Liderimiz Dr. Fazıl Küçük'ü saygıyla anıyoruz
KKTC üzerinde yeni oyunların tezgahlandığı çok kritik günlerden geçiyoruz... Emperyalizmin kahpe tuzaklar hazırladığı bu zor günlerde doğruyu, doğru yolu nasıl bulacağız? Kimin rehberliğine güveneceğiz? Yanlış yola sapılmasını nasıl önleyeceğiz? Başta AB ve ABD olmak üzere bizi sömürmeye, yalan vaatlerle kandırmaya ve varlığımızı yok saymaya çalışan bu şer güçlere karşı direncimizi nasıl sürdüreceğiz? Birlik ve beraberliğimizi nasıl sağlayacağız?
Büyük Türk Ulusuna izlenmesi gereken doğru yolu Büyük Atatürk göstermiştir... Kıbrıs Türk Halkı yürüdüğü yolda Büyük Atatürk’ü, liderlerimiz Dr. Küçük’ü ve KKTC’nin kurucusu 1. Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı rehber olarak almıştır...
Özgürlük ve varoluş mücadelemizin lideri Dr. Fazıl Küçük aramızdan ayrılalı 24 yıl oldu...
O’nun rehberliğine en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zor günlerde, hepimize ışık tutan, yol gösteren şu özdeyişlerini sizlerle paylaşmak istiyorum, aziz ruhu şad olsun:
- Muhalif, muvafık her vatandaşın gelecek günlerde, tek bir cephe halinde, müşterek bir siyaset takip etmesi, varlık ve bekamız namına şarttır... Hür ve bağımsız bir toplum olarak yaşayacağız. Yeter ki, her zaman yaptığımız gibi gerekli tek bir vücut gibi hareket edelim.
- Rumların kafasında Enosis çivisi çakılıdır. Bunun için sürekli olarak tehlikeli oyunlar içinde olacaklardır. Bunu böyle bilelim ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de elele verelim...
- Kağıt üzerinde yapılan anlaşmaları geçmişte gördük. Mürekkebi kurumadan beyaz kağıt parçası olarak ortada kaldı. Bu anlaşmaların Rumlar tarafından nasıl inkar edildiği ve bizlere ne acılara mal olduğu unutulabilir mi? Şimdi “Türk askeri adadan çekilsin ve anlaşma yapılsın” gibi iddiaların Kıbrıs Türkü tarafından kabulü imkansızdır...
- Kıbrıs Türkü’nün can ve mal güvenliği, ancak Türk askerinin adada kalmasıyla sağlanabilir.
Türk halkının can ve mal güvenliği, kağıt üstünde sağlanamaz. Bir takım maskaralık kelimelerle barış sağlamak, yine eski günlere dönmek demektir ki, başı dik dolaşmak isteyenler için bu felaket olur. Bizi ancak Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı ayakta tutabilir. Bu böyle bilinmelidir.
- Türk, hakkını elde etmek ve hürriyetine kavuşmak için engel bilmez.
- Ben, yalnız mensubu olduğum toplumu ilgilendiren meseleleri kaleme alan naciz bir ferdim. Çünkü Türk’üm ve hiçbir zaman Türklüğün ayaklar altında çiğnenmesine tahammül edemem.
Kıbrıs Türkü hür ve bağımsız olarak ebediyen yaşayacaktır... Türk, her şeye tahammül edebilir fakat milliyet ve şerefine tecavüz edilmesine asla.
- Türkiye’siz herhangi bir girişimin başarıdan uzak kalacağını ve mutlak surette hezimetle neticeleneceğini unutmayınız.
- Bu kadar senedir çektiğimiz eziyet ve gördüğümüz zulümlerden olsun ders alalım. Anlamalıyız ki, kendi ciğerimizi kendi yağımızla kavurmaktan başka çaremiz kalmamıştır. Bizim rehberimiz yalnız Anavatan’ımız olacaktır. Unutma ki; tarihin bile şimdiye kadar şahidi olmadığı kahramanlıklar yaratan bir milletin soyuyuz.
Bence, Kıbrıs Türk halkının Türkiye tarafından garantisi, ön planda yer alan hayati bir konudur. Bundan ne vazgeçebilir, ne de fedakarlık yapabilir... Türkiye için yaşamsal olduğu kadar şeref ve haysiye meselesi olan Kıbrıs davası, Türkiye’siz hiçbir zaman halledilemez ve edilmeyecektir.
Bizim bütün endişe ve korkumuz, geleceğimizin emniyetinden başka bir şey değildir. Tarih göstermiştir ki ve göstermektedir ki, Türk’ün dostu, ancak kendisi olabilir... İyice takdir etmeliyiz ki; Kıbrıs davası, Türkiye, anavatan davasıdır. Ona olan sarsılmaz bir bağlılık ve itimadımız, bizi mutlak surette selamete çıkaracaktır. Kıbrıs Türkü, hür ve bağımsız olarak ebediyen yaşayacaktır.