Liberallerin çelişkili halleri
Gazeteye yansıyan şöyle bir haber vardı: “Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur de Girişimi”nin üyeleri Agos Gazetesine yönelik olarak yapılan sanal saldırıyı protesto etmek için Taksim’e gitmişler, gazete dağıtmışlar. Burada da bu 30 kişilik gurup “Hepimiz Hrantız”, “Hepimiz Ermeniyiz” diye malum sloganı atmışlar.
“Hepimiz Ermeniyiz” ırkçı slogan sayılmıyor!
Bu ilk bakışta Türkiye’de her gün yaşanan rutin bir protesto gibi görünüyor. Bu yönü itibarıyla doğrusunu isterseniz bu köşeye konu etmeğe de değmez. Ancak burada dikkat çekmek istediğimiz husus, “Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De!” girişimi adlı sivil inisiyatif olarak nitelenen gurubun bizzat kendisinin “Irkçılık ve Milliyetçilik” yapmasıdır. “Ermeni’yiz” ya da “Hıristiyan’ız” demek başka bir şey “Hepimiz Hıristiyan’ız” demek ise daha başka bir şeydir. Bizim bu olguyu buraya taşımamızın nedeni de budur. Ermenilik ya da Hıristiyanlık yadırganacak bir kimlik değildir. Her tür milliyet, din ve etnisite saygıya değerdir. Ancak herhangi bir haksızlık protesto edilirken “Hepimiz Ermeni’yiz”, “Hepimiz Hıristiyan’ız” türünden slogan atmak tamı tamına ırkçılık yapmaktır. Zira bu sloganı atanlar gerçekte ırkçılığa karşı olmuş olsalar “Hepimiz insanız” diye bağırmaları gerekir. Türkiye gibi bir ülkede şimdiye kadar “Hepimiz Türk’üz!” ya da “Hepimiz Müslüman’ız” diye bir slogan atmak kimsenin aklına gelmemiştir. Bu nedenle de bazı siyasiler bile bir zamanlar “Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkeyiz” diye sözlerine başlardı.
Bu sloganı atanlar “Türk Milliyetçiliği” ve “Müslümanlık” karşıtlığını “ırkçılığa karşıtlık” maskesi altında yapıyorlar. Yapılan bal gibi Ermeni ırkçılığı ya da milliyetçiliğidir. Karşıtlık ise Türklüğe ve Müslümanlığa yönelik olarak yapılmaktadır.
Bir diğer çelişki!
Oral Çalışlar, Radikal’deki köşesinde aynen şöyle yazıyor: “‘KCK operasyonu’ adı altında yüzlerce yasal örgüt yöneticisine yönelik gözaltına almaları ve tutuklamaları anlamak, onaylamak mümkün değil.../... Bu kesimlerin önemli bir kısmının da BDP etrafında toplandığı bir gerçek. Yine bu kesimin PKK’yla aynı tabana sahip olduğu da bölgenin önemli gerçeklerinden biri”.
PKK’nın siyaset üzerindeki etkisini savunmak doğrudur. Askerin siyaset üzerindeki etkisini savunmak ise yanlıştır. Askere “Kozmik” operasyon hukuk devletinin gereğidir. PKK’nın “kozmik” yapılanmasına karşı operasyonu “anlamak ve onaylamak mümkün değildir” . Hükümete karşı darbeleri yargılamak doğrudur. Devlete karşı darbeleri yargılamak ise yanlıştır!
Zırva ve tevil!
Türkiye’de demokrat maskesi altında birileri tarafından resmen Makyavel’cilik yapılmaktadır. Bu zatlara göre PKK’yı dağdan indirmek ya da “Kürt Sorununu Çözmek” amacı için her türlü yasayı görmezlikten gelmek normaldir! Böylesine kutsal bir amaç için hukuk devletinin Habur’daki gişelere takılı kalması ya da yasaların KCK’lı zorbalar için uygulanmaması da doğaldır. Bu nedenle de milliyetçiliğin azınlık boyutu desteklenir, çoğunluk boyutu ise eleştirilir. Kısacası “demokrasi” maskesi altında yapılan bu tür değerlendirmeler resmen zırvadır. Bilindiği gibi zırvalar da tevil kaldırmaz.