Lafla teknoloji üretilmez

Sanayi ve Ticaret Bakanı yarın İstanbul’da, “Türkiye Sanayi Strateji Belgesi” ni açıklayacak. Bu stratejide dikkat çeken, “Türkiye’yi orta ve ileri teknoloji ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü yapmak” hedefidir.
Çok iddialı bir yaklaşım... Ancak hedefe kilitlenirsek ve siyasi beklentilere feda etmezsek, bu hedefe yaklaşabiliriz. Yapılması gerekenlerin başında, piyasada oligopol yapıları kırmak, kartelleşmeyi önlemek ve rekabet şartlarını iyileştirmek geliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2008 sanayi ve hizmetler sektöründe yoğunlaşma düzeyini açıkladı. Yoğunlaşma oranı, bir alt sektördeki 4 firmanın cirosu toplamının, bu sektördeki toplam ciro değerine bölünmesi ile bulunmuştur.
Bu anlamda, yoğunlaşma düzeyi 100 olan birçok sektörde 4 ve daha az firmanın piyasaya hakim olduğu ortaya çıkmaktadır.



Yoğunlaşmanın yüzde 100 olması, piyasanın az sayıda firma tarafından kontrol edilmesi ve rekabetin olmadığını gösteriyor.
Öte yandan, bankacılık sektöründe 21 bankanın tamamı kredi kartlarında yüzde 33.12 azami faiz uyguluyor. Bankanın kendisi yüzde 7 faiz ile kaynak bulup, kredi kartından yüzde 33.12 faiz alırsa ve tüm bankalar aynı faizi uygularsa, rekabet yok ve kartelleşme var demektir.
Bankacılıktaki kartelleşmeyi MB yaratıyor. Zira yasaya göre bu faizlerde azami sınırları MB ilan ediyor. Ayrıca bu haksızlık BDDK’nın da gözü önünde yapılıyor.
Sanayide oligopol yapıları kırmak için, yoğunlaşmanın olduğu sektörlere devletin yatırım teşvikleri vererek, bu sektörlerde ihracata özel imkanlar tanıyarak, yeni firmaların girişini sağlaması gerekir. Bankaların kartelleşmesini de yasalarla önlemek gerekir.
İkincisi ve daha önemlisi Türkiye’nin orta ve ileri teknoloji ürünlerinde Avrasya’nın merkezi olması, dış rekabet imkanlarına bağlıdır. Türkiye’nin dış rekabet gücü, düşük kura bağlı olarak düşük kalmıştır.
Merkez Bankası reel kur endeksine göre, TL’nin aşırı değer kazanması nedeniyle, yerli girdi kullanan ve tamamı Türkiye’de üretilen mal ve hizmetlerin ihracat fiyatları, diğer ülkelere göre TL cinsinden yüzde 28 daha yüksektir.
Söz konusu reel kur endeksine göre bir doların iki lira olması gerekir. 1.55 olduğu sürece, tamamı içeride üretilen ve ithal girdi kullanmayan bir üretimin dış rekabet şansı yoktur.
TL’nin aşırı değerli olduğu bir ekonomide, ara malı ve hammaddeyi ithal ederek, sanayide teknoloji üretmek, lafta kalır. Teknoloji üretmek için, sıfırdan iç üretime ağırlık verilmelidir.
Bu anlamda, uluslararası arenada iddialı olmak için önce TL’nin aşırı değer kazanmasını önlemek gerekir.
Bir diğer faktör, devletin altyapı yatırımlarını tamamlamış olması gerekir.
Altyapı yatırımları tamamlanmadan, sanayi stratejisi oluşturmak mümkün değil. Üstelik bu yatırımların, özellikle doğal tekel niteliğinde olanlar ile kamusal niteliği daha fazla olanların devlet tarafından sunulması da gerekir. Bu anlamda altyapı yatırımlarını özelleştirmek olumsuz etki yapar.

Yazarın Diğer Yazıları