Kurşun atan masumlar, kışkıran hainler!
“Taş atan çocuklar”a “gül atan çocuklar” muamelesi yapıldı, cezaevleri boşaldı. Serbest kalan “taş atan” çocuk, “Polise taş attık, bu nedenle beni tutukladılar” dedi. “Bu olaydan ders aldın mı?” sorusuna verdiği cevap:
“-Cezaevi güzeldi. Pişman değilim!”
Yani..
“-Yine yaparım, yine yapacağım!”
Nitekim yapıyor da.. Elinde taş ve Molotof kokteyli, o yine sokakta.
* * *
Birileri ceplerine taş doldurduğu, ellerine Molotof kokteylleri tutuşturduğu çocukları sokaklara salıp, “Polise vur, toplu taşıma araçlarındaki masum insanları cayır cayır yak, işyerlerinin camını çerçevesini aşağı indir, sokakları cehenneme çevir” talimatı veriyor.
Avucuna dondurma parası sıkıştırıyor, kulağına, “Kahraman olacaksın, Kürdistan’ı kuracaksın” destanı fısıldıyor.
Kim yapıyor bütün bunları?
Barış ve Demokrasi Partisi(BDP)’nin ilçe başkanı, il başkanı. BDP’li belediye başkanı, milletvekili... O güne değin evdeki kedi, otlaktaki koyun kadar kıymeti olmayan onlarca kardeşin küçüğü Şehmuz kendini İmralı’daki Öcalan, Kandil’deki Karayılan sanmaya başlıyor... İndiriyor polisin kafasına taşı, fırlatıyor belediye otobüsüne Molotof kokteylini... Kamu binalarını talan ediyor, hasta taşıyan cankurtaranları, işyerlerini yakıyor, ayak bastığı her yeri, elinin uzandığı her yeri cehenneme çeviriyor..
Ve.. PKK’dan alkış... DTP’den harçlık..
Meclis’ten aferin alıyor, affediliyor..
* * *
Öte yanda... İşten eve dönerken annesinin kafasına Molotof kokteyli indirilen, çarşıdaki dükkanlarının vitrinleri indirilen, kapısının önündeki arabası yakılan, vatani görevini yapan ağabeyi şehit edilen çocuğa devlet akıl veriyor..
Evinden çıkma.. Oyuna gelme.. Kışkırma.. Geç bilgisayarının başına, çet yap!
Şehit cenazesine katılacaksan Türk bayrağı taşıma, “Kahrolsun PKK” deme!.. Niye? Niye olacak, taş atan çocuğun, o çocuğun cebine para koyan DTP’li belediye başkanının, kulağına “Sen bir Apo’sun!” diye fısıldayan milletvekilinin tuzağına düşersin de ondan..
Ağabeyin şehit edildi ya.. Annene de söyle.. Ayılıp bayılmasın... Askerlik yan gelip yatma yeri değil...
* * *
Nedir bu vatanın sizden çektiği yahu... Biz, niçin taş atan çocukların anneleri ağlamasın diye yasa yapıyoruz, niye?
Tabii ki vatan için, kardeşlik için!
Biz Kandil’den üniformaları ile gelenlerin ayakları altına kırmızı halılar seriyoruz, niye?
Tabii ki vatan için, kardeşlik için.
Ama bütün emeklerimiz boşa gidiyor, niye?
Çünkü siz şehit cenazelerinde Türk Bayrağı taşıyor, PKK aleyhine slogan atıyorsunuz!..
Biz, “Benim Lazım, benim Çerkez’im, benim Kürdüm” diye bas bas bağırıyoruz, niye?
Tabii ki barış için, kardeşlik için.
Bütün emeklerimiz sizin yüzünüzden boşa gidiyor. Çünkü siz çıkıyor, “Kürt-Türk kardeştir, bizi bölen kalleştir” diye ortalığı velveleye veriyorsunuz.. Siz ne kadar kötüsünüz, ne kadar çirkinsiniz.. Adam özerklik istiyorum diyor, birkaç asker vuruyor, birkaç polis şehit ediyor, akılları sıra bize geri adım attıracaklar, atar mıyız. Atmayız, ya ne yaparız, “Açılıma devam!” deriz, nitekim öyle yapıyoruz.
Niçin? Tabii ki barış için, kardeşlik için..
Ama siz bütün plânları altüst ediyorsunuz, Türkiye’de polis bitecekmiş, asker kalmayacakmış gibi tutuyor, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” diye bağırıyorsunuz.
Yahu öldü işte, tabut orda, görmüyor musunuz! Bağırınca canlanacak mı? Niye böyle yapıyorsunuz?
Kışkırmayın.. Tuzağa düşmeyin..
Ha biz, bizi eleştirenlere ana avrat dümdüz gidebilir, çoluk çocuğun boğazını sıkabiliriz, çünkü sinirlerimiz gergin.
Ama siz sakin olun.. Oğlum şehit oldu, ağabeyim sakat bırakıldı, dükkanım yandı, kafama benzin dolu şişe fırlatıldı diye..
Kışkırmayın... Bize “evet” deyin..