Kusura bakmasınlar, MHP bu işi bilmiyor!
Hürriyet’ten Cüneyt Ülsever, dün olayı derleyip toparlamış.
Gelin biz de isterseniz özetin
özetini çıkartalım.
Erdoğan’ın Sağlık Bakanı Akdağ, “Ey millet, domuz gribi aşısı olmazsanız 21 milyon Türk evladı ölecek” vaveylasıyla tam 43 milyon doz aşı alım bağlantısı yapıp, “İyi ki erken davrandık, yoksa başka ülkeler bütün üretimi kapacaktı” diye de övününce, MHP döneminin Sağlık Bakanı Durmuş, “Yok öyle bir şey, Türkiye’de her yıl gripten ortalama 21 bin kişi ölüyor, domuz gribi dediğiniz, küresel krizin faturasını gelişmekte olan ülkelere ödetmek için bir tezgâh” diye bas bas bağırdı.
Netice-i kelâm..
Domuz gribinden 21 milyon kişi değil 600 kişi rahmetli oldu.
Sipariş edilen 43 milyon doz aşının teslim alınan 8 milyon 400 bininden ancak 4 milyon 200 bini kullanılmışken, Dünya Sağlık Örgütü domuz gribiyle ilgili hükmünü verdi:
“Bu, ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır.”
MHP’li Bakanın söylediği de buydu.
AKP’li Bakan, Bakanlık bünyesinde oluşturduğu “Kriz Merkezi’nin kapatıldığını resmen duyurdu” ve elinde kalan, parası da bizim cebimizden çıkan 4 milyon küsur aşıyı bağış yapacak ülke aramaya başladı, Ülsever’in duyumlarına göre, hibe ile ilgilenen bir tek ülke bile yokmuş henüz.
Peki “Alacağız” diye “ürettirdiğimiz” ama henüz almadığımız 35 milyon doz aşı ne olacak, işte onun akıbeti belli değil, bir yol bulunmazsa, almadığımız aşıların da parası bizlerin cebinden çıkacak, 500 milyonumuz uçacak..
Bir devlet nasıl batırılır derseniz, işte böyle deriz.
Benzer durumlar Enerji’de oluyor, almadığımız doğalgaza milyarlarca dolar ödüyoruz, üç kuruşluk yol ihalesi on üç kuruşa veriliyor, soyuluyoruz, sonra IMF ve Dünya Bankası kapılarını çalıp faizle borçlanıyor, her hafta bir milyar doların üzerinde borç faizi ödüyoruz..
Konuya dönecek olursak..
MHP yüzde yüz haklı olduğu aşı konusunu bile vatandaşa doğru dürüst anlatamadı. AKP’li Bakanın ve Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye ve yoksul ülkeler ilaç firmaları tarafından soyulduktan sonra gördüğü bir tuzağı onlardan aylarca önce görüp iş işten geçmeden milletini uyaran Durmuş’un MHP’den istifası isteniyor, bugün.
Milletini kazıklattıran Akdağ’a en ufak bir eleştiri yok, yetim hakkı nereye gitti diye soran da çıkmıyor..
Bilen bilir, Sayın Durmuş’la aramız hoş değildir ama adam haklıdır ve MHP bu haklılığı millete mal edememiştir, edebilseydi bugün istifası istenen ve istifa ettirilen AKP’nin Sağlık Bakanı Akdağ olmalıydı.
Peki, MHP en haklı olduğu konuda bile niye başarılı olamıyor, dahası haksız duruma düşüyor..
Çünkü, “ekip çalışması” yok; bu bir.
Bu meselede parti içi bir komisyon oluşturulup, en iyi netice nasıl alınır çalışması yapılsaydı, devreye diğer partiler ve sivil toplum örgütleri sokulabilseydi, Akdağ ve AKP bu haklılığın karşısında dayanabilir miydi?
İkincisi, “Kişi sevdiği ile beraberdir” ve Türkiye’de parti değil “lider” realitesi geçerlidir.
MHP lideri “sevdiğini iddia ettiği halkla beraber” olmamakta ve “halkın kendisini sevmesi için” de kapılarını açık tutmamaktadır, Devlet Beye bırakın halkın ulaşmasını, Genel Merkez’dekilerin bile rahat ulaşması öyle pek kolay bir iş değildir, yaşayan bilir..
O zaman da işte böyle en haklı olduğun konuda bile netice alamazsın, sonra tutar öfkeni medya patronlarını tehdit ederek yenmeye çalışır, kendi bacağına kurşun sıkarsın..