Liste depremi...
Her şeyden önce itiraz edilemeyecek bir tek listenin bile olamayacağını belirtmekte fayda var. Milletvekili aday sıralamasında tam başarı sağlayabilecek bir parti bugüne kadar olmadığı gibi mevcut yasalarla bundan sonra da olmayacaktır. Dolayısı ile her partinin yaşadığı liste depreminde bana göre asıl önemlisi seçmenin hissettiği şiddettir. Fikri yarılmalar yüzünden partisine kırgın olan seçmen sayısı aday listeleri yüzünden küsenlerin yanında devede kulak bile değildir. Oysa Türk siyasetinin kaderini aslında küskün seçmenler belirlemekte. Bu rakam son yıllarda yüzde yirmilerin üzerine çıkarak on milyonu geçmiştir. Siyasi partilerin bu on milyon vatandaşı sandık başına götürecek ciddi bir girişimde bulunmayışı acı gerçeklerimizden biridir. Diğeri ise sandığa gitmeyi ibadet sayanlar ile oy kullanmayarak pasif direniş metodu sergilediğini zannedenler ile miskin laiklerin tembelliğidir.
Kimileri demokrasiye aykırı olduğunu iddia etse de yaşadığı ülkenin kaderini belirleyecek yöneticileri seçmek için oy kullanmanın tıpkı askere gitmek, vergi vermek gibi bir vatandaşlık görevi olduğu iddiasının arkasındayım. Nasıl vergi zorunlu ise oy vermek de zorunlu olmalı. Mazeretsiz oy kullanmayan vatandaşlara çeşitli şekillerde ceza vermek mevcut yasalarda zaten var. 12 Eylül darbesinin getirdiği oy kullanmayana para cezası yüzünden katılım yüzde 95’in altına inmiyordu. Ne zaman ki çeşitli afların arasına oy kullanmayanlara da af getirilince katılım azaldı.
Bakın son referanduma... BDP’nin boykotuna rağmen Doğu ve Güneydoğuda katılımın yüzde 90’ların üzerine çıktığı il ve ilçeler vardı. Ve buralarda 80-90’lara varan evet oyu çıktı. Ya daha batıdakiler... Yüzde 70’lere gerileyen katılım ve hayır oyu... Sonuç ortada... 12 Eylül referandumunda katılmayan yüzde 23 oy kullanmış olsaydı 52’ye 48 oranı tersine dönerdi.
AKP iktidarı işine gelmediği için siyasi partiler yasası ve seçim kanunlarını değiştirmiyor. Doğrusu muhalefetin de bu konuda samimi çabasına pek rastlamadık. Liste depremini hesaplamayan vekiller ciddi çaba sarf etmedi. Ne de olsa hep vekil kalacaklarını sanıyor, işlerine de geliyordu biraz.
Sonuç ne olursa olsun liste depremi ufak tefek artçı sarsıntılara rağmen unutulup gidecek. İster istemez YSK’ya verilen listelere vatandaş oy verecek. Bir daha aynı felaket ile karşılaşmamak için alınacak tedbirlerin başında oy kullanmayanlara uygulanması gereken yaptırımı hayata geçirmek şart olmuştur. Sigara yasağı başladığında bu iş tutmaz diyen benim gibi tiryakiler bile yasaklara uymak zorunda kaldı. Mazeretsiz oy kullanmayanlara en az bin TL ceza kararı çıkarılırsa ve bunun affı olmadığı gibi ödenmediği takdirde tapu devri, ruhsat çıkarma, muhtardan ikametgah almanın bile engelleneceğine dair kanun hükmünde kararname yayınlansa inanın katılım yüzde 98’e yükselir. Bu yetki TBMM’den olmasa da Bakanlar Kurulu’nca çıkarılabilir. İleri demokrasiden dem vuran AKP’den bunu beklemek iyimserlik olabilir. Umarım bunu gerçekleştirirler ben de özür dileme erdemini sergilerim.
Liste depreminden sonra siyasi partiler, seçim bildirilerini ilan ederek meydanlara inecekler. Vitrinindeki adayları tanıtacaklar. Seçmen bu defa siyasilerden daha uyanık davranarak, bildirilere siyasi partiler ve seçim yasalarının değişimini ekletmeli. Milletvekili adayları ve liderlerden bu konuda yazılı beyan almalılar. Seçim sonunda unutulan sözlerin akıbetine uğramamak için yazılı beyan şarttır. Bundan böyle belediye başkan adaylarını, belediye meclis üyeleri ve milletvekili adaylarını liderler, belirlenmiş delegeler değil, partinin tüm üyeleri seçecektir... Sözlerin altına imza attırmanın tam zamanıdır.
Yasalar yüzünden ittifak ve seçim işbirliklerini gerçekleştirmek zordur. Seçim barajı yüzünden milyonlarca oy çöpe gitmektedir. Bu yüzden Türkiye milletvekilliği hayata geçirilmeli. Yüzde bir oy alan partinin bile Meclis’te temsili sağlanmalıdır. Bu seçim hileleri ve bölgesel baskıların da önüne geçecektir.
Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde henüz listeler YSK’ya teslim edilmemişti. Liste depremi ve artçılarına dair düşüncelerimizi önümüzdeki yazıya bırakıyor, her şeye rağmen hayırlı olsun diyoruz...