Lozan ve 30 Ağustos!
"Lozan zafer mi hezimet mi?", "Ali Kemal hain mi, kahraman mı?" sorularını soranlar tarihten ve gerçeklerinden habersiz olanlardır.
Günümüzde bu suni ve aptalça soruların yanında son zamanlarda "TC"yi tabelalardan indirmek, "30 Ağustos halkı ilgilendiren bir bayram değil" demek ya da Rize'nin Fındıklı Kaymakamlığı "Atatürk Parkı"nı kamu yararı yok diyerek onaylamak en hafifinden söyleyelim cehaletin zirvesinde dolananların yapacağı iştir.
Bu ülkede yaşayan herkesi ve herkesimi düşman zulmünden kurtaran kurucu liderin adını "kamu yararı" gerekçesiyle reddetmek aklın alacağı bir iş değildir.
30 Ağustos Zafer Bayramı için "halkı ilgilendiren bir bayram" olmadığı anlamına gelen laflar etmek başlı başına bir faciadır.
Zafer ya da hezimet!
Burhan Kuzu özünde sağduylu bir insandır. Ama anayasa profesörüdür yani tarihçi değildir. Şöyle bir tweet atmış. "Lozan zafer değil, hezimettir. 2.5 milyon kilometrekare vatan toprağı 780 bin kilometrekareye düşmüştür."
Kaynak olarak da Şekspir'i "Şeyh Pir" olarak sunan Kadir Mısıroğlu'nu göstermiş. O Mısıroğlu ki "keşke Yunan galip gelseydi!" diye bir cümle kurabilmiş bir insandır. Herhalde "Yunan galip gelseydi" Türkiye toprakları 780 bin kilometre kareden 2.5 milyon kilometre kareye çıkacaktı!
Kuzu "Sevr'i Osmanlı imzalamamıştı ki" diyor. Tamam da Sevr'i imzalayacak kadar Osmanlı'nın ömrü olmadı ki... Buna karşın kıta boyutunda toprak kaybına sebep olan anlaşmalardan Karlofça'yı, Ayastefonos'u, Küçük Kaynarca'yı, Uşi'yi, Mondros antlaşmalarını Osmanlı imzaladı!
Lozan'ı ve onu imzalayarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranları saygıyla anmak yerine onlara hadsizce laf etmek aklı başında olanın bir kimsenin yapacağı iş değildir.
Cahiller cahillikleriyle, gaflet içindekiler gafillikleriyle baş başa kalsınlar onlar için bir cümle kurmak bile israftır.
Ama onların haddini bilmek, sınırları geçmemek, çizmeyi aşmamak gibi bir mecburiyetleri vardır.
Konuyu biraz daha açalım: Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, 30 Ağustos'ta "Ulaşımın ücretsiz olmasına yönelik" tartışmalar sırasında "30 Ağustos halkı ilgilendiren bir bayram değil" dediği medyaya yansımıştı.
Başkan sözlerinin çarpıtıldığını, cımbızlandığını, kastının farklı olduğunu söylüyor ama sonuçta başkanın 30 Ağustos'un şu veya bu sebeple halkı ilgilendiren bir bayram olmadığını da söylemiş oluyor.
30 Ağustos Türk milletinin topyekün düşmana karşı verdiği var olma yok olma savaşının sonucudur. 30 Ağustos her Türk için zafer bayramıdır ve herkesin bu bayrama katılmasını sağlamak da herkesten çok yerel yetkililerin görevidir.
Dahası bu tür bayramlar toplumu bir arada tutan ve insanları değerlerine yapıştıran tutkallardır.
Atatürk, Türk, Türk Milleti, 30 Ağustos Zafer Bayramı, Lozan, Türkiye Cumhuriyeti gibi ortak kavramları tartışmaya açmanın amacı toplumu çözmektir. Kafa karışıklığı yaratmaktır. Daha açıkcası psikolojik operasyon yapmaktır. Toplumun bir kesimini diğer kesimiyle karşı karşıya getirmektir.
Bu kavramlar sanıldığı gibi kudret elitlerine ya da siyasi konjonktüre bağlı olarak oluşmuş değildir. Eğer öyle olsaydı konjonktürün değişmesi ya da kudret elitlerinin yok olmasıyla kavramlar da millet de dağılırdı.
Akif şu veciz ifadeleri boşuna söylemiş değildir: "Değil mi cephemizin sinesinde iman bir/Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir/Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz/Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!"
Düşmana karşı ortak direniş ortak değerlerin, birlik olmanın sonucudur. Evladını cephede kaybeden babaya "Vatan sağolsun!" dedirten bu değerlerdir. İnsanlar ancak bu değerler ve idealler için "ya istiklal ya ölüm!" derler.
Toplumun önündekilerin birlik, bütünlük ve beraberlik üreten kavramlara sahip çıkacak yerde onlara saldırmaları düşmanın yaptığını yapmaktır!
Akıllı olmak lazımdır!