Lütfen ''yön gözlükleri''nizi çıkarınız…

Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, Sinan Ateş suikastıyla ilgili olarak yaptığı sosyal medya paylaşımında, "Ülkücü cinayeti SOLcuların aydınlatmaya çalışacağı kimin aklına gelirdi" dedi.

"Da" bağlacını ihmal etmemiş olsaydı tashihlik bir durum oluşmayacaktı.

"Solcular da", aslında bütün diğer ideoloji, eksen, fraksiyon, inanç, siyaset mahallelerinin aklıselim mensupları gibi, Türkiye Cumhuriyeti''ni "Ali kıran baş kesen" iklimine teslim etmemeliydi. Bunun şuuruyla tavır geliştirmeleri ne güzeldi.

"Zaten olması gereken"lerin marifet sayıldığı çağda, bu "kendinden olmayanın hakkını, hukukunu gözetebilme" niteliği ayrıca ve elbette takdire de değerdi.

Ancak…

Kahveci, "da" bağlacını ihmal edince, ortaya suikastı "SOLcular" şeklinde ifade ettiği kesimden başka hiç kimse hele de ülkücüler zinhar aydınlatmaya çalışmıyormuş gibi bir anlam çıktı.

*

Halbuki…

Sinan Ateş''in cenazesinde, "Bozkurtlar burada çakallar nerede" diye feryat edenler ülkücülerdi.

Bu feryadın karşılığı, tam da Kahveci''nin sadece "SOLculara" atfettiği o "suikastı aydınlatma", ülkücü Ateş''in hakkına, hukukuna, hatırasına sahip çıkma iradesiydi.

"Ülkücü" etiketini kullanıp da bunu göstermeyenlere yönelen kitlesel meydan okumada buldu ifadesini.

*

Kahveci yahut benzeri maksadı aşan ifadeler kullanan başkaları, durumun farkında olmayabilirler. Tekraren, mümkün olan en koyu fontlar, en iri puntolar, en kalın çizgilerle vurgulamakta fayda var (Ki, zaten tam böğründen hançerlenmiş, ciğerleri sökülmüş, yüreği yangın yerine dönmüş, yaralı bir camia, aynı yerlerden ve kimseye, özellikle de vatana, millete, memlekete faydası olmayacak şekilde yaralanmasın her dakika yeniden…):

UZUN BİR ZAMANDIR, "MHP YÖNETİCİLERİNİN SUSKUNLUĞU" ÜLKÜCÜLERİN DE SUSKUN OLDUĞU, OLACAĞI ANLAMINI TAŞIMIYOR.

"MHP YÖNETİCİLERİNİN DUYARSIZLIĞI" ÜLKÜCÜLERİN DE DUYARSIZLIĞI DEMEK OLMUYOR.

TEK BU KONUDA DEĞİL DAHA BAŞKA BİRÇOK KONUDA DA, "MHP YÖNETİCİLERİNİN" ALDIKLARI KARARLAR, SERGİLEDİKLERİ TAVIRLAR, BAŞVURDUKLARI ÜSLUP, KULLANDIKLARI DİL, YAPTIKLARI TERCİHLER, "ÜLKÜCÜLERİN DE KARARI, TAVRI, ÜSLUBU, DİLİ, TERCİHİ" ANLAMINA GELMİYOR.

NE NEŞEDE, NE KEDERDE, NE TASADA, NE KIVANÇTA "BİR"LİK YOK.

Böyle olunca da…

Ülkücülerin cenazesi, vicdanları kanırtmak pahasına, "MHP yöneticilerinin" düğün bayramı haline gelebiliyor.

*

Kaldı ki…

Hukuksuz Gezi yargılaması ve kararlarına karşı en sert tepkilerden birini "ülkücü" gelenekten gelen, "sağ" siyasetin içinde yoğrulmuş İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gösterdi.

Yeniçağ Gazetesi''nin, "ülkücü" yahut "Türk Milliyetçisi" kimlikli birçok yazarı da imza atacaktır buna; kendisini eleştirmiş olalım-olmayalım, politikalarını alkışlayalım-alkışlamayalım; düğünümüzde, cenazemizde, doğumumuzda, defaatle uğradığımız saldırılarda, velhasıl ne vakit bir "insani bir vazife" icabı oluşsa, yanımızda bulduğumuz ilk isimlerden biri her seferinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu idi.

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından Alaattin Aldemir, bugün CHP''de siyaset yapıyor.

"Ülkücü" Mansur Yavaş, CHP''li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı; üstelik de "solcuların" da gönlünü feth ede ede yapıyor bu görevi.

CHP''li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı''nın Başdanışmanlarından biri eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından Servet Avcı.

CHP''li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Anavatan Partisi''nin eski ilçe ve belediye başkanı; "sağ"dan gelme yani.

MHP''nin ilginç transferlerinden biriydi; Ertuğrul Kumcuoğlu, Demokratik Sol Parti''den gelmişti.

MHP''nin RTÜK Üyesi Deniz Güçer, sol görüşe sahip bir gazeteci.

Bir dönem, imtiyaz sahibi Ahmet Çelik''in katıksız "ülkücü" olduğu Yeniçağ Gazetesi''nin yazar kadrosunda da bulunan Tuncay Mollaveisoğlu şimdi Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni.

Keza, yıllardır Yeniçağ''da yazan Murat Ağırel, artık Cumhuriyet''te buluşuyor okurlarıyla.

*

Türk Milleti, geçmişte iç-dış "darbeciler"den başka kimsenin hesabına bir tek hayırlı cümlenin yazmadığı bu defterleri kapatabilecek ve Cumhuriyet''i var eden değerlerin, ikinci yüzyılında da var kalmasını sağlayacak paydalar üretebilecek, o paydalarda buluşabilecek kemale erdi.

"Hak"kın sağı-solu yok.

"Adalet"in yok.

"Hukuk"un yok.

"Hürriyet"in yok.

"Şahsiyet"in yok.

"Vicdan"ın yok.

"Açlığın" yok.

"Yoksulluğun" yok.

"Zulmün" yok.

"Aklın" yok.

"Bilim"in yok.

"Ölümün" yok.

Bu "Cumhuriyet"in yok.

Bu hâlde…

Dünyayı hâlâ "yön gözlükleri"yle okumaya çalışmaktaki ısrar niye?

Yazarın Diğer Yazıları