Lideriniz ne derse o!

Doğruya doğru, bu defa çok güzel konuştu.
Çok yerinde konuştu.
Dilerim, önceki gün Ankara Spor Salonu'nu lebalep dolduran gençler de, alkıştan, tezahürattan fırsat bulup da fark edebilmişlerdir; liderlerinin kendilerinden ne beklediğini…
Ve dilerim, tez vakitte gereğini yerine getirirler de, milletin hayrına bir işe yarar itaatkârlıkları.
***
Ne dedi AK Parti Genel Başkanı?

"Eskiler su-i misal emsal olmaz derler… Başkalarını kötüleyerek, başkalarının emeğinin üzerine basarak bunu yapmaya çalışanları göreceksiniz. Mesela hakkı ve hakikati araştırmak, bulmak yerine yalanı, iftirayı siyasetlerinin merkezine yerleştirenleri göreceksiniz. Yalanların er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır" dedi.
Gençler, ne olur can kulağıyla dinleyin liderinizin bu sözlerini.
Dilediğiniz partiye gönül verin, emek verin ve fakat, en nihayetinde bütün bu siyasi partilerin "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin yönetimine talip olduğunu ve onlara, geride yönetebilecekleri bir "devlet" bırakan, bu "devleti" bırakan kişinin de Mustafa Kemal Atatürk olduğunu unutmayın.
Sizlere, O'nu unutturmaya çalışanlara açtığınız krediyi sınırlandırın.
O'nu kötüleyerek, onun verdiği mücadelenin üzerine basarak, "Bir gecede cahil bıraktılar"dan, "Camileri ahır yaptılar"a, "Dersim'de katliam yaptılar"dan, "Şapka yüzünden astılar"a kadar varan o uçsuz bucaksız yalan rüzgârına kapılmayın; algınızı ipotekletmeden, farklı kaynaklardan okuyarak, araştırarak, dinleyerek, topladığınız verileri akıl, mantık ve vicdan süzgecinden geçirerek pozisyon alın.
Lideriniz çok haklı; "Yalanların er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır". O yalanların aslı ortaya çıktığında, annenize, babanıza, evlatlarınıza, size -olduysa eğer- 23 Nisan şiirleri okutan, Cumhuriyet marşları söyleten öğretmenlerinize mahcup olmayın.
***
Ne olur, liderinizin şu sözlerini yabana atmayın; "Siyaset yoluyla ülkesine, şehrine, halkına hizmet etmek, eser kazandırmak yerine kısır hesaplar peşinde koşanlar göreceksiniz. Milletimiz o engin ferasetiyle ülkesi için çalışanla kendisi için çalışanı ayırır, sandık önüne geldikleri zaman verir."
Elinde Osmanlı'dan kalan 4 fabrika ve 1 üniversiteden başka bir şey yokken, şeker fabrikaları, uçak fabrikaları, fişek fabrikaları, kiremit fabrikaları, çelik fabrikaları, cam fabrikaları, kağıt ve karton fabrikaları, maden işletmeleri, süt işletmeleri, elektrik santralleri, tersaneler kuran, SÜMERBANK'ı kuran, TEKEL'i kuran Atatürk'ün iktisat hamlesini devam ettirmek isteyenlerle, O'nun izlerini silmek uğruna, "Ne banka bırakacağız, ne fabrika… Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız" diye bağıra bağıra, memleketi ABD'den buğday ithal eder hale getiren, Taşköprü'yü, Amasya'yı, Adana'yı, Antalya'yı, Niğde'yi kan ağlatıp sarımsaktan elmaya, portakaldan patatese boğazımızdan geçen her lokmayı dışa bağlayanları, pandemi gibi bir küresel bela anında dahi, kısır hesaplaşmalar peşinde koşarak, sırf kedi partilerinden değil diye vatandaşa desteğe çalışan belediyelerin hesaplarına el koyan, aş evlerini kapatanları ayırın.
***
Ne olur, ama ne olur, "Halkın gönlünü kazanarak iktidar olmak yerine, darbecilere, dış mihraklara sığınanlar göreceksiniz, sakın örnek almayın" öğüdünü, kucağınıza küpe yapın!
Halkın gönlünden kopan makamlarla, mevkilerle yetinmeyip, siyasi nüfuzu değil "devlet geleneği"ni temsil eden kurumları da ele geçirmek hevesiyle "paralel yapı"ların sızıntılarına geçit vermeyin, sırf "menziliniz bir" diye onlara "ne istedilerse vermeyin".
Darbe sadece tankla, tüfekle olmaz; siyaseti, yargıyı, sermayeyi, eğitimi, medyayı kimsenin "sopası" yapmayın, yaptırmayın.
İcazetle reform yapmayın, icazetle yasa yapmayın, icazetle açılmayın, saçılmayın; mevzubahis vatan ise hiçbir birlikten, ittifaktan, müttefikten icazet almayın, tam bağımsızlaşın.
Milletin vereceği her türlü cezayı, dış mihraklardan gelecek her nevi takdire, ödüle, madalyaya yeğ tutun. Vatan kaybedeceğinize seçim kaybedin; ama terör örgütleriyle kirli/kanlı pazarlık masaları kurmayın.
***
Doğru diyor lideriniz, "Değişim hayatın bir gerçeğidir ama ilkesizliği, arsızlığı, ilkelliği yüceltmeye kalkanların akıbeti mahcubiyettir. Lafa gelince davadan söz edip, çıkarlarına dokunulunca istikameti bozanlar göreceksiniz örnek almayın."

"Camiler kışlamız" diye çıktığınız yolda, kendinizi Akdamar'da Ermeni işgalcilerin tecavüz adasını turizme açarken, Orta Doğu'da milyonlarca Müslüman'ı katleden Amerikan askerlerinin sağlığına dua ederken, vatana ihanetten yargılamaya ant içtiklerinizin kanatları altına saklanmış halde bulmayın; elbette gömlek değiştirebilirsiniz ama gömleğinizin kumaşı aynı kalsın!

Yazarın Diğer Yazıları