Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

"Kürt Açılımı" kimin projesi!

11 Eylül’deki terör saldırılarının ardından ABD dünyayı, “ya bizden yanasınız ya da terörizmden yana” diyerek ayağa kaldırmıştı. Gerçekten de ABD, PKK hariç hemen hemen bütün terörist guruplarla işgal askeri bulundurduğu yerlerde büyük bir mücadele içinde olmuştur. ABD güçleri işgal altında tuttuğu Irak’ta terör örgütü olarak nitelendirdiği El Kaide, Ensar El İslam ve Halkın Mücahitleri gibi örgütlerle mücadele etmiştir. ABD’nin Irak’ta terör örgütü olarak nitelendirdiği ve mücadele etmediği tek örgüt PKK olmuştur. Amerikalı yetkililer PKK’yı Kuzey Irak’ın dağlarından çıkarmak için mücadele etmedikleri gibi Türkiye’nin olası müdahalesine karşı çıkarak da sürekli PKK’yı korumuşlardır. Çünkü ABD, Irak’ı işgal ederek kuzeyinde ilan ettiği kukla Kürt devletinin geleceği bakımından PKK’yı zorunlu görüyordu. Barzani ve Talabani’nin elini güçlendirmek için terörist başı Öcalan’ı bu nedenle Türkiye’ye teslim eden ABD, bu defa yine aynı gerekçe ile PKK’nın Türkiye tarafından yok edilmesine de karşı çıkmıştır. Bu arada zamanın Başbakanı Ecevit’in “ABD’nin, Öcalan’ı Türkiye neden teslim ettiğini bilmediğini” söylediğini de hatırlatmış olalım.


Koordinasyon oyalaması!
Türkiye’nin PKK’ya karşı müdahale kararlılığını caydırmak için ABD, elinden her geleni yapmıştır. Bu bağlamda Türkiye’ye PKK terörüyle mücadele için “koordinasyon” komitesi kurulmasını teklif etmiştir. Türkiye’yi yaklaşık iki yıl terörle mücadele için koordinasyon toplantısı yaparak ABD oyalamıştır. PKK, eylemlerine daha güçlü ve etkili bir biçimde devam etmesi üzerine de ABD, Türkiye’ye “canlı istihbarat” adı altında söz geçiremediği PKK’lıları etkisizleştirmek için sınırlı müdahaleye onay vermiştir.
Obama’nın başkan olmasıyla birlikte Irak’tan asker çekilmesi gündeme gelmiştir. ABD, Irak’tan askerlerini çekebilmesi de bölgede istikrarın sağlanmasına bağlıdır. ABD’nin Irak’ı işgal ile elde ettiği tek somut kazanım olan Barzani yönetiminin, Irak’tan ABD güçlerinin çekilmesiyle Araplar tarafından tehdit edilmesinin engellenmesi gerekiyordu. Bu nedenle de ABD, sürekli bir biçimde Türkiye’yi Barzani yönetimi ile iyi ilişkilerin kurulması için yönlendirmeye çalışmıştır. Süreç o kadar ilerlemiştir ki düne kadar Türkiye’yi tehdit eden Barzani yönetimi, bugünlerde Türkiye ile Musul Vilayeti adı altında birleşmeyi dahi dile getirmeye başlamıştır.


Terörle Mücadele Müsteşarlığı kararı!
Türkiye, çok değil bundan daha iki ay önce MGK’da PKK terörü ile mücadeleyi etkinleştirecek eşgüdümü sağlamak için İçişleri Bakanlığına bağlı bir müsteşarlığın kurulması kararlaştırılmıştı. Birden bire iktidar “terörle mücadele” söylemlerini bir kenara bırakarak “Kürt Açılımından” söz etmeye başlamıştır. Önce Türkiye Başbakanı bir “Kürt Açılımı”ndan söz etmiş ardından da İçişleri Bakanı tarihe “Türkiye Modeli sunacağız” türünden iddialı sözler etmiştir. Türkiye Polis Akademisi’nde bu bağlamda “Kürt Çalıştayı” düzenlenmiş. Hemen hepsi benzer görüşte olan ve iktidarın istediği biçimde konuştuğu bilinen gazetecilerle İçişleri Bakanı bir araya gelmiştir. Bu arada Başbakan “terörle arasında mesafe koymadığı için görüşmediği” DTP’nin genel başkanı Ahmet Türk ile görüşmüştür. Taraflar karşılıklı olarak “umutluyuz, mutluyuz” türünden açıklamalar yapmışlardır.
Bütün bu sürecin arka planını kavrayabilmek için Barack Obama’nın Türkiye ziyareti sırasında yaptığı tavsiyeleri hatırlamak gerekir: Türkiye Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmeli, Kuzey Irak yönetimi ile ilişkilerini geliştirmeli, Patriki Ekümen olarak tanımalı, Ruhban Okulunu açmalı ve “Kürt Azınlığına” haklarını vermelidir. İktidar, Obama’nın ifade ettiği bütün konularda harekete geçmiştir. Önce Ermeni sınırı konusunda bir ileri bir geri adım atmış. Ardından Ruhban okuluyla ilgili çalışma başlatmıştır. Şimdi de “Kürt Açılımı” yapacağını açıklamış bulunmaktadır. Projenin sahibi bellidir.

Yazarın Diğer Yazıları