Liberaller eşeğin imajını bozuyor
Star gazetesinden Ahmet Kekeç yazısına “Eşek Oğlum”, Mustafa Akyol “Tek Parti Rejimine Gidiyoruz Zırvası”, Mehmet Altan, “Askerci Koro’dan hüzzam makamında şarkılar...” başlığını koymuş. Sabah gazetesinden Engin Ardıç’ın ise aynı günkü köşe yazısının başlığı “Diplomalı Eşekler” .
Bu yazarların tamamı genel olarak kendilerini liberal demokrat olarak tanımlamaktadır. Onlar birer liberal olarak sürekli bir biçimde farklı düşüncelere saygıyı, serbest piyasayı, insan haklarına saygıyı, ifade özgürlüğünü, ötekine saygı duymayı savunurlar. Herkesin düşüncelerini hiçbir kısıtlamaya muhatap olmadan serbestçe ifade etmesi lazım geldiğinden söz ederler. Aslında bu tür söylemleri doğrudur da. Ancak iş yazma eylemine geldiğinde kendileri gibi düşünmeyenleri en ağır biçimde suçlarlar. Hatta işi hakarete bile vardırırlar.
Söylemde liberal olmak!
Söylemde liberal olan bu arkadaşlar karşı düşüncede gördükleri insanlara karşı aşağılayıcı, alaycı, küçümseyici ve yargılayıcı bir üslup kullanmaktadır. Düşünceleri değil düşünce sahiplerini yargılamayı bir yöntem olarak yazılarında benimsedikleri görülmektedir. Bu yazarlar yukarıya başlıklarını aldığımız köşe yazılarında “eşek, zırva, koro” vb. ifadeleri karşıt görüş sahibi kişileri aşağılamak için kullanıyorlar. Birilerinin bu tür bir üslup ve davranışla nasıl liberal olunduğunu topluma açıklaması gerekiyor. Zira üslupta faşist olanların söylemdeki liberallikleri çok anlamlı değildir. Atalar “üslubu beyan aynıyla insan” lafını boşuna söylememişlerdir.
Eşeğin imajını bozuyorlar!
Kuşkusuz köşe yazarının “eşek oğlum” demesiyle ne oğlan ne de babası eşek olmaz. Sonuçta olanlar, hayvanların en asili olan eşeğin imajına olur. İnsanların en cahilinin, gaddarının ve zaliminin suçsuz/günahsız, ağzı/dili olmayan hayvanlara benzetilmesi elbette bizim konumuz değildir. Diğer yandan “diplomalı eşek” ten söz edenlerin, diplomasız eşekliğin nasıl olduğunu da açıklamaları gerekiyordu. Halbuki onlar bundan hiç söz etmiyorlar. Bunun da bir nedeni olsa gerek.
Okuru eşekle muhatap etmek!
Bizim burada anlamadığımız bir başka husus daha vardır. O da bir köşe yazarının “eşek” mertebesinde gördüğü kimselerle neden muhatap olduğudur. Elbette kimin kiminle muhatap olacağı bizim ilgi alanımız dışındadır. Bu elbette yazarın kendi tercihidir. Ancak bir yazarın okurunu eşekli yazılarla muhatap etmesi özünde rahatsız edicidir. Çünkü yazarın okuruna ve gerçeklere karşı hem estetik hem de seviyeyi düşürmeme anlamda sorumlulukları vardır. Sorumluluğun nezaketle başladığı, gerçeklere sadakatle devam ettiği, estetikle de kemale erdiği bilinmektedir.
Edep Yahu!
Diğer yandan Türkiye’nin kültür coğrafyasında edebiyatın, edepten türetilen bir kelime olduğunu unutmamak gerekir. Bu anlamda yazı yazmak her şeyden önce bir edep işidir. Hangi gerekçeyle olursa olsun hiç kimse edepten taviz verme hakkını kendisinde görmemelidir. Geçmiş dönemlerde zaman zaman edep sınırını zorlayanlara karşı “Edep Yahu” kavramının kullanıldığını da bu bağlamda hatırlamak gerekir.