Kuşatılma ve Anayasa sorunu
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ‘Hükümet yargı reformuyla yargıyı daha da kuşatmak istiyor’ uyarısında bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu sözlere “Türkiye’de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır” diye cevap verdi. “Kurumlar arasında çatışma var” denildiğinde iktidarın tepe yönetiminde bulunanlar bunu söyleyenlerin “halüsinasyon” gördüklerini söylemişlerdi. Erzincan’da yargı, yargıyı bastı. Ankara’da telekulak Yargıtay’a kadar uzandı. Genelkurmay Başkanının konuşmaları medyaya servis edildi. Dinleme, izleme, gözaltına almalar tavan yaptı. Farkında olanlar bunun ne anlama geldiğini bilirler.
Anayasa değişsin ama!..
AKP iktidarı, bütün tartışmaların, çatışmaların ve tıkanıklıkların nedeni olarak 1982 Anayasasını görmektedir. İktidar bu nedenle de anayasayı değiştirerek ancak sorunların çözülebileceğini düşünmektedir. Cemil Çiçek “Anayasa, Türkiye’nin AB ile bütünleşmesi hedefinin önündeki en büyük engeldir. Çünkü Anayasa’ya uygun çıkardığınız yasalar AB normlarına uymamaktadır.../... Bu Anayasa’nın değişmesi gerekiyor, bu değişmediği sürece Türkiye çağdaşlaşma yolunda mesafe alamaz” diyor. Aslında muhalefet de anayasanın değişmesi gerektiğini düşünüyor ve söylüyor. Ancak MHP, Anayasa değişikliğinin yeni Meclise bırakılmasının hem daha şık hem de daha uygun olacağını düşünüyor. CHP ise anayasa değişikliğinin, toplumsal uzlaşma metni olduğunu ve mutabakatla yapılması gerektiği görüşünü ileri sürmektedir. CHP’ye göre yapılmak istenen anayasa değişikliği, yargının bağımsızlığını ortadan kaldırmak, yanlı yargı yaratmak amacına yöneliktir. Bu arada TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, anayasa değişikliğine ilişkin, “Meclis Başkanı olarak böyle bir teklifin başkanlığımıza verilmesini özlemle bekliyorum” demiştir.
Anayasa: Kime niyet kime kısmet
İktidarın muhalefete, yargının itirazlarına ve açıklanan kuşkulara rağmen Anayasa değişikliğiyle ilgili tutumundan geri adım atmayacağı anlaşılıyor. AKP iktidarı muhalefete rağmen Anayasa değişikliğini gerçekleştirmek üzere düğmeye basmış bulunmaktadır. Hükümet bu amaçla TBMM’den Anayasa değişikliklerinin halk oylamasına sunulma süresini 120 günden 60 güne indiren “Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” çıkarttı. Yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Muhalefetin direnişini iktidar “referandum” ile kırmayı düşünmektedir.
Öyle anlaşılıyor ki, iktidarın acelesi var. AKP, anayasa değişikliği için acele etmede de haksız değildir. Çünkü son kamuoyu yoklamaları, oylarındaki düşme eğiliminin sürdüğünü gösteriyor. Bu nedenle de AKP önündeki mevcut fırsatı kaçırmak istemiyor. Ancak iktidarın anayasa değişikliğini, Türkiye için değil bir daha iktidara gelirse kendisini sınırlandıran mekanizmalardan kurtulmak için yaptığı gibi bir kuşku da var. Anayasaların kendisini değiştirenlere yar olmadığını da tarihe bakarak hatırlamak gerekiyor. Nitekim 1961 Anayasası CHP’nin icraatı için yapıldı AP’ye, 1982 Anayasası MDP için düşünüldü Anavatan’a nasip oldu. 2010 Anayasasının da AKP’nin yeni iktidarı için düşünüldüğü açıktır. Yeni anayasanın kime yar olacağını da yapılacak yeni seçimler gösterecektir. Ne diyelim kime niyet kime kısmet.