Küstah ve utanmaz Avrupa
Binbir meşakkatle kurduğumuz devletimiz Egemen KKTC’yi yıkarak biz Kıbrıs Türklerini Rum’un kölesi yapma çalışmaları, bir önceki hafta New York’ta BM Genel Kurulu’nun 63. dönem çalışmalarının açılışında, geçtiğimiz hafta ise Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde sürdürülmüştür. Kendi inandığı ideolojiden saparak emperyalizmin hedefleri doğrultusunda hareket etmekten çekinmeyen sözde barış meleği Komünist kukla lider Hristo-fiyasko’nun sürdürülen müzakerelere zarar veren eylem ve söylemleri devam etmektedir. Göstermelik olarak oturdukları müzakere masasında üyesi oldukları Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi kurumların desteğiyle Kıbrıs sorununu kendi lehlerine çözme girişimleri mide bulandırıcı seviyesizlikle devam etmektedir.
Bu doğrultuda, Rum ve emperyalizmin emellerine hizmet etmek üzere AKPM Siyasi İşler Raportörü Joachim Hörster tarafından hazırlanan “Kıbrıs’taki Durum” başlıklı tek yanlı, çelişkilerle dolu iğrenç bir rapor ve karar tasarısı geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde oylanmış ve kabul edilmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a Avrupa Konseyi Parlamentosu’ndaki parlamenterlere hitap etme imkânı verilmesinin Haçlı zihniyetini taşıyanların bir oyunu olduğu aynı gün içinde ortaya çıkmıştır. Önce KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ı ’işgal altındaki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuzeyde yaşayan Kıbrıs Türk cemaatinin lideri’ olarak konuşturdular, birkaç saat sonra da iğrenç raporu ve rapora ilişkin kararı geçirdiler. Rapor tamamen Rum tezlerini ön plana çıkarmakta ve desteklemektedir. Raporla ilgili değişiklik önergelerinin göstermelik olarak tartışıldığı ve raporun onaylandığı oturumun tutanaklarını her Türk’ün okuması şarttır. İnsan hakları ve uluslararası hukukun şampiyonluğunu yaptıklarını iddia eden Avrupa kurumlarının ne denli önyargılarlarla hareket ederek, adaletten yoksun kararlar alabildiklerine ibretle şahit olacaksınız. Tutanakları okumamız ve okutmamız, aslında Avrupa kurumlarının ne kadar zavallı, acınacak durumda ve kişiliksiz olduklarının görülmesini de sağlayacaktır.
99 ‘Evet’- 20 ‘Hayır’ oyu ile kabul edilen rapor ve 1628 sayılı kararda, Anavatan Türkiye hedef alınmakta, Kıbrıs’ta işgalci olduğunun altı çizilmekte ve Kıbrıs sorununun çözülebilmesinin işgalin sona erdirilmesi ve Türkiye’nin bu doğrultuda olumlu adımlar atabilmesine -mesela sözde Kıbrıs Cumhuriyeti ile iyi komşuluk düzeyinde ilişkilerini normalleştirmesine- bağlı olduğu vurgulanmaktadır. Emperyalizm Kıbrıs sorununun 1974’te başladığı yanlışına bilerek sarılmakta ve aklı sıra Türkiye’yi köşeye sıkıştırmayı hedefleyerek tavizler koparmaya çalışmaktadır.
Ahlaksız kararda Kıbrıs Türkleri olarak bizlerin devletimiz KKTC’den vazgeçmemiz, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü rafa kaldırmamız, Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi için Rum’un kölesi olmayı kabul etmemiz, yerleşik dedikleri KKTC vatandaşı kardeşlerimizin geri gitmelerini -parayla ikna ederek- sağlamamız, Kuzey Kıbrıs ekonomisinin iflası demek olan sözde Rum mallarının inkişafını ve satışını durdurmamız, kısaca kendi ipimizi çekip yok olup gitmemiz istenmektedir. Bu küstahlık ve edepsizlik karşısında her fırsatta Avrupa hedefini tekrarlayan, KKTC Cumhurbaşkanı Talat da hayal kırıklığı içerisinde “Kıbrıs Türk tarafı olarak kararı sempatiyle karşılamamız tabii ki beklenemez ve dolayısıyla da sonuçlarına saygı duymamız umulamaz” diyerek isyan etmiş ve “Kıbrıs Türk tarafına da tuhaf çağrılarda bulunulmaktadır. Adanın birleştirilmesi için kararlılığımızı bir kez daha teyit etmemiz istenmektedir, ayrı devlet isteğimizin ortadan kaldırılması istenmektedir ki ne demek istediği anlaşılmayan bir çağrıdır” diyerek tepki göstermiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Talat’tan bir gün önce Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde konuşan düzenbaz Hristo-fiyasko ’ne demek istendiğini’gayet açık olarak anlatarak Rum tarafının adayı Elenleştirmek üzere bilinen tezlerini tekrarlamış ve at gözlüğü giymiş Avrupalılardan destek görmüştür.
Annan Planı’na ‘Evet’ dememiz halinde KKTC üzerindeki ambargo ve izolasyonların kalkacağı sözünü veren, Konsey’de aldığı kararları uygulamayan küstah, yalancı Avrupa geçtiğimiz hafta Strasbourg’da gerçek niyetini ve yüzünü göstermiştir. Sahnelenen oyun, Anavatan Türkiye’nin son dönemde bölgemizde yaşanan gelişmelere paralel olarak artan stratejik önemini sulandırmaya ve hafifletmeye yöneliktir. Emperyalist Batı, Anavatan Türkiye’yi Kıbrıs’ta sıkıştırıp, Kafkaslar’da ve Ortadoğu’da, çeşitli konularda ve özellikle de enerji yolları pazarlıklarında, ödün vermeğe zorlamak istemektedir.
Avrupa Birliği’ne inananların “Daha fazla eşitlik, daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakkı ve daha fazla refah” sloganlarıyla AB’ye evet diyenlerin ve Birleşik Kıbrıs hayaliyle yanıp tutuşanların oynanmakta olan Bizans oyunlarını artık görmezlikten gelmeleri mümkün değildir.
Bizi yönetenlerin Avrupalı olacağız diye tuttukları yolun yanlış olduğunu anlayarak emperyalizme karşı dik durmaları, Atatürkçü tam bağımsız siyasete dönmeleri şarttır.Yanlıştan dönmek erdemdir.