Kurumlar arasında uyu(t)m(a)!
Genelkurmay Başkanı düzenlediği toplantıda bazı önemli hususların altını çizmişti. Orgeneral Başbuğ, Askeri savcılığın yaptığı soruşturma sonucunda “belge” diye sunulan fotokopinin hukuken bir “kâğıt parçası” olduğunu açıklamış. Bu nedenle de Albay Çiçek ile ilgili olarak herhangi bir işleme gerek görülmediğine değinerek “Kimse bizden dedikodularla, iftiralarla Silahlı Kuvvetler içinde cadı avı gibi bir faaliyet beklemesin” demişti.
Başbakan Erdoğan ise buna bir anlamda cevap teşkil edecek şekilde; “Askeri yargı konuyla ilgili olarak farklı yaklaşmış olabilir. Bundan sonraki süreç sivil yargıya aittir. Sivil yargı bunu takip edecektir” demiştir.
Genelkurmay Başkanı: “Biz İstanbul Başsavcılığı’ndan bu belge ’doğru mudur, değil midir’i istemiyoruz, kim tarafından; ne amaçla düzenlendiğini ortaya çıkarmasını bekliyoruz” diye açık kanaat belirtmiştir.
İstanbul Başsavcılığı ise ifadesini aldığı Albay Çiçek için tutuklama kararı vermiştir. Savcılığın verdiği tutuklama kararının “belge” ya da “kâğıt parçası”na dayanılarak yapılmadığı, savcının elinde başka delil, veri ve belgelere dayalı olarak bunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Orgeneral İlker Başbuğ: “yeni delil, bilgi emare bulunursa soruşturma yeniden açılabilir. Ancak kapsamı değişmediği sürece soruşturma tekrar burada (askeri savcılıkta) açılır” demişti. Demek ki, değişik bir kapsam söz konusudur ki sivil mahkeme konuya el koymuştur.
Genelkurmay Başkanı “TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz” demiş. Resmi ve gizli evrakların medyaya sızdırılarak TSK’nn yıpratılması konusunu MGK’ya taşıyacağını ifade etmiştir.
Anayasayı yasaya uydurma!
Tam da bu aşamada TBMM’de bir gece yarısında aniden çıkarılan Askeri mahkemelerle ilgili bir yasayla askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan değişiklik kabul edilmiştir. Bu değişiklikle yasa Anayasaya değil, Anayasa’nın yasaya uydurulması gibi garip bir yol izlenmiştir. Bu düzenleme özünde doğru olmakla birlikte hukukçu olmayan bizlerin bile anlayacağı kadar Anayasaya aykırı olduğu açıktır. Zira Anayasanın 145. maddesi şöyledir: Askeri mahkemeler “asker kişilerin; askeri olan suçlarıyla bunların asker kişiler veya askeri mahallerde yapılan yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir.../...asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler.” Anayasa’nın bu maddesi değişmeden yapılan değişiklik ya veto edilir ya da Anayasa Mahkemesinden döner. Bunu iktidar partisinin yetkililerinin bilmemesi mümkün değildir.
Buna rağmen böyle bir girişim yapılmış olması anlamlı bulunmuş olacak ki Genelkurmay Başkanı bir gün sonra yapılacak MGK toplantısından önce Başbakan Erdoğan ile uzun bir görüşme yapmıştır. Ardından da MGK toplanmıştır.
Tarihin en uzun ikinci MGK toplantısı böyle yapılmıştır. Toplantının ardından kısa ve bir anlamda suya sabuna dokunmamaya özen gösteren bir bildiri yayınlanmıştır. Bildirinin en anlamlı cümlesi de şudur: “Devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik..../.... Faaliyetlerin ülkemize bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.” Başbuğ bu toplantının ardından Köşk’ten ayrılmamış; Gül ve Erdoğan’la üçlü bir zirve toplantısı daha yapmıştır.
Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki, iktidar bundan sonra daha çok kurumlar arasında mükemmel bir uyum olduğunu söylemek zorunda kalacaktır. Uyum, uyutmanın kısaltılmış biçimi olarak kullanılıyorsa doğrudur.