Kutu kutu pense!..
Çok pardon..
Özür diliyorum!..
Çook büyük hata etmişim..
Eşekler gibi pişmanım!..
İnanmıştım ayakkabı kutuları içindeki milyon Dolarlara..
Dolmuşa binip, hücum etmiştim sayın Genel Müdür’e ve hamilerine..
“Daha o ne ki?.. Kutu içindekiler 4,5 milyon Dolar. Evin diğer köşelerinden çıkanlarla birlikte 8 milyon Dolar” diyen AKP’li mebuslara bile esaslı bir ha....... çekmem gerekiyormuş!..
Çok kötü gaza gelmişim.
Sayın Genel Müdür serbest bırakılınca kendimi nasıl affettireceğimi şaşırdım.Yılların dostluğuna sığınarak yakındaki medya temsilcileri arkadaşlarıma başvurdum. Sağ olsun!.. İkindi gazetesi temsilcisi halime acı da. “Gerçekleri biz yazacaktık ama madem bin pişmansın sana kıyağımız olsun” dedi. Yayına hazırladıkları sayın Genel Müdür ile eşi hanımefendinin 17 Aralık öncesi cep mesajlaşmaları tapelerini bana verdi. Aynen yayınlıyorum;
Sayın Genel Müdür; Hanım, bakkaldan alış veriş yapman için istediğin parayı oturma odasına ayakkabı kutusunun içine bıraktım. Sabah telaştan söylemeyi unuttum..
Hanımefendi; Niye ayakkabı kutularının içine bırakıp beni uğraştırıyorsun. Ortalığı da darmadağın etmişsin.
Sayın Genel Müdür; Ortaya bırakırsam, 3-5 kuruşu da kedi bulur yer diye korktum..
Hanımefendi; Bu parayla söylediklerimin hangi birini alayım?.
Sayın Genel Müdür; İdare ediver hatun. Bugünlerde çok dardayım. Uzun boyludan zam isteyeceğim.
Hanımefendi; İmam bayıldıyı unut o zaman. Bu parayla turfanda patlıcana para veremem. Çok pahalı.
Sayın Genel Müdür; Kızma gönlümün sultanı. Biz de ne bulursak onu yeriz.
Hanımefendi; Bugün anneme gidecektim. Bu para karşıya geçmeme ancak yeter.
Sayın Genel Müdür; Bakkal Rıza’ya selamımı söyle o zaman, bu sefer de idare etsin. Deftere yazsın..
Hanımefendi; Senin yüzünden rezil oluyoruz elalame. Rıza’nın karısı Ebru her yerde dedikodumuzu yapıyor..
Sayın Genel Müdür; Ne yapayım kır çiçeğim.. Saatimi mi satayım?..
Hanımefendi; Senin saatin de para etmez. Ellerin kocasında ne saatler var..
Sayın Genel Müdür; Konuşturacan beni şimdi.
Hanımefendi; Ben anneme gidiyorum. Gerisini sen bilirsin..
***
En somut belgelerden de gördüğünüz üzere, kıt kanaat geçiniyormuş garipler!. Büyük hıyarlık etmişim, bir kez daha özür diliyorum!..
Şimdi daha iyi anladım; biz yaştakilere daha ilkokulda öğretilen “kutu kutu pense” oyununun hikmetini!.. Geleceği gören eğitimcilerimiz ne de güzel bizleri bugünlere hazırlamışlar. Şimdiki gençler bilmezler; onun için tarif edeyim de onlarda öğrenip oynasınlar:
Çocuklar el ele tutuşur bir halka oluştururlar. Aşağıdaki sözleri şarkısıyla söyleyerek sağa ya da sola dönmeye başlarlar. Şarkı içinde adı söylenen çocuk arkasını döner, halka içinde dönerek ve şarkı söyleyerek oyunu böylece sürdürür. Bütün çocuklar arkasını dönünce, şarkı sözleri “bütün çocuklar önüne dönse” biçiminde söylenir ve çocuklar önlerine dönerler. İstenirse oyun bir kez daha yinelenir.
Kutu kutu pense
Elmayı yense
Arkadaşım Recep (dönmesi istenilen çocuğun adı söylenir.)
Arkasını dönse..
Döne döne geldik bugünlere..
Hepimize birden ne de güzel kutu yaptılar!..