiştir:
"Bizi eğlendirmek için fahişelerimiz, hizmetlerimizi görmek için esirlerimiz, evlerimizi derli-toplu tutmak için eşlerimiz var"
Demostanes MÖ 322'de düşmanlarından kaçtığı Kalaureia adasındaki Poseidon tapınığında zehir içerek hayatına son vermiştir.
GÜNÜN SÖZÜ
Horoz ötsün veya ötmesin mutlaka sabah olacaktır. Afrika atasözü