Kurumsal devlet parti devleti oldu
Devlet; şekil, yapı ve fonksiyonları bakımından ülkelere ve zamana göre oldukça farklılıklar arz eden ve değişime açık dinamik bir yapıdadır. Sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapılarla, siyasi iktidarların anlayışı da devletin değişik yapıda olmasına neden olur. Her ülkede farklı yapıda olabilir ve fakat eğer devlet bürokrasisi liyakate dayalı, her gelen iktidara göre değişmiyorsa, yerleşik kurallara sahip ise, devlet kurumsal devlettir.
Piyasa ekonomisine dayalı sosyo-ekonomik sistemlerde, kurumsal devletin altyapısı demokrasidir. Demokrasi yoksa, kurumsal devletin sürekliliği sağlamak mümkün olmayacaktır. Zira otokraside temel hedef otokrasinin devamıdır. Bunun için de bürokrasi dahil, devletin tüm imkânlarını, kurumsallaşmış normlar içinde değil, kendi istedikleri doğrultuda kullanmak zorundadırlar. Devlete diktatör ve yanındaki oligarklar hâkimdir.
Rusya, oligarklar devleti için iyi bir örnektir. Onun içindir ki Rusya, iktisadi ve sosyal anlamda hâlâ gelişmekte olan ülke statüsündedir.
Türkiye''de de kurumsal devlet, son 20 yılda tamamıyla ortadan kalktı...
1. Memurlar kurumsal devletin bir ayağı idi. Bu nedenle her bakanlıkta bakanlar siyasi iktidarı, müsteşarlar memurların başı olarak kurumsal devleti temsil ederlerdi. AKP iktidarı müsteşarları kaldırdı, partiyi temsil eden siyasi atamalarla bakan yardımcılarını getirdi. Bunlar bakanlık içinde yetişmemiş oldukları ve devlete değil siyasi iktidara bağlı oldukları için kamu hizmetleri, sosyal fayda anlayışına göre değil, parti popülizmi doğrultusunda yapılmaya başlandı.
Aynı paralelde, Cumhurbaşkanı parti başkanı da olunca, devlet de parti devleti oldu. Liyakate dayalı personel anlayışı da değişti, partizan kadrolaşmaya gidildi. Bu nedenle en fazla memur üyesi olan Memur-Sen AKP iktidarının bir organı gibi çalışıyor. Başkanları AKP''den milletvekili veya aday oluyor.
2. Gelişmekte olan ülkelerde piyasa, gelişmemiş, dar ve oligopol yapıda olduğu için, fiyatlar etkin kaynak dağılımını sağlamakta yetersiz kalır. Sermaye piyasası ve vadeli döviz işlemleri piyasası sığdır.
Çoğunda demokrasi, hukuk, eğitim kurumsallaşmamıştır. Türkiye''de olduğu gibi İslam ülkelerinde kurumsallaşmaya karşı siyasi oluşumlar vardır.
Bu nedenle devletin, iktisadi ve sosyal planlama yaparak; piyasaya müdahale etmesi, gelir dağılımını düzeltici önlemler alması, istihdam yaratması ve gerekirse piyasaya doğrudan girmesi gerekir.
İktisadi planlama; genel olarak piyasa ekonomisine dayalı bir sistemde, kaynakların etkin dağılımına yardımcı olan ve kısmen devlet müdahalesine açık bir uygulamadır. Sosyalist bir sosyo-ekonomik sistemde ise doğrudan piyasa karşıtı, merkezi sistem ile bir kaynak ayırma mekanizmasıdır.
AKP iktidarı planlamayı kaldırdı. Devlet bütçesi popülist amaçlı kullanılıyor. Devlet iş yaratmıyor; para ve poşet dağıtıyor.
Piyasada sektörel dengeler bozuldu. Hükümetin tek hedefi inşaat sektöründe rant yaratmak oldu. Özel sektör, devlet taşeronu oldu.
Finans sektörü ile reel sektör arasındaki denge bozuldu. Kırılgan ve spekülatif piyasa yapısı oluştu. Türkiye, erken sanayisizleşme yaşıyor.
Öte yandan, yine devletin piyasada rekabetin önünü açması, bu nedenle de doğrudan veya dolaylı olarak düzenleyici işlev yapması gerekir.
AKP iktidarı ise, devlet tekellerini özelleştirdi. Oligopol piyasa yapısı oluştu. Halk daha pahalı et yiyor. İnternet hizmeti alamıyor. Kağıt kıtlığı var. Elektrik faturalarını ödeyemiyor.
Özetle; Devletin parti devleti olması ve dışlanması bugünkü yaşamakta olduğumuz ağır ekonomik krizin başta gelen nedenidir.