Kürtçe eğitim
Bazı çevrelerde son günlerde PKK’nın arkasındaki desteğin sona erdirilmesi ve böylece “Kürt Sorununun” yok edilmesi için Kürtçe eğitime geçilmesi gerektiği savunulmaya başlandı. Osmanlı İmparatorluğunun 19. Yüzyılın son döneminde hangi aşamalardan geçerek Balkanlardan tasfiye edildiğini ve bu süreçte Balkanlarda anadil eğitiminin nasıl bir rol oynadığını bilmeyenler/unutanlar, iyi niyetli ancak sonuç itibarı ile tahripkâr olabilecek önerilerde bulunabiliyorlar.
Milli devletlerde her şeyden önce eğitimin amacı yurttaş kimliğini o ülkede yaşayanlara kazandırmaktır. Yurttaş yani aynı yurdu, ülkeyi paylaşan, birlikte yaşayan insanlar topluluğu. Ancak yurttaşları sadece coğrafya bir araya getirmez. Yurttaşı yurttaş yapan anılan coğrafya üzerinde yaşayan bir millete mensup olmaktır. Aynı millete mensup olmak, kaderde, tasada, kıvançta birlik olmaktır.
Kaderde, tasada ve kıvançta birlik olmak kendiliğinden olmaz. Bu ortak kültür, ortak tarih bilinci, ortak gelecek arzusu ile olur. Eğitimin en önemli amaçlarından birisi de yurttaşları kaderde, tasada, kıvançta ortak yapacak, ortak kültür, ortak tarih bilinci, ortak gelecek arzusunu vermektir. Buna milli kimlik de denilir.
Kimlik sadece bir nüfus cüzdanı meselesi değil, aynı zamanda bir milli güvenlik meselesidir. Ortak bir milli kimliğe sahip olmayan toplumların ortak vatanları ve milli hedefleri de olmaz. Ortak tasaları ve kıvançları olmaz. Bu tür hasta toplumlar, çok kısa süre içinde dağılma noktasına gelirler. Ortak dil eğitimini kaldırarak, Valonca ve Flamanca eğitime başlayan Belçika’nın parçalanma noktasına geldiği bilinmektedir.
Trajedi sadece Belçika’nın parçalanması değildir. Daha büyük bir insani trajedi, 26 Aralık 2011’de Belçika’nın Vilvoorde kentinde çıkan yangında itfaiyeyi arayarak, yangın çıktığı ihbarını Fransızca yapanların suratına Flamanca konuşmadıkları için telefonun kapatılarak, ihbarın alınmamasında ortaya çıkmıştır.
Farklı dillerde yapılan eğitim ile ortak bir milli kimlik inşa edilemez. Aksine farklı dilde yapılan eğitim ile her gün öğrencinin kafasında farklı bir milli kimliğe, yani millete ait oluşun altı çizilir. Milleti yapan tarihtir. Milleti devam ettiren ise tarih eğitimidir. Farklı dillerde yapılan tarih eğitimi ile bir millet devam ettirilemez. Farklı dillerden birisini konuşan, sonunda “bu benim milletimin tarihi değil” noktasına gelmek zorundadır. Farklı dilde eğitime başladığınız an edebiyat dersi bir grup için “kaçınılmaz olarak başkasının edebiyatı” olacaktır. Özet ile farklı dilde eğitim her gün farklı bir millete ait oluş düşüncesini tahrik edecektir.
Farklı millet, farklı kültür, farklı hedefler ve tabiî ki farklı vatan talebini doğurur. Tarihte farklı dillerde eğitim yaparak, bir istisna olan İsviçre dışında ortak milli kimlik oluşturabilen millet yoktur. Milli devletler ki, başarılı bir devlet modelidir, yurttaşlarını farklı etnik kimlik modelleri etrafında gruplaştırarak ülkenin enerjisini içeride tüketmesini değil, aynı kimlik etrafında birleşen ve enerjilerini ülkenin kalkınması için kullanan modelleri temsil ederler.
Farklı dillerde eğitimden başlayıp bugün gelinen noktada parçalanma eşiğinde olan İngiltere ve İskoçya, Belçika’de Valonlar ve Flamanlar, çok yüksek gelir seviyelerine ve saygın ülkelere mensup olmalarına rağmen parçalanmaya engel olunamadığını gösteren somut örneklerdir.
Türkiye ise her şeye rağmen milli kimlik etrafında bütünleşme konusunda çok önemli bir mesafe kaydetmiştir. PKK terör örgütünün 1984’ten bu yana yapmış olduğu tahribata rağmen milli kimliğimiz varlığını sürdürmektedir. Şimdi, Kürtçe eğitime geçmek, Anadolu’da Malazgirt’ten bu yana milli kimlik konusunda sağlanmış olan bütün ilerlemeyi kısa zamanda ortadan kaldırır.
Önemli Not: 21 Ocak 2012 saat 14.00’de Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 100. Yıl Salonunda (Beşevler/Ankara) rahmetli Denktaş’ın anısına “Bir Milli Kahramanın Ardından” konulu panel düzenlenecektir. Panel size ve getireceğiniz arkadaşlarınıza açıktır. Konuşmacılar Sadi Somuncuoğlu, Mümtaz Soysal, Ümit Özdağ, Gözde Kılıç Yaşin’dir.